Esra ve Mehmet Şimşek ile çok özel
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve eşi Esra Şimşek Meryem Gayberi’ye konuştu. Vergi denetimlerinden fakir çocukluğuna, Başbakan’la tanışmasına kadar her şeyi anlatan Bakan Şimşek, konu “çocuk sahibi olmaya” gelince sözü eşine bıraktı ve kamuoyuna müjdeyi sabah.com.tr’de verdiler.
Dünya ekonomik krizlerle boğuşurken gözler, yıldız gibi parlayan Türkiye ekonomisi ve başarı öyküsüyle dikkatleri çeken Maliye Bakan Mehmet Şimşek'in üzerinde. Şimşek, Batmanlı fakir bir ailenin hiç Türkçe bilmeyen bir çocuğuyken dünyanın en önemli şirketlerinin başına ve oradan Maliye Bakanlığı'na gelmiş bir isim. Oldukça sevilen ve mütevazı bir bakan Mehmet Şimşek. Şimşek ile hayatını, ekonomiyi ve en önemlisi çözüm sürecini konuştuk. Bu başarılı ismin arkasındaki zarif eş Esra Şimşek'e de Mehmet Şimşek'i sorduk.
Hayat hikayeniz etkileyici. Bir çocuksunuz ve köyde yaşıyor. Neler yapıyordunuz?
4.5 yaşındayken annemi kaybediyorum. Hayal meyal hatırlıyorum onu. Ve acı bir anı daha. Çamaşır yıkarken Dicle'ye kaptırdığım ablam.
Acı tonu ağırlıkta bir yaşam. Peki okul hayatınız?
ABLAMLA KÜRTÇE ANLAŞIYORUZ Ya ablalar?
Ablanızın bir yeşil kart meselesi vardı, epey konuşuldu o dönemde... Benim en büyük ablam erken yaşlarda eşini kaybetti. Şu anda sadece 65 yaş üstü yaşlılık maaşı alıyor. O dönemde bir tartışma yaşanmıştı; "İnsan ablasına bakmaz mı" diye. Ben bu konulara girmem ama New York'ta çalışırken bir miktar birikim yapmıştım kendime. Türkiye'ye gelir gelmez ağabeyimin de teşvikiyle Yalova'da güzel bir daire aldım. Bir süre sonra Londra'ya gittim. Giderken abime dedim ki "Hepiniz emeklisiniz, maaşınız var fakat ablalarım fakir. Benim vekilim olarak buradan gelecek geliri, ilânihaye ablalarıma ver."
BAKANLIĞI AİLEM İÇİN KULLANAMAM Kİ
Fakat devlet diyor ki "Bir geliri olmayan fakirlere, ben genel sağlık sigortası kapsamında Yeşil Kart ile bakarım." Ablamın hiçbir geliri olmadığı, yaşlı ve dul olduğu için sağlık sisteminden yararlanmak için bir Yeşil Kart sahipliği söz konusu. O dönemde bu konu gündeme gelince ben de "Böyle bir konuyu insanlar nasıl istismar eder?" diye şoke oldum.
Evet bakan oldum ama benim derdim bu ülkeye hizmet etmek. Bu bakanlık mevkiini kendim için, ailem için bir sıçrama tahtası olarak görmek aklımdan dahi geçmez.
Aileniz sizinle gurur duyuyor mu?
"O okuldan mezun olan herkes kaymakam, vali oluyor" deniyordu. Ailemin de beklentileri yüksekti. Okul biter bitmez bir hocamın önerisi ile araştırma görevlisi olmaya karara verdim. MEB'in yurtdışı sınavlarını kazandım ve İngiltere'ye gittim. Babamdan izin ve helallik istemeye gittim. Babam yine tarla ve bahçe ile uğraşıyordu. "İngiltere'ye gideceğim müsaaden olursa" dedim. Babam, "Eğer oralara para için gidiyorsan gitme, hakkımı helal etmem" dedi. Sonra eline bir parça toprak alarak; "İnsanoğlunun gözünü ancak toprak doldurur, tamahkâr olma, gitme. Gel burada ailene, köye, çevrene bir faydan olsun" diye konuştu. Uzun süredir bu sınavlara hazırlanıp kazandığımı ve gitmek istediğimi, benim için para değil ilim öğrenmenin önemli olduğu için gittiğimi ve geri geleceğimi söyleyince babam izin verdi.