Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Filistin tehciri kabul edilemez
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Filistin TV'ye önemli açıklamalarda bulundu. Filistinlilerin yerinden sürgün edilmesi ile ilgili gelen soruya, "Filistin tehciri kabul edilemez. Bu türden teklifleri biz ciddiye alınması gerektiğini düşünmüyoruz. Bu biraz tarihi bilmemek, anlamamak manasına gelir." yanıtını veren Bakan Fidan, "Bölgede 67 sınırlarına dayalı iki devletli bir çözümün hayata geçmesi hem bölge ülkelerini rahatlatacak, hem Filistinlilerin onurlu bir devlet kurma hakkını iade edecek, hem de küresel çatışma riskini azaltacak." ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Filistin Televizyonu'na gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Filistin tehcirinden, ABD'nin İsrail'e verdiği desteğe kadar birçok konuda önemli mesajlar veren Bakan Fidan'ın açıklamalarının tamamı şu şekilde:
SORU:
Sayın izleyiciler, bu özel programımıza hoş geldiniz. Konuğumuz Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan. Sayın Bakanım, öncelikle size hoş geldiniz diyoruz, Filistin Televizyonu ekranlarına hoş geldiniz. Vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. İlk olarak şununla başlamak istiyorum. Amerika Başkanı Trump'ın açıklamaları olmuştu. Bizler ve uluslararası toplum diyor ki Türkiye iki devletli çözümü savunan en bariz ülkelerden biri. Fakat Trump'ın son açıklamaları oldukça tehlikeliydi. Filistinlilerin tehcir edilmesiydi söz konusu. Gazze'den Filistinlilerin tehcir edilmesi, yan ülkelere ya da yan bölgelere tehcir edilmesi. Öncelikle bu açıklamaları nasıl buluyorsunuz, nasıl değerlendiriyorsunuz? İkinci soru olarak da uluslararası toplum sizce bu yönelimlere karşı boyun eğecek mi ve yeni bir tehcirin olmasına müsaade edecek mi? Özellikle birincisi 1948'de yaşanmıştı, ikincisi yaşanacak mı?
FİLİSTİN TEHCİRİ KABUL EDİLEMEZ
Öncelikle programınıza davet ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Filistin halkına buradan en kalbi muhabbetlerimi, sevgilerimi, saygılarımı da iletmek istiyorum. Filistin tehciri kabul edilemez. Bu türden teklifleri biz ciddiye alınması gerektiğini düşünmüyoruz. Bu biraz tarihi bilmemek, anlamamak manasına gelir. 1948'de Filistinliler bir defa tehcir edildiler. Daha sonra bu sorunun ortadan kalkması için uluslararası toplum, 1967 sınırları temeline dayalı, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe haiz bir Filistin Devleti'nin kurulmasıyla İsrail'le yan yana yaşayabilecek iki devletli bir çözümü, aslında formülünü uluslararası toplum ortaya koymuştu. Biz İslam dünyası olarak, Türkiye olarak, Arap dünyası olarak ve uluslararası toplumun kahir ekseriyeti, en son Birleşmiş Milletler'de yapılan oylamaya baktığınız zaman da görürsünüz bunu, bu görüşün arkasında. Dünyada bu görüşün desteklenmesinden daha fazla desteklenen başka bir siyasi proje yok. Fakat ne acıdır ki bu kadar büyük bir genel kabule sahip iki devletli çözüm projesi pratikte hayata geçirilemiyor. Bunun çeşitli sebepleri var biliyorsunuz. Onu belki ilerleyen sorularda konuşuruz ama biz tekrar edecek bir tehciri kabul etmiyoruz. Bunun olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Uluslararası toplum olarak, bölge ülkeleri olarak, Arap dünyası, İslam dünyası, Avrupa Birliği, Afrika, Güney Amerika, Asya Pasifik; herkes bu konuya kendi muhalefetini yapmaya diplomatik yollardan devam edecek.
Sayın Bakanım, biliyoruz ki bizler şu an bir ateşkes süreci içerisindeyiz Gazze'de. Ateşkes anlaşmasına dair beklentileriniz nedir geleceğe dönük olarak ve sizce bu ateşkes devam edecek mi? Özellikle şöyle açıklamalarınız olmuştu, geçen hafta da şu açıklamadan bahsetmiştiniz: Cani Netanyahu'nun, işgal Başbakanının, rehinelerin serbest bırakılması sonra savaşı tekrar devam ettirebilme ihtimalinden bahsetmiştiniz. Sizce bu mümkün bir senaryo mu?
Şimdi bu senaryo maalesef geçerliliğini koruyan bir senaryo. İnşallah olmaz. Bizim bütün dileğimiz 7 Ekim'den bu yana devam eden soykırımın durması ve ulaşılan ateşkesin devam etmesi, Gazzelilerin tekrar yurtlarına dönmesi, normal hayatlarına başlayabilmeleri. Bu konuda uluslararası toplum olarak elimizden geleni yapıyoruz. Fakat Netanyahu'nun zihni tabii ortada. Zaman zaman kendisi de bunu göstermekten çekinmiyor. Rehineleri kurtardıktan sonra onu tutacak başka hiçbir şey yok. Tutacak sadece uluslararası toplumun gerçekçi bir tavır koyması, yani İsrail'i tamamıyla izolasyon altına alan bir tavır koyması. Biliyorsunuz anlaşmaya garantör olan üç tane devlet var: Mısır, Katar ve Amerika Birleşik Devletleri. Amerika'nın burada İsrail üzerinde bu anlaşmanın hükümlerine tâbi tutacak bir zorlama yapması gerekiyor. Bunun olmadığı bir yerde tekrar Amerika desteğiyle Netanyahu bir savaş başlatırsa Amerika'nın zaten diplere vurmuş olan kredisi daha da fazla dibe vuracak ve uluslararası sistemdeki bu çarpıklık bir krizin devam etmesini sağlayacak.


