Şanlı tarihimizin kutlu destanı Kut’ül Amare

Türk tarihinin en büyük zaferlerinden olan Kut’ül Amare Savaşı’nın komutanı Halil Paşa, İngiliz birliklerini teslim almasının ardından, “Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır” demişti

Şanlı tarihimizin kutlu destanı Kut’ül Amare

Türk tarihinin gördüğü en büyük zaferleden olan Kut'ül Amare Kuşatması, 29 Nisan 1916'da Irak cephesinde Mehmetçiğin, İngilizlere karşı kesin galibiyetiyle sonuçlandı. Kut'ül Amare Savaşı, Birinci Dünya Savaşı'nın temel muharebelerinden biri olarak kabul ediliyor. Kutul Amare kahramanı Halil Paşa'nın, İngiliz birliklerini 29 Nisan 1916'da teslim almasının ardından, "Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Osmanlı sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale'de, ikinci zaferi burada görüyoruz" sözleriyle duyurduğu Kut'ül Amare Zaferi'nin 109. yıldönümü kutlanıyor. SABAH'a konuşan tarihçi Prof. Dr. Necmettin Alkan, "İngiliz ordusunun Türk ordusuna teslim olmasıyla birlikte büyük bir zafer kazanıldı. Alman kaynaklarındaki askeri raporlara baktığımızda Kut zaferinde Türk askerlerinin cesareti ve kahramanlığını vurguluyorlar. Halil Paşa için 'İngiliz ordusunu genç yaşta mağlup eden son derece mütevazı ve ağırbaşlı bir askerdir' deniliyor" dedi.

Tümgeneral Charles Vere Ferrers Townshend komutasındaki İngiliz birliklerinin teslim alınmasıyla kazanılan bu zafer, Çanakkale'nin ardından Birinci Dünya Savaşı'nın "en büyük zaferi" olma niteliği taşıyor. İngiliz tarihçi James Morris'in, "Britanya askeri tarihinin en aşağılık teslimi" diye tanımladığı Kut'ül Amare Savaşı, Irak'ın doğu kesiminde Dicle Nehri kıyısındaki Kut şehri yakınlarında konuşlanmış İngiliz ve müttefiklerinin kuşatılmasıyla başladı ve kasabanın Osmanlı ordusu tarafından ele geçirilip, İngiliz birliklerinin tamamının esir alınmasıyla tamamlandı.

EMSALSİZ BİR ZAFER

Askeri belgelere göre, Halil Paşa, Osmanlı Genelkurmayı'na bir telgraf göndererek, siperlerin önünde görüştüğü İngiliz komutan Townshend'in "1 milyon İngiliz Lirası karşılığında, 13 bin 300 kişiden oluşan ordusuyla Hindistan'a gitmesine izin verilmesini" teklif ettiğini bildirip devletin bu konudaki emrini sordu. Osmanlı Genelkurmayı'ndan Halil Paşa'ya gelen cevapta, "Siyaseten İngilizlerin hoşuna gidecek işler yapma mecburiyetinde olmadığımız gibi, paraya da ihtiyacımız yoktur. Orduyu kamilen teslim etmek üzere yalnız Tümgeneral Townshend'e şahsen müsaade edilebilir. Bundan başka hiçbir şart kabul olunamaz" ifadelerine yer verildi.