SON DAKİKA | Başkan Erdoğan'dan sağlıkta istihdam müjdesi: 37 bin yeni personel alınacak
Son dakika haberleri... Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde Sağlık Çalışanları ile İftar Programı'nda açıklamalarda bulundu. Sağlıkta istihdam müjdesi veren Başkan Erdoğan, 37 bin hekim dışı yeni personel alımı yapılacağını bildirdi.
Son dakika haberleri... Başkan Erdoğan, sağlık çalışanları ile iftar programında bir araya geldi. Başkan Erdoğan'ın programın ardından açıklamalarda bulundu.
Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Ülkemizin 81 vilayetinde milletimize fedakârca hizmet eden, sayıları 1,5 milyonu bulan sağlık ordumuzun her bir mensubuna ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Bugün aynı zamanda 14 Mart Tıp Bayramı'nı idrak ediyoruz. Hekimlerimizle birlikte tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı'nı gönülden kutluyorum. Tıp Bayramı'nın ülkemiz, milletimiz ve sağlık çalışanlarımız için hayırlara vesile olmasını Yüce Allah'tan niyaz ediyorum. Böylesine anlamlı bir iftar sofrasında bizleri bir araya getirerek gönüllerimizi buluşturan Sağlık Bakanlığımıza, Sayın Bakan'a ve ekibine teşekkür ediyorum. Kıymetli arkadaşlar, malumunuz 14 Mart, tıp tarihimizde iki önemli olayın yıl dönümüdür. Bunlardan ilki tıp eğitimiyle ilgilidir. Bundan tam 198 yıl önce, 14 Mart 1827'de ordumuza hekim yetiştirmek üzere Tıphâne-i Âmire ve Cerrahhâne-i Âmire kurulmuştur. Böylece ülkemizde modern tıp eğitimi resmen başlamıştır. 14 Mart'ın tekabül ettiği bir diğer hadise ise, tıbbiyelilerin beyaz önlüklerini bayrak yaparak başlattıkları muhteşem kıyamdır. İstanbul'un ve okullarının işgal edilmesine itiraz eden tıbbiyeliler, 14 Mart 1919'da okulun iki kulesi arasına astıkları büyük bir Türk bayrağı ile tüm öğrencileri toplantıya çağırmışlardır.
"SAĞLIK ORDUMUZUN GAYRETİNE ŞAHİT OLDUK"
Direnişin önderlerinden Doktor Memduh Necdet'in şu duygu ve cesaret yüklü sözleri, bugün bile hepimiz için ilham vericidir. Memduh Necdet, tıbbiyenin salonunu dolduran gençlere şöyle seslenmiştir: "İtiraf ediyoruz ki vatan, bilhassa onun kalbi ve beyni olan İstanbul, bu dakikada korkunç bir buhran geçiriyor. Ama korkmuyoruz. Buradayız, burada kalacağız. İstanbul bizimdir, çünkü halife ve hakan yatağıdır. İstanbul bizimdir, çünkü şehitler ve tarih buradadır. İstanbul bizimdir, çünkü istiklal buradadır." Bu muazzam ve muhteşem sözler sadece tıbbiyenin salonunda değil, adeta tüm İstanbul'da yankılanmış; işgalciler neye uğradığını şaşırmış, toplantıyı şiddet kullanarak dağıtmaya çalışmışlardır. Tıbbiyeliler, İstiklal Harbimizde hem cephe hattında hem de cephe gerisinde hayatlarını riske atarak kahramanca mücadele etmiş, şehit düşmüş, gazilikle müşerref olmuşlardır. Hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız, genç Cumhuriyetimizin büyümesi ve güçlenmesinde de hep en önde yer almışlardır. Son olarak, COVID-19 salgınına karşı yürüttüğümüz savaşın ilk safında yine sağlık çalışanlarımız bulunuyordu. Hocasından doktoruna, hemşiresinden teknik personeline kadar sağlık ordumuzun tüm neferlerinin gayreti ve özverisi, hem salgın sürecinde hem de 6 Şubat depremlerinde milletçe hepimizin şahit olduğu bir destan olmuştur. Günlerce, hatta haftalarca evlerinden, evlatlarından uzak kalan; bir cana şifa olmak için gerektiğinde kendi canını tehlikeye atan hekim olmanın, sağlık çalışanı olmanın omuzlarına yüklediği ağır mesuliyetle ülkesine ve milletine sevda ile hizmet eden siz kardeşlerimizin çabalarını, emeklerini asla ve asla unutamayız. Rabb'im sizlerden ve tüm sağlık camiamızdan razı olsun diyorum.
"SEL GİDER BALÇIĞI KALIR"
Aslında tüm sağlık personelimize, ülkem ve milletim adına bugün bir kez daha teşekkür ediyorum. Zor günlerimizde gösterdiğiniz fedakârlıkların, milletimiz tarafından her zaman şükranla yâd edileceğini bilmenizi isterim. Bu vesileyle, vazife başında vefat edenler başta olmak üzere, dar-ı bekaya uğurladığımız tüm arkadaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Burada şu gerçeği de tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum: Salgınla mücadeleyi, Amerika ve Avrupa da dahil olmak üzere, imkân bakımından bizden ileri düzeyde olan ülkelerden daha iyi yönetmemizde, şu an çatısı altında bulunduğumuz Başakşehir ve Sakura Şehir Hastanesi gibi sağlık tesislerimiz oldukça kritik roller oynamıştır. Ülkemizdeki muhalefetin "israf" diyerek engellemek için her yolu denediği, hatta akla ziyan mazeretler üreterek bağlantı yollarını dahi yapmadığı bu hastaneler, binlerce insanımızın hayatının kurtulmasına vesile olmuştur. Tabii, "Sel gider ama balçığı kalırmış." Her ne kadar salgını atlatmış olsak da olumsuz etkilerini hâlâ gözlemliyoruz. Salgının ardından toplumda ertelenmiş sağlık hizmeti taleplerinde çok ciddi artışlar yaşandı. Tüm dünya gibi biz de bu yeni durumla sınanıyoruz.