Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Son 200 yıl içinde bize unutturulan ne varsa, bizim ruhumuzdan, bizim millet olarak özümüzden bir parçayı kopardı ve attı. Köklerimizle kopan her bağ, bizi tarihimizden, ecdadımızdan uzaklaştırdı. Yeni Türkiye derken, esasında bir yönüyle de o tarihimizin ve medeniyetimizin köklerine yüzümüzü dönüyor, unutturulanları yeniden hatırlamaya başlıyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu'nun (TESK) 19. Olağan Genel Kurulu'na katıldı.
Salona girişinde, "Cumhurbaşkanımızı ahi edasıyla karşılayalım ve uğurlayalım" anonsu ve alkışlarla karşılanan Erdoğan, konuşmasına genel kurul toplantısının hayırlı olmasını dileyerek başladı.
TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken ve yönetim kurulu üyelerine, federasyon, birlik ve odaların yöneticilerine, Türkiye genelindeki tüm esnaf ve sanatkarlara, bugüne kadar Türkiye'nin kalkınmasına yaptıkları katkılar için millet adına teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, TESK'in ülke genelindeki 2 milyondan fazla üyesi, çalışanları ve aileler de hesaba katıldığında 10 milyona yakın vatandaşı kapsayan yapısıyla Türkiye'nin en önemli ve dinamik örgütlerinden biri olduğunu söyledi.
Türkiye'de, esnaf ve sanatkarın sadece ticaret ve ekonomik faaliyetle uğraşan bir kesim olmadığını söyleyen Erdoğan, Selçuklu döneminden başlayarak esnaf ve sanatkarların, ahilik kültürü altında, ülkenin mayası ve çimentosu olduğunu, ülkeyi ayakta ve bir arada tutan, ülkeye istikamet çizen bir vazifeyi yerine getirdiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim kültürümüzde, medeniyetimizde esnaf sadece alan, satan, ticaret yapan kişi değildir. Esnaf, semtimizin, mahallemizin, sokağımızın ağabeyidir. Esnaf, manevi değerlerimizin, geleneklerin, kültürün, dilin muhafızıdır. Esnaf, toplumsal dokunun, sosyal dayanışma ve adaletin adeta teminatıdır. En önemlisi de esnaf, güvenilirliğin, emin olma sıfatının, dürüstlüğün simgesidir" diye konuştu.
"Esnaf gerektiğinde silah tutmuş, vatanını savunmuştur"
Bütün bu vasıfların bir kaç asır değil, 9 asırlık bir süreçte, Anadolu'yu, Trakya'yı, üzerinde yaşanılan toprakları ve milleti şekillendirerek bugüne ulaştığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Esnaf, elinde terazi tuttuğu kadar gerektiğinde gitmiş silah tutmuş, vatanını savunmuştur. Gerektiğinde gitmiş kalem tutmuş, ilmin ışığını yaymıştır. Gerektiğinde gitmiş polise, hakime, savcıya intikal ettirmeden adaleti tecelli ettirmiş, meseleleri çözmüş, küslükleri, anlaşmazlıkları gidermiştir.
Ne diyor Ahi Evran: Ahinin eli, kapısı, sofrası açık olacak. Bunun yanında gözü, dili, beli kapalı olacak. Ahi işine, eşine yani ailesine ve aşına özen gösterecek. Kuvvetliyken affetmesini bilecek, hiddetliyken yumuşak davranmasını bilecek. Muhtaçken bile başkalarıyla paylaşacak kadar cömert olacak. Bu vasıflar, bizim esnafımızın vasıflarıdır. Ama aynı zamanda esnafımızın toplumun tüm kesimleri için muhafaza ettiği vasıflardır. Eğer bugün bağımsız, güçlü bir ülkeysek, bugün geleceğe umutla bakan bir milletsek bunu en çok esnafımıza, sanatkarımıza, onların yaşattığı ahilik kültürüne borçluyuz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TESK Genel Kurulu vesilesiyle başta Ahi Evran başta olmak üzere tüm ahileri minnetle yadetti, 9 asır sonra bu kültürü yaşatan esnaflara teşekkür etti.
"İlk kitlesel buluşmayı esnafla yapmaktan ayrı bir heyecan duyuyorum"
10 Ağustos'taki seçimle Türkiye'de ilk kez cumhurbaşkanının milletin doğrudan kullandığı oylarla seçildiğini, 28 Ağustos'ta TBMM'de yemin ederek göreve başladığını anımsatan Erdoğan, hem 12. Cumhurbaşkanı hem de halkın doğrudan oylarla seçilmiş cumhurbaşkanı olarak bugün ilk kez bu tarzda bir buluşmaya katıldığını ve TESK Genel Kurulu vesilesiyle ilk kez kürsüden katılımcılara hitap ettiğini belirtti. Erdoğan, yarın da TÜSİAD'ın Yüksek İstişare Konseyi'ne katılarak, katılımcılarla Türkiye ekonomisini istişare fırsatı bulacağını kaydetti.
İlk kitlesel buluşmayı esnaf ve sanatkarlarla gerçekleştirmenin kendisi için ayrı bir anlam ve heyecanı olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Esnaf için her gün yeni bir gündür. Esnaf, her yeni güne yeni bir heyecanla, yeni bir umutla uyanır. Dükkanını besmeleyle, duayla açar, akşam da kanaat içinde kazandığına hamdederek, şükrederek dükkanını kapatır. Akşam, esnaf için muhasebe günüdür. Ancak biliyorum ki bizim esnafımız, akşam olduğunda sadece alacaklarının ve vereceklerinin hesabını yapmaz. O gün ülke için, millet için, çalışanları için, yoksulları için ne yaptığının muhasebesini yapar. Bu bizim geleneğimizde gerçekten çok önemli bir yere haizdir. TESK'in 19. Genel Kurulu'nda, ahilik kültürünü bir kez daha teneffüs ederken, şahsen de yeni bir başlangıcı yapıyor olmanın, 'Bismillah' diyor olmanın heyecanını sizlerle burada bir kez daha yaşıyorum."
"Köklerimize daha sıkı bir şekilde bağlandık"
Cumhurbaşkanı seçimlerine girerken yoğun bir şekilde "Yeni Türkiye" vurgusu yaptığını ve ülkede yeni bir dönemin başlayacağını ifade ettiğini hatırlatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yeni Türkiye, esasında önemli bir boyutuyla unutulanların tekrar hatırlandığı Türkiye'dir. Yeni Türkiye, bizi biz yapan değerlerin, medeniyet unsurlarının yeniden ihya edildiği Türkiye'dir. Yüzümüzü, cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümü olan 2023'e döndük. Ancak bir yandan da bize gelecek istikametini çizecek köklerimize yani hayat damarlarımıza daha sıkı bir şekilde bağlanmaya başladık. Yeni Türkiye, bir yandan geleceğe yürüyüştür ama aynı zamanda o ahilik kültürünün, dayanışmanın, birliğin yeniden yakalanmasıdır.
Son 200 yıl içinde bize unutturulan ne varsa, bizim ruhumuzdan, bizim millet olarak özümüzden bir parçayı kopardı ve attı. Köklerimizle kopan her bağ, bizi tarihimizden, ecdadımızdan uzaklaştırdı. Onlarla olan irtibatımızı örseledi. Yeni Türkiye derken, esasında bir yönüyle de o tarihimizin ve medeniyetimizin köklerine yüzümüzü dönüyor, unutturulanları yeniden hatırlamaya başlıyoruz."
"Hiç kimse, umutsuz olmasın"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hiç kimse, umutsuz olmasın. Çözüm sürecini sabote etmek için, baltalamak için, milletin zihnini bulandırmak için yapılan tahriklere hiç kimse aldanmasın. Türkiye'nin önünde bu meseleyi çözmekten başka bir seçenek yoktur ve inşallah Türkiye, bu meseleyi çözmek için başlattığı süreci güçlendirerek nihayete erdirecektir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu'nun (TESK) 19. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin ticaret kültüründe "acımasız rekabet" diye bir mevhumun asla olmadığını belirterek şöyle devam etti:
"Güçlünün zayıfı ezdiği, büyük balığın küçük balığı yuttuğu düzen, böyle bir sistem, bizim medeniyetimizde kendisine asla yer bulmamıştır. Her ne pahasına olursa olsun büyüme, bedeli her ne olursa olsun zenginleşme, bizim tasvip edebileceğimiz bir ilerleme ve kalkınma tarzı olamaz. 2023'e yürürken bizi biz yapan değerleri bir ağırlık olarak görürsek, onları koparıp atarsak, inanın kazandığımızı zannettiğimiz noktada aslında kaybettiğimizi anlarız ve telafi için de çok geç kalmış oluruz. Yeni Türkiye, acımasız, vahşi, vicdani olmayan bir kalkınma modeli değil; refahın, adil, vicdan terazisinde tartılmış şekilde dağıtılmasını öngören bir Türkiye'dir. Biz, 2023'e inşallah yanımıza şehitlerimizin ruhaniyetini alarak yürüyeceğiz. 2023'e milletin hayır duasını alarak yürüyeceğiz. 2023'e ahilik kültürünü yeniden hatırlayarak o kültüre, o geleneğe daha sıkı sahip çıkarak ilerleyeceğiz. En önemlisi de 2023'e 77 milyonun birliğini, tabii o zaman 85 milyon olacağız inşallah, dirliğini, uhuvvetini, yani kardeşliğini tesis ederek ulaşacağız."
"Kepenk kapatmalar, esnafımıza zarar verdi"
Başbakanlık yaptığı dönemde zaman zaman esnaflarla bir araya geldiğini ve çözüm sürecini anlattıklarını, süreç için destek istediklerini anlatan Erdoğan, TESK Başkanı Bendevi Palandöken'in de aralarında bulunduğu Akil İnsanlar çalışması kapsamında 81 ilin dolaşıldığını ifade etti. Çözüm sürecinin muhafaza edilmesinde ve güçlenmesinde esnafın çok önemli vazifeler üstlenmesine o gün inandıklarını, bugün de inandıklarını, yarın da inanacaklarını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"2 milyon esnaf, onların çalıştırdıkları, onların aileleri düşünüldüğünde sizler sadece TESK olarak 10 milyonluk bir kitleyi asgari bazda temsil ediyorsunuz. Bunun da ötesinde sizler, toplumdaki birliğin, dayanışmanın, uhuvvetin anahtarını adeta ellerinizde bulunduruyorsunuz. Her bir esnaf ve sanatkar kardeşimin bu sürece yüreğini koyması, inanın her meselenin Türkiye'nin gündeminden tek tek çıkmasını temin edecektir. Terörün, maddi boyutu ile en çok da esnaf ve sanatkarımıza zarar verdiğini hepiniz biliyorsunuz ve yaşıyorsunuz. Kepenk kapatmalar, esnafımıza zarar verdi. Yol kesmeler, esnafımıza zarar verdi. Şehirlerde oluşan güvensizlik atmosferi, esnafımıza zarar verdi. Yatırımlara yapılan saldırılar, turizme, eğitime yapılan saldırılar en başta esnafımızın kaybetmesine yol açtı. Bu sorun çözüldüğünde, bu mesele Türkiye gündeminden çıktığında, inanın anneler, babalar gençler kadar şehirlerimiz de ticaret de bu süreçten kazançlı çakacak, esnafımız da bu süreçten kesinlikle kazançlı çıkacaktır."
Geride bırakılan 1,5 yıllık sürecin Doğu ve Güneydoğu'da ekonominin ve ticaretin ciddi manada canlanmasını sağladığına ve esnafın artık kepenk kapatmadığına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şu anda artık nasıl ki anneler, çocuklarının dağa kaçırılmasına cesaretle itiraz ediyorlarsa Diyarbakır'da tavrını ortaya koyan anneler, babalar, eğer bugün Abdi İpekçi'ye geliyor, burada aynı tavrı ortaya koyabiliyorsa esnaf da zorla kepenginin kapattırılmasına artık itiraz ediyor. Sabotajlara itibar etmeyeceğiz. Kimi illerimizde, ilçelerimizde çözüm sürecini tahrip etmek amacıyla sabotaj amaçlı kurulmuş tuzaklara asla düşmeyeceğiz. Gençlerin ölmediği, kepenklerin kapatılmadığı, sokakların çatışma alanına dönmediği bir süreci yakaladık. İnşallah bunu hep birlikte muhafaza edecek, bunu hep birlikte geleceğe taşıyacağız. Gerek TESK yönetimi, gerek esnafımız ve sanaatkarımız, sağolsunlar, çözüm sürecine hep destek verdiler, her zaman katkı sundular. İstiyorum ki bunu daha ileri seviyelere taşıyalım. Bakkalımız, müşterisine bunu anlatsın. Berber, kuaför, taksi şoförü, müşterisine bunu anlatsın. Lokantacı, marangoz, terzi, müşterisine bu uhuvveti, bu kardeşlik iklimini, sürekli hatırlatsın."
"Türkiye, terörle mücadelesinde her zaman yalnız bırakıldı"
Çözüm sürecinin tek başına Hükümetin veya siyasi partilerin değil 77 milyonun ortak meselesi olduğunu bildiren Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu konuda Hükümet, ne kadar dertliyse siyasi partilerin de o kadar dertli olması gerekir. Doğu, Güneydoğu ne kadar dertliyse Batının, Akdenizin, Karadenizin, İç Anadolunun da o kadar dertli olması gerekir. Terörün bedelini sadece Doğu ve Güneydoğudaki anneler, sadece oradaki babalar, sadece oradaki esnaf, işveren ödemedi. 81 vilayetimiz, istisnasız bu meselede bedel ödedi. İnşallah bu meseleyi de 77 milyon hep birlikte çözeceğiz, hep birlikte kardeşliğimizi güçlendireceğiz. Hiç kimse, umutsuz olmasın. Çözüm sürecini sabote etmek için, baltalamak için, milletin zihnini bulandırmak için yapılan tahriklere hiç kimse aldanmasın. Türkiye'nin önünde bu meseleyi çözmekten başka bir seçenek yoktur ve inşallah Türkiye, bu meseleyi çözmek için başlattığı süreci güçlendirerek nihayete erdirecektir. Esnaf ve sanaatkarımızın, bu hayati meselede, hepimizin istikbalini ilgilendiren bu meselede daha fazla inisiyatif alacağına da yürekten inanıyorum."
Erdoğan, Türkiye'nin teröre en büyük bedel ödeyen ülkelerden olduğuna dikkati çekerek, son 30 yılda çok sayıda canın yitirildiğini ve ekonomik olarak da çok ağır bir maliyet ödendiğini hatırlattı. "Bu süreç içinde zaman zaman yanlışlar yapılmış olsa da özellikle son dönemde güvenlik ve özgürlük dengesini gözeterek terörle mücadeleyi sürdürdük" diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye, 30 yılı aşkın süredir terörle mücadelesinde maalesef her zaman yalnız bırakıldı. İşlenen cinayetler, bazı ülkeler tarafından görmezden gelindi. Toplu katliamlara, bebeklerin dahi katledilmesine, camide insanların kurşuna dizilmesine, çocukların eline silah verilmesine, kadınların istismar edilmesine belli ülkeler seyirci kaldılar. sessiz kaldılar. Hatta bazı ülkeler sadece seyirci kalmakla sadece müsamaha göstermekle kalmadılar, Türkiye'ye yönelik teröre destek verdiler. Ne zamanki terör, bu ülkeleri hedef almaya başladı, işte o zaman meselenin ciddiyetini anladılar. Bu bölgede kurulan, bu bölgede faaliyet gösteren, gücünün önemli bir kısmını batıdaki faaliyetlerinden temin eden kanlı terör örgütlerinin gün gelip silahı bu ülkelere doğrultacağını çok geç de olsa gördüler. Bakın biz, terörün sınırlarının, ilkelerinin olmadığını, terörün hedef ayrımı yapmayacağını defalarca söylediğimizde bize hak veriyor ama gizliden gizliye o terör örgütlerine göz yummaya devam ediyorlardı. Şu anda haklılığımızı görmüş durumdalar. Yetmez. Acaba bizimle beraber bu mücadelede ne kadar yer alacaklar, bunu görmemiz lazım."
"Barış dini olan İslam'a kimse kalkıp da terörü yakıştıramaz"
"Aynı şekilde Ortadoğu'da, Irak'ta, Suriye'de ve Filistin'de, bugüne kadar yaptığımız uyarıları dikkate almayanlar, ortaya çıkan sonuca bakıp bizim haklılığımızı şimdi teslim ediyorlar. İşte Ukrayna, aynı şekilde..." diyen Erdoğan, Türkiye'nin bölgeyi tanıyan, bilen, bölgenin dinamiklerini çok iyi anlayan bir ülke olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Aynı zamanda Türkiye, nereden gelirse gelsin, kim olursa olsun, her türlü terör örgütünün karşısında olan bir ülkedir. Bakınız, bunu burada bir kez daha ve altını çizerek ifade ediyorum, Türkiye ayrım yapmaksızın her türlü terörün ve terör örgütünün karşısında bir ülkedir. Biz, 'İslami terör' diye bir kavramı asla ve asla, hiçbir zaman kabul etmedik, kabul etmiyoruz. Zira İslam, kelime itibariyle, kavram itibariyle 'silm' yani barış tanımından türemiştir. Barış dini olan İslam'a kimse kalkıp da terörü yakıştıramaz. Böyle bir şey, bizim dinimizde yok. 'Sünni terör, Şii terör' diye bir kavramı, biz asla kabul etmedik. Biz, bir defa mezhepçiliği reddeden dinin mensubuyuz. Bizim için şu mezhep, bu mezhep, bunların hiçbirisi önemli değil. Bizim için aslolan İslam'dır. Bizim dinimizin de bu konudaki hükümleri, bellidir. İnsan canına kast eden her türlü illegal yapı, bizim nazarımızda aynıdır ve aynı derecede kötüdür. Biz, 'Bir insanı katleden tüm insanlığı katletmiş gibidir' hükmünü veren bir dinin mensuplarıyız. Dolayısıyla biz, bu noktada masum insanların canına kast eden, çocuk, kadın, yaşlı demeden, bu tür eylemleri, bu tür örgütleri, nasıl tensip ederiz."
"Türkiye'yi teröre destek veren, göz yuman bir ülke gibi göstermek densizliktir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün uluslararası bir gazetenin, kendisi ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Hacı Bayram Camisinde namazdan çıkarken çekilmiş fotoğraflarını kullandığını belirterek, "Altına da bir terör örgütünün o caminin bulunduğu bölgeden, terörist devşirdiğini yazıyor. Çok açık söylüyorum; bu en hafif tabiriyle edepsizliktir, alçaklıktır, adiliktir" dedi.
Erdoğan, TESK'in 19. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, şu anda içeride ve dışarıda belli medya kuruluşlarının son derece sistemli şekilde Türkiye ile terörü aynı kefeye koyma çabası içinde olduklarının görüldüğünü söyledi.
ABD'deki bazı gazete ve televizyonlar, Avrupa'daki bazı yayın kuruluşları ve Türkiye içindeki malum medya kuruluşlarının el birliğiyle, koordinasyon içinde Türkiye'ye yönelik saldırı başlattıklarını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dün uluslararası bir gazete, benim ve Sayın Başbakan'ın Hacı Bayram Camisinde namazdan çıkarken çekilmiş fotoğrafımızı kullanıyor, altına da bir terör örgütünün o caminin bulunduğu bölgeden terörist devşirdiğini yazıyor. Çok açık söylüyorum; bu en hafif tabiriyle, edepsizliktir, alçaklıktır, adiliktir. Türkiye'yi teröre destek veren, göz yuman bir ülke gibi göstermek densizliktir. Yok Türkiye petrol alıyormuş, yok Türkiye silah veriyormuş, hastanede yaralıları tedavi ediyormuş. Bunu defaatle Enerji Bakanım da açıkladı, biz de açıkladık, böyle bir şey asla kesinlikle söz konusu değil."
"49 can her şeyden önemlidir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin'deki yaralıları tedavi için Türkiye'ye getirdiklerini belirterek, İsrail'in saldırıları karşısında yaralananların tedavisini üstlenmenin vicdani ve insani bir görev olduğunu vurguladı. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hepsinin tedavisi ülkemizde görülüyor. Daha da gelirse daha da alırız. Bu bizim tarihimizden, inancımızdan devşirdiğimiz, vicdanımızın sesine kulak verdiğimiz bir görevimizdir.
Bu haberlerin nereden pompalandığını, bu haberlere nereden yalan malzeme üretildiğini de aslında çok iyi biliyoruz. Türkiye bu algı operasyonlarına boyun eğmeyecek kadar büyük bir ülkedir. Türkiye, böyle yalan haberler karşısında diz çökmeyecek, istikamet değiştirmeyecek kadar büyük bir ülkedir.
Şunu da hatırlatmak durumundayım; bizim için Musul'da alıkonulan 49 can her şeyden önemlidir. Biz konuşurken dikkatli konuşmak zorundayız. Çünkü biz mesuliyet makamındayız. 49 canın hassasiyetini dikkate alarak konuşmak, o hassasiyetle hareket etmek zorundayız. Biz deriz ki bu ülkenin medyası da bu ülkenin siyasi partileri de aynı hassasiyeti taşısınlar. Ama üzülerek ifade ediyorum, bu hassasiyetin taşınmadığını, 49 canın hayatını hiçe sayarak, ihanet şebekelerinin değirmenine su taşındığını görüyoruz. Bu ahlaksızca saldırı girişimlerinin de inşallah tamamını boşa çıkaracağız."
"Bu çirkin algı operasyonunu anlatacağım"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazar günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için New York'a gideceğini ve orada hem genel kurulda hem görüşeceği dünya liderlerine, muhataplarına bu çirkin algı operasyonunu anlatacaklarını kaydetti.
Türkiye olarak hem içeride hem dışarıda yaşatmanın tarafında olduklarını, bundan sonra da her zaman yaşatmanın tarafında olacaklarını söyleyen Erdoğan, "Bu ülke ve bu millet her ne şekilde olursa olsun cana kıyanların, zulmedenlerin, zalimlerin karşısında olmuştur. İnşallah ebediyen de karşısında olacaktır" dedi.
Erdoğan, yaralı Filistinlileri ziyaret ettiğinde, onların ortaya koyduğu tavrı gördüğünde, Türkiye'ye karşı bağlılıklarını, sevgilerini gördüğünde, mesuliyetinin ne kadar ağır olduğunu farklı şekilde hissettiğini dile getirdi.
"Bir hedef de ekonomi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki istikrara yönelik, içeriden ve dışarıdan yapılan algı operasyonlarının bir hedefinin de ekonomi olduğunu ifade etti.
Bu operasyonlara son 12 yılda defalarca başvurulduğunu, bugün de aynı bayat senaryonun uygulanmak istendiğini ifade eden Erdoğan, ulusal ve uluslararası medya ya da belli kredilendirme kuruluşları üzerinden Türkiye ekonomisi üzerine olumsuz değerlendirmelerin yapıldığına şahit olunduğunu anlattı.
Erdoğan, "Hamdolsun, Türkiye bu tuzaklara da bugüne kadar düşmedi. Hükümetin yere sağlam basarak, tedbirli, temkinli ilerlemesi suretiyle bu tuzakların boşa çıkarılacağına da gönülden inanıyorum" diye konuştu.
Dünyanın en güçlü ekonomilerinin daraldığı ya da yerinde saydığı bir ortamda, Türkiye ekonomisinin 2013'te yüzde 4'ü aşan bir büyüme katettiğini, bu yılın ilk çeyreğinde de büyümenin yüzde 4'ün üzerinde olduğunu anlatan Erdoğan, Avrupa ülkelerinin hiçbirinde ise biri aşan büyüme olmadığını kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu kredi derecelendirme kuruluşları kalkıyor, iki tanesi şu anda Türkiye ile ilgili olumsuz bir açıklama, zorlama onun gayreti içine giriyor. Avrupa'da batmış, çökmüş, şu anda Avrupa'nın çok ciddi destekleriyle ayakta tutulmaya çalışan ekonomilerin olduğu ülkeye 6 derece birden artış veren bu kredi derecelendirme kuruluşlarının, Türkiye ile ilgili yaptıkları bu açıklama sadece siyaseten çökertemedikleri bir ülkeyi acaba ekonomik noktada nasıl çökertiriz, bu bir projedir, bunun gayretidir. Bunlar kendilerini acaba ne zannediyorlar. Biz bundan önce bir kredi derecelendirme kuruluşuyla ben başbakanken ilişkiyi kestik. Bunlara biz para veriyoruz. Türkiye, bundan sonraki süreçte de bu ikisiyle de ilişkisini keser. Çünkü biz bunlarla ekonomimizi büyütmedik. Tüm esnafımızla dünyayı fellik fellik dolaşarak ekonomimizi büyüttük. Bundan sonra da aynı şekilde fellik fellik dolaşacağız, dünyanın her yerine tüm kuruluşlarımızın temsilcileri, esnafımızı alarak buralara gidecek, dolaşacak, sektörel bazda bağlantılarımızı kuracak, adımlarımızı da buna göre atacağız."
Ekonomide rekor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013 yılında Türkiye'de otomobil satışlarının tüm zamanların rekorunu kırarak, yıl içinde 665 bin adet otomobil satışı gerçekleştiğini bildirdi. Otomobil satışlarının 2002 yılında 91 bin adet otomobil satıldığını kaydeden Erdoğan, bu yılın sadece ocak-temmuz ayları arasında ise 272 bin adet otomobil satıldığını dile getirdi.
Buzdolabı satış rakamlarını da veren Erdoğan, 2013 yılında rekor kırılarak, bir yıl içinde 2 milyon 595 bin adet buzdolabı satıldığını, bu rakamın 2002'de 1 milyon 88 bin olduğunu, çamaşır makinesi satışında da rekor kırıldığını anlattı.
Erdoğan, turizm gelirinde de 2002 yılından bu yana rekor kaydedildiğini, 2002 yılında 8,5 milyar dolar olan turizm gelirinin, 2013'te 32 milyar dolara çıktığını ifade etti.
Turizm gelirinde artışın devam ettiğini, şu anda otellerin yetmediğini söyleyen Erdoğan, bölgedeki risklere, Türkiye'ye yönelik tüm algı operasyonlarına rağmen Türkiye ekonomisinin büyümeye devam ettiğini belirtti.
Erdoğan, haziran ayı işsizlik rakamının yüzde 9,1 oranıyla dünyadaki gidişin tersine rekor kaydedildiğini söyleyen Erdoğan, bu sürecin hep birlikte muhafaza edileceğini kaydetti.
"Yasakların, kısıtlamaların bu ülkeye faydası yok"
Muhalefet ve sivil toplum, işçi, işveren örgütlerinin buna destek olacağını ve sürecin kararlılıkla sürdürüleceğini anlatan Erdoğan, Türkiye'nin ekonomide, demokratikleşme alanında çözüm sürecinde çok önemli imkanları yakaladığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Artık enerjimizi faydası olmayan gerilimlere, faydası olmayan kamplaşmalara, kutuplaşmalara sarf etmeden, her zerresine kadar geleceğimiz için seferber edeceğiz. Her birimiz şunu gördük; yasakların, kısıtlamaların bu ülkeye faydası yok, husumetlerin, kamplaşmanın, kutuplaşmaların bu ülkeye faydası yok. Yasakları kaldırdıkça uhuvveti, dayanışmayı güçlendirdikçe, ekonominin de büyüdüğünü, sofradaki ekmeğin de çoğaldığını gördük. Ağır bedeller ödendi ama demokrasinin hiç kimseye kaybettirmediğini, tam tersine 77 milyona kazandırdığını bu millet tecrübe etti."
"Şoförü umutlu olursa yolcusu umutlu olur"
Ülkenin demokrasiyle ve kardeşlikle büyüyeceğini, bunu esnafın, sanatkarın temin edeceğini ve güçlendireceğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Taksi şoförü umutlu olursa yolcusu umutlu olur, berber umutlu olursa koltuğundaki müşterisi umutlu olur. Bakkal, kasap, manav, kamyon şoförü, otobüs şoförü umutlu olursa sokak umutlu olur, mahalle umutlu olur, yollar da umutla umuda, geleceğe açılır. Siz Türkiyesiniz, siz umutlu olursanız bilin ki Türkiye de umutlu olur. Rabbim umudunuzu hiç eksiltmesin diyorum. Rabbim hepinize helal, bol, bereketli kazançlar nasip etsin. İnşallah yeni perakendecilikle olayıyla, bu yeni yasal düzenlemeyle inşallah hükümet bu konudaki bütün mevzuat düzenlemeleriyle bunun da önünü çok daha farklı bir şekilde açacak düzenlemelerle inşallah gelecek çok daha farklı olacaktır."
Konuşmasının ardından TESK Başkanı Bendevi Palandöken, Erdoğan'a ahilik cübbesi giydirdi.
Konuşması sırasında ve sonrasında solanda bulunanlar sık sık yüksek sesle Erdoğan'a sevgilerini dile getirdiler.