Zamanımız ve sabrımız yok
Başkan Erdoğan: Güvenli bölge konusunda askerlerimizin kontrolü dışında bir çözüme rıza göstermeyiz. İki-üç hafta içinde kendi askerlerimizle güvenli bölgeyi oluşturmazsak, varsın gerisini karşımızdakiler düşünsün
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Harp Okulları Diploma ve Sancak Devir Teslim Töreni'ne katıldı. Erdoğan'ın törende yaptığı konuşmadan satırbaşları şöyle:
Suriye ve Irak'ta üslenen DEAŞ, PKK/YPG-PYD örgütlerine mensup teröristlerin ülkemizi tehdit ve sınırlarını taciz ettikleri bir dönemde kimsenin samimi desteğini yanımızda bulamadık. Hem DEAŞ'ı hem de bölücü terör örgütünü bozguna uğrattık. Bölücü terör örgütünün, müttefikimiz olan ülkenin eteklerinin altına sığınması ayrı bir sorun. Bölgedeki sorun DEAŞ değil, birtakım güçlerin çıkar paylaşımı savaşıdır. Ne Türkiye'nin ne de bölgemizdeki kardeşlerimizin bu çirkin oyunun malzemesi haline dönüştürülmesine izin veremeyiz.
ABD ile Müşterek Harekât Merkezi'nin kurulması, İHA ve helikopter uçuşları gibi müspet gelişmeler de oluyor. Ancak biz askerlerimizin güvenli bölgeyi kontrol etmesi dışında bir çözüme rıza gösteremeyiz. Bölgeyi sadece güvenli hale getirmekle kalmayacağız. Projemize destek verecek dostlarımızla burada inşa edeceğimiz yerleşim alanlarıyla ülkemizdeki ve Avrupa'daki Suriyeli kardeşlerimizden önemli bir bölümünün de vatanlarına dönmelerini sağlayacağız. Ülkemizdeki 3 milyon 650 bin Suriyeli sığınmacıyı ne kadar yerlerinde tutabileceğimizi bilmiyoruz.
KARŞIMIZDAKİLER DÜŞÜNSÜN
Güvenli bölgeyle ilgili çok fazla zamanımız ve sabrımız yoktur. 2-3 hafta içinde kendi belirlediğimiz şartlar dahilinde, kendi askerlerimizle, fiilen bölgeyi oluşturmaya başlamazsak, varsın gerisini karşımızdakiler düşünsün. Kendi harekat planlarımızı devreye almaktan başka çaremiz kalmayacaktır. 3 hafta sonra BM Genel Kurulu vesilesiyle gideceğimiz Amerika'da yapacağımız temaslar bu bakımdan son fırsattır. Şayet bu tarihe kadar tatmin edici adımlar atılmazsa kendi göbeğimizi kendimiz keseriz.
S-400 ile Patriot arasında bizim için bir fark yok. Ama Patriot satışı bize karşı bir baskı aracı haline getirilirse tercihimizi diğer sistemden yana kullanmaktan da çekinmeyiz. Bir yandan yerli beşinci nesil savaş uçağı projemizin geliştirme ve üretim sürecini hızlandırıyor, bir yandan da alternatif tedarik yollarına bakıyoruz. Geçenlerde Rusya'da fuara katıldık. Rahatsız oldular. Kimse Türkiye'yi kendi şartlarını dayatarak köşeye sıkıştırma hakkına sahip değil Türkiye'yi üçüncü dünyanın şamar oğlanı ülkeleriyle karıştıranlar yanıldıklarını anlamadılarsa onlara bunu göstermek boynumuzun borcu.
NATO ÜYELİĞİNDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ
NATO savunma konsepti bize tıpkı Avrupa Birliği'nin ülkemizi tam üye yapmayıp sadece Gümrük Birliği içinde tutmasıyla ekonomimize küresel rekabet gücü kazandırması gibi önemli katkılarda bulundu. Dünyanın her alanda yeniden yapılandığı bir dönemde Türkiye'nin de savunma stratejilerini ve taktiklerini yeniden gözden geçirmesinin kaçınılmaz hale gelmiştir. Ne NATO üyeliğinden ne de müttefiklerimizden vazgeçmek gibi bir niyetimiz yoktur. Tam tersine bu yapılar içinde daha güçlü bir yer edinmek istiyoruz. NATO'nun ve müttefiklerimizin karşılayamadığı güvenlik ihtiyaçlarını, yeni yöntemlerle yerine getirmek milletimize karşı sorumluluğumuz.
DOSTA GÜVEN DÜŞMANA KORKU
Peygamber ocağı dediğimiz, Peygamber Efendimizin rumuzlu ismi olan 'Mehmetçik' ismini taşıyan kahramanlardan oluşan Türk ordusu, dosta güven, düşmana korku veren bir güce sahiptir. Bu mukaddes ocağa sızma, içeriden çökertme ve çürütme yollarını birer birer tıkıyoruz.
ŞEHADETİ EN BÜYÜK MERTEBE SAYARIZ
Türk milleti 15 Temmuz'da bir kez daha ülkesinin ve kendisinin özgürlüğünü, geleceği söz konusu olduğunda şehadeti en büyük mertebe olarak kabul ettiğini ispatladı. Kuzularımızı bunlara asla yedirtmeyeceğiz. Gerekirse başka yerlerde şüheda kervanına katılmak için hazır bekleyenler var. Bu millet bayrağının indirilmesini, ezanlarının susturulmasını, kutsallarına dokunulmasını, egemenliğine el uzatılmasını ölümden daha beter bir zillet olarak görür. Hem bu ülkenin güvenlik kaygılarını, savunma ihtiyaçlarını hiçe sayacaksınız hem de bölgesel ve küresel güvenliğiniz için destek isteyeceksiniz.