Mirzabeyoğlu'nun devletten talebi
İBDA-C lideri olmak iddiasıyla müebbet hapse mahkum edilen Salih Mirzabeyoğlu, kendisine uzun yıllar telegram işkencesi yapıldığı iddiasının araştırılmasını istiyor.
İBDA-C ile örgüt liderliği ilişkisi ispatlanamadığı halde 14 yıldır ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası çeken gazeteci yazar Salih Mirzabeyoğlu, kendisine uzun yıllar telegram yapıldığı iddiasının araştırılmasını istiyor. Bugüne kadar iddiasına yönelik bir tek inceleme bile yapılmadığını belirten Mirzabeyoğlu, "Devlet araştırsın ve telegram yok desin" diye feryat etti. Cezaevi Müdürü Cevat Berber, 'İnceleme yaptınız mı?' sorusuna 'Hayır. Olsa ben bilirim' cevabını verirken, aynı soruya Bolu Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Yurtseven, 'Resmi bir incelemeye gerek yok' karşılığını veriyor.
Yeni Şafak gazetesinden Orhan Turan'ın haberine göre; on dört yıldır ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çeken gazeteci yazar Salih Mirzabeyoğlu, son 10 yıldır telegrama "uzaktan manyetik dalga kontrolü" maruz kaldığını söylüyor. Her defasında 'İncelensin' dediği telegramla ilgili şu ana kadar tek bir incelemenin dahi yapılmadığını anlatan Mirzabeyoğlu, 'Devlet manyetik yolla böyle bir etkinin olamayacağını açıklasın' diye konuştu. Bolu F Tipi Cezaevi Müdürü Cevat Berber, Mirzabeyoğlu'nun iddialarıyla ilgili inceleme yaptınız mı sorumuza, 'Hayır. Olsa ben bilirim' cevabını veriyor. Bolu Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Yurtseven ise 'Resmi bir incelemeye gerek yok' yanıtıyla 'araştırmaya gerek olmadığını' söylüyor.
ÖLÜM ODASI B-7
Kaldığı hücrenin numarası B-7. 2.80'e, 3. 50 bir hücre... Yemek, yatak, tuvalet, banyo, kitap okuma hepsi orada. Cezaevine geldiğinden bu yana şikâyetinin bilindiğini söyleyen Mirzabeyoğlu, bugüne kadar tek bir incelemenin yapılmadığını belirterek, 'Eğer bu telegram teknik olarak yapılabilecek bir iş değilse devletten açıklama bekliyorum. Denilsin ki, böyle bir şey mümkün değil' diyor.
İSTİHBARAT DEVLET İŞİDİR
Mirzabeyoğlu, yapılan manyetik etkinin bedeninde izler bıraktığını söylüyor. Ancak altını çizdiği nokta 'Telegram altında bir fizikî rahatsızlığın bile, ondan mı yoksa tâbiî bir şekilde bünyeden mi olduğu' konusunun anlaşılamaması... Bu etkinin 'Bizzat bunu yaşayan için bile birbirine karışan bir mevzu' olduğunu söyleyen Mirzabeyoğlu, 'Zaten bu muğlaklıkla birlikte sağlam insanın tıbbî tedaviye tâbi olması, hele 'kafayı bozmuş' niyetine tedavi bir yana böyle zannettirilmesinin' amaçlandığını söylüyor. Yapılanın asıl amacının itibarsızlaştırma olduğuna değinen Mirzabeyoğlu, 'Takdir edersiniz ki, bilgi almasından psikolojik savaşına, bir adamı itibarsızlaştırma gayesine kadar istihbarat bir devlet işi olduğuna göre, bir bakıma hâdiseyi yapanı hadiseyi yapana şikâyet gibi bir komiklik var' diyor.
12 YILDIR UYGULANIYOR
2000 yılının başından beri kesintisiz telegram altında olduğunu anlatan Mirzabeyoğlu, 'zihin kontrolü'nün genel anlamına nisbetle hususilerinden olmak üzere, 'ilaçla, şu, bu' çeşitlerinden psikolojik nitelikte olanlara kadar hepsinin içinde, telegram davasını genel niteliğiyle vurgulayan bir eser yazdım. Ondan sonra, onunla ilgili olsa da, ondan mustakil eserler. Giderek, onun üzerimdeki fizikî ve ruhî tesirlerinin nefs muhasebesi mevkiinde, yine kendi öz mevzuu ile çerçeveli eserler; telegram altında, onunla birlikte, ama yaşayan bir adam... Karın açlığını telegrama benzetirseniz, onun ne kadar tesirinde olsa da, neticede çevresindeki mevzuların kendisindeki çözümlerini bir hayat refleksi hâlinde gösteren adam. Yat kalk, telegramın senin etrafındaki hadisevî kurgularını ve tekrar tekrar fizikî tesirlerini anlatmaya çalışarak 'kafayı üşütmek' yerine, nefes alma tabiîliğimle bu...'
'OLSAYDI BİLİRDİK'
Bolu Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Yurtseven, Mirzabeyoğlu ve avukatlarının 'telegram' iddialarına inanmıyor. Başsavcısı, "Elimin altındaki bir yerde böyle bir şey olsa, benim haberim nasıl olmaz' dedi. Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi Müdürü Cevat Berber de Mirzabeyoğlu'nun 2002'den beri Bolu F Tipi Cezaevi'nde bulunduğunu yaklaşık 10 yıldır burada kaldığını söylüyor. Kendisinin cezaevi müdürü olduğunu söyleyerek, 'Buranın yöneticisi olarak, cezaevi içerisinden böyle bir şeyin yapılamayacağını söyleyebilirim' diyor.
Nokta vuruşla zihin kontrolü
Telegram zihin kontrol operasyonlarının genel adı. Telgraf gibi beynin belirlenmiş bölgelerine nokta vuruşlarla gerçekleştiriliyor. Dünyada sayısı pek çok mağduru vardır fakat ispat edilmesi oldukça güç olduğu için "psikiyatrik vaka" olarak değerlendiriliyor.
Mirzabeyoğlu ise aslında kelime anlamı olarak telegram diye bir sözcük olmadığını, bu kelimeyi ilk defa Kartal Cezaevi'nde, yani ilk kez uzaktan zihin kontrolüne maruz kaldığını söylediği süreçte, kendisine bu zihin kontrolünü yapanlar tarafından söylendiğini belirtiyor. 'Bu kelimeyi Kartal Cezaevi'ndeki 'uzaktan zihin kontrolü' yapan kişi bana bizzat aynı yoldan alay olsun diye söyledi. Kelime 'uzaktan haber iletilmesi' anlamına geliyor. Böylece hâdiseyi ifşâ etme imkanı bulmuş olduk. Kelime aslî anlamına nazaran kazandığı muhtevayla, yüzde yüz Türkçe bir muhtevaya bürünmüştür'
Dersim İsyanı ile hiçbir ilgimiz yok
Salih Mirzabeyoğlu, nereli olduğu ve babasının Dersim İsyanı'na katılıp katılmadığı ile ilgili basında yer alan haberleri hatırlattığımda noktayı şu sözlerle koyuyor. 'Ben Dersim'li değilim. Muşluyum. Büyük büyük dedem de, dedem de, babam da öyle... Dersim'le hiçbir alakamız yok. Bu mevzu ben yargılanırken, istihbarat kaynaklı bazı dosyaların mahkemeye sunulmasından kaynaklandı. Dersim İsyanı ile de alakamız yok' diyor. Mirzabeyoğlu, ailece Konya'ya yapılan sürgünün nedeni olarak Şeyh Sait İsyanı'nı gösteriyor. Büyük büyük dedesi Hacı Musa Hamidiye Alayları'nda ünlü bir komutan... Onun oğlu izzet bey de tanınmış isimlerden biriymiş. ... Dedesi İzzet Bey Şeyh Sait İsyanı'na karışmış. O yüzden de memleketleri Muş'tan dedesi İzzet Bey ve babası Muammer Şerif ile birlikte Konya'ya sürgüne gönderilmişler.
Her günümü yazsam 50 ciltlik kitap olurdu
Salih Mirzabeyoğlu, telegramın fiziksel etkilerinin birbirinden çok farklı olduğunu belirterek, 'Vücut mimiklerden beden hareketlerine kadar etki altında kalır. 13 senede her günü yazmaya kalksaydım, ortaya 50 cilt çıkardı ki buna lüzum yok...'
Kaynak : Yeni Şafak