Bakan Tunç, 25 yıl önce yargılandığı yerde konuştu
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç başörtüsüne özgürlüğü savundu, 25 yıl önce Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılandı. O dönem mahkeme binası olarak kullanılan, bugün ise üniversite olarak hizmet veren binada düzenlenen Adalet ve Medya İlişkisi Paneline Adalet Bakanı olarak katıldı. Bakan Tunç, burada önemli bir mesaj paylaştı.
Daha önce Devlet Güvenlik Mahkemesi olan Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş kampüsünde, "Adalet ve Medya İlişkisi Adalet Mülkün Temeli, Medya Gerçeğin Sesi" paneli düzenlendi. Panelde konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "başörtüsüne özgürlüğü savunduğum için 25 yıl önce yargılandığım ve o dönemde Devlet Güvenlik Mahkemesi olan Bahçeşehir Üniversitesi binasında bugün Türkiye Cumhuriyetinin Adalet Bakanı olarak bulunmaktan mutluluk duyuyorum" dedi.
Bakan Tunç, Filistin'de 7 Ekim 2023'ten bu yana dünyanın gözü önünde soykırım işlendiğini, 50 bine yakın insanın şehit edildiğini söyledi.
Bunların yüzde 80'inin kadın ve çocuklardan oluştuğunu kaydeden Tunç, uluslararası medyanın katledilen çocukların hakkını koruyamadığını ve savunamadığını ifade etti.
Tunç, uluslararası medyanın, Filistin'de katliam yapanları adeta destekleyen bir dezenformasyon yaptığını belirterek, "Ama bunun yanında Türk medyasına baktığımız zaman, Anadolu Ajansına baktığımız zaman, önümüzde şu anda Anadolu Ajansının Filistin'le ilgili yayınları var masaların üzerinde. TRT'ye baktığımız zaman, diğer özel televizyon kuruluşlarına baktığımız zaman her birinin muhabirleri, Filistin'den, Gazze'den, İsrail'den, Lübnan'dan oralarda insanlık suçunun işlendiği bölgelerden hayatları pahasına yayınlar yapıyor ve toplumu aydınlatıyor. Hem milletimizi aydınlatıyor hem de dünyaya mesaj veriyor." ifadelerini kullandı.
"FİLİSTİN'DE ŞEHİT OLAN TÜM MAZLUMLARI RAHMETLE ANIYORUM"
Bakan Tunç, şunları kaydetti:
"Türk medyası Filistin konusunda da gerçekten önemli bir sınav vermiştir ve takdire şayandır bu konuda. Özellikle Anadolu Ajansının topladığı deliller, TRT'nin kaydettiği görüntüler, özel televizyonlarımızın kaydettiği görüntüler, bunlar hepsi birer kanıt. Hem Uluslararası Adalet Divanında Güney Afrika'nın başlatmış olduğu ve Türkiye'nin de müdahillik talebinde bulunduğu soykırım davasında delil olarak dosyamıza ilave ettiğimiz çok önemli kanıtlar var Anadolu Ajansından elde ettiğimiz, hem de Uluslararası Ceza Mahkemesine sivil toplum kuruluşlarımızın yapmış oldukları başvuruda da bu kanıtlar, bu deliller gerçekten çok önemli. Türkiye olarak, Türk medyası olarak bu anlamda Filistin'deki mazlumların hakkının korunması ve uluslararası hukuk anlamında o dosyalara delil teşkil edecek, tarihe not düşecek çok önemli belgeleri Türk medyası sağladı ve bu anlamda TRT, Anadolu Ajansı şehit verdi, kameramanı orada şehit edildi. Canları pahasına mücadele ettiler ve etmeye devam ediyorlar. Ben buradan Filistin'de şehit olan tüm mazlumları rahmetle anıyorum."
Bahçeşehir Üniversitesi'nin bulunduğu mekanda 25 yıl önce yargılandığını aktaran Tunç, şunları paylaştı:
"Burası Devlet Güvenlik Mahkemesi'ydi. Nereden nereye geldiğimizin, ülkemizin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması konusunda nasıl mesafe aldığımızın bir göstergesi. Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı bundan 25 yıl önce. Başörtüsüne özgürlüğü savunduğumuz için genç bir avukat olarak hakkımızda iddianame düzenlenmişti. Başörtüsüne özgürlük diye bir imzadan dolayı bir iddianameyle karşı karşıya kalmıştık ve burada yargılanmıştık. Burada, duruşmada karşımızda bir askeri hakim ve 2-3 üyeyle beraber ifademizi almışlardı. Bugün o mekanda bir eğitim yuvası olarak ülkemizin geleceğine imza atacak, Türkiye Yüzyılı'nı inşa edecek gençlerin eğitim gördüğü bir yuvada bu sefer sanık olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin Adalet Bakanı olarak, sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti belirtmek istiyorum."
Yargının ve medyanın geçmiş dönemlere göre çok yol aldığını kaydeden Tunç, geçmişte 12 Eylül'de, 28 Şubat gibi dönemlerde Türk yargısının adaletten yana değil de darbecilerden yana olduğunu anımsattı.
Ancak artık Türk yargısının milletin yanında olduğunu 15 Temmuz Darbe girişimindeki kahramanlıkla gösterdiğini dile getiren Tunç, "Türk yargısı, maalesef vesayetçi anlayışın arka bahçesi olarak görev yaptığı yıllarda maalesef hukuk sistemimize çok zararlar vermişti. Ama onlar artık geride kaldı. 15 Temmuz'da verdiği sınav gerçekten takdire şayandı ve vesayetçi anlayışla milletiyle beraber mücadele etmeyi başardı. Büyük bir sınav verdi. Yine Türk medyası da aynı şekilde." ifadesini kullandı.
"YAPAY ZEKANIN HER ALANDA KULLANILDIĞI GİBİ YARGI ALANINDA DA KULLANILABİLMESİNİN İMKANLARI VAR"
Tunç, teknolojinin ilerlediğini ve yapay zekanın çok fazla konuşulduğunu belirterek, yapay zekanın her alanda kullanıldığı gibi yargı alanında da kullanılabilmesinin imkanlarının bulunduğunu söyledi.
Bu konuda hazırlıklarının olduğunu belirten Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"UYAP sistemimizin dünyadaki en gelişmiş yargı ağı projesi ve birçok Avrupa ülkesi de 'Bunu nasıl başardınız?' diye zaman zaman gelip bize ziyaretlerde bulunuyorlar. O bizim bir avantajımız. Onu daha da geliştiriyoruz şimdi. Elektronik duruşmanın, görüntülü duruşmanın hem ceza davalarında hem hukuk davalarında daha da yaygınlaştırılması, adalete erişimi daha kolaylaştırmak, mevzuatı daha da sadeleştirmek, uzun süren yargılamaların önüne geçebilmek için, özellikle uzun süreli aralıklı duruşmaların önüne geçebilmek için birtakım tedbirlerimiz var. Yargı Reformu Strateji Belgemizde de bunları tek tek Cumhurbaşkanımız kamuoyuyla paylaştıktan sonra o hedefler doğrultusunda da mevzuatımızı geliştirmek için çaba göstermeye devam edeceğiz."