Acıyı istismar ediyorlar

Deprem günü ortak acıları istismar edenlerin, kalbi kin ve nefretle kararmış mahluklar olduğunu belirten Başkan Erdoğan: Acıyı iftira aracı haline dönüştürmek isteyenleri milletimize havale ediyorum

Acıyı istismar ediyorlar

Başkan Recep Tayyip Erdoğan dün kabine toplantısına başkanlık etti. Yaklaşık 3.5 saat süren toplantının ardından millete seslenen Erdoğan, şunları kaydetti:

(İzmir Depremi) Şu ana kadar yükselen deniz suyu sebebiyle boğulan bir vatandaşımızla birlikte 110 kişinin enkaz altından cansız bedeni sağ olarak çıkartılan her insanımız, her evladımız bizi tarifsiz bir sevince boğarken ölü bedenlerin hüznünü de hep birlikte yaşıyoruz. Arama-kurtarma çalışmalarında enkaz altındaki son kişiye ulaşılana kadar umudumuzu kaybetmeyeceğiz.

Evleri hasar gören veya evlerine girmek istemeyen depremzedeler için 2 bin 700 çadır kurulmuş, yeteri kadar battaniye ve diğer ihtiyaç malzemesi gönderilmiştir. Bayraklı'da bir konteyner kent kurmaya bugün itibarıyla başladık. 20 gün içinde kullanıma hazır hale getiriyoruz.

Yıkılmış veya yıkılacak durumdaki binalarda bulunan eşyalarını kurtaramayan vatandaşlarımıza 30 bin lira eşya yardımı yapıyoruz. Aynı şekilde evlerini taşıyacak mülk sahiplerine 13 bin lira, kiracılara 5 bin lira taşınma yardımı veriyoruz.

Kurumlarımıza bu tür hibe çalışmalarında kullanılmak üzere 29 milyon liralık kaynak gönderilmiştir. Denizin taşması sebebiyle işyeri sular altında kalan esnafımıza TESKOMB vasıtasıyla 50 bin liraya kadar hibe desteği verilecektir Ayrıca depremden zarar gören esnaf ve sanatkârlarımızın TESKOMB aracılığıyla Halkbank'tan kullandığı kredilerin taksit ödemeleri de faizsiz olarak 1 yıl süreyle ertelendi.

Yapılan tespitlere göre İzmir'de çeşitli derecelerde hasarlı ve yıkılmış 530'a yakın, Manisa'da ise 16 bina bulunuyor. Binalara hasar derecelerine göre gereken işlemler süratle yapılmaktadır. Deprem konutlarının inşasına bir ay içinde başlamayı planlıyoruz. İnşallah kalan riskli binaların yıkımını da en kısa sürede bitireceğiz.

Önümüzdeki 5 yıllık dönemde acil olarak 1.5 milyon konutun dönüşümünü hedefliyoruz. Hiç şüphesiz bu sadece devletin konut üretimiyle çözülebilecek bir sorun değildir. Vatandaşlarımızdan kendi oturdukları binaların depreme dayanıklılığı ve gerekiyorsa dönüştürülmesi konusunda daha fazla gayret bekliyoruz.

Bu süreçte bizi en çok üzen, birliğe, beraberliğe, kardeşliğe, dayanışmaya en çok ihtiyacımız olduğu şu günlerde yalan ve provokatif haberlerle gündemi zehirlemeye çalışanların ortaya çıkmasıdır. Kızılay'ın deprem bölgesinde olmadığından bizim İzmir'e geldiğimizde müzikle karşılandığımıza, depremzedelere çadır verilmediğinden sosyal medyadaki provokasyonlara kadar pek çok yalan tedavüle sokuluyor. Kimi siyasi parti yöneticilerinin de bu oyunun içinde yer alması, yalanların ve iftiraların yayılmasına hizmet etmesi hatta onun kaynağı olması çok daha üzüntü vericidir.

Daha bu sabah bir evladımızı yıkıntılar altından canlı olarak çıkarmanın sevincini yaşadığımız bir günde enkazların hâlâ kaldırılamadığından şikâyetçi olacak kadar cahil, izansız, vicdansız bir kişiyle deprem tartışması yapmak millete zulümdür. Üstelik bu terbiyesizliği geçmişte onbinlerce insanın ölümüyle sonuçlanan depremlerdeki beceriksizlikleri, çaresizlikleri, ilgisizlikleri tescilli olan bir partinin mensupları yapıyor.

Kızılay'ın çadırından içeri girip de 'Bir tane Kızılay çadırı görmedim' diyecek kadar yalanla tescilli olan ana muhalefetin başındaki bu zat maalesef bu yalanlarını bırakmadı, hâlâ devam ediyor. Deprem günü ortak acıyı istismar edenlerin sıfatları ne olursa olsun insanlıktan nasibini almamış, kalbi kin ve nefretle kararmış mahluklar olduğuna inanıyorum. Böyle bir meseleyi dahi bize iftira aracı haline dönüştürmek isteyen bu mahlukları, milletimizin vicdanına ve takdirine havale ediyorum."

İZMİR'DE KAÇ GÜN KALDIN?

Tüm İzmirlilere geçmiş olsun diyorum. İzmir milletvekilisin, acaba İzmir'de kaç gün kaldın? 5 gündür hâlâ enkaz kalkmadı diyorsun, ne kadar kaldın acaba? Senin oradan çıkmaman gerekirdi, oradan senin bütün bölgeyi dolaşman gerekirdi. Bunu yapmayacaksın ama iftiraya devam edeceksin. Kızılay'ın orada aktif olmadığını söyleyeceksin, biz Kızılay'la, AFAD'la, birçok STK ile oradaydık. Biz son ana kadar Bay Kemal, oradan çıkmayacağız ve oradan enkazlar çıkacak inanacağız ki bunların altında herhangi bir canlı yok ondan sonra işimizi bitireceğiz. Neredeyse kabinemizin tamamı oradaydı. Kriz merkezinde ben neredeyse tüm kabinemle toplantı yaptım.

Biz kabile yönetmiyoruz, biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetiyoruz.

KALABALIKTAN KAÇININ EV ZİYARETİ YAPMAYIN

(Kovid-19) Aşı çalışmaları hızla ilerliyor. Yıl sonuna kadar yabancı ülkelerde geliştirilen bir ya da birden fazla aşıyı ülkemizde uygulayabilir hale getirmeyi planlıyoruz. Kendi geliştirdiğimiz aşıları bahar aylarıyla vatandaşımızın hizmetine sunacağız.

Arzu ettiğimiz seviyeye gelene kadar kurallara riayet ederek kendi kendimizi korumaktan daha etkili bir aracımız yoktur. Özellikle İstanbul'da yaşayan vatandaşlarımızdan daha fazla dikkat, hassasiyet bekliyorum. Son haftalarda salgının bu şehirdeki artışının önüne ancak bu şekilde geçebiliriz.

Özel sektör ve kamuda esnek mesai uygulaması teşvik edilecek. Pazar yeri ve market gibi yoğun insan hareketliğinin olduğu yerlerdeki denetimler artırılacak. Paket servis hariç olmak üzere lokanta, restoran, pastane, berber, kuaför, nikâh, düğün salonu, yüzme havuzu, hamam, kaplıca, sauna, internet kafe, halı saha, tiyatro, sinema, konser salonu ve benzer tüm işyerinde hizmetler saat 22.00'de sona erecektir.

Vatandaşlarımızdan kalabalık ortamlardan kaçınmalarını, ev ziyaretlerini yapmamalarını özellikle rica ediyorum.

YILI POZİTİF BÜYÜME İLE TAMAMLAYACAĞIZ

Ekonomide yılın ikinci çeyreğini Kovid-19 salgınının gölgesinde geçirmiş olmamıza rağmen diğer ülkelerle mukayese edildiğinde sınırlı bir daralma yaşadık. Üçüncü çeyreği ise aldığımız yerinde kararlarla ve şoklara karşı bağışıklık kazanmış yapımızla hamdolsun güçlü bir toparlanmayla tamamladık. Üçüncü çeyrekte sanayi üretimimiz ve perakende satış hacmimiz, bir önceki çeyreğe göre yüzde 30 arttı. Ekonomik göstergeler, ekim ayıyla birlikte yılın son çeyreğine de güçlü başladığımıza işaret ediyor. İstihdamda görülen belirgin artışın devam etmesi ve Şubat 2018'den beri en yüksek seviyeye ulaşması da oldukça kayda değer bir gelişmedir. İhracatta ise yeni bir rekor daha geldi.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ihracatlarının çok ciddi düştüğü salgın döneminde Türkiye'nin böyle bir yükseliş göstermesi geleceğimiz adına ümit vericidir.

Diğer ülkelere kıyasla hızlı bir toparlanma sürecine giren ekonomimizin bu eğilimi, 4. çeyrekte de sürdüreceğine ve yılı inşallah pozitif büyümeyle tamamlayacağımıza inanıyorum.