Cumhuriyetle birlikte milli mücadelemiz taçlandı
Cumhuriyet, milletin kaderini yeniden eline alışının hikâyesiydi. Zorlukla bir araya gelen inanmış birkaç adamın yaktığı o kıvılcım; 29 Ekim 1923’te tüm milletin ışığına dönüştü
Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan bir millet, bütün olumsuzluklara rağmen, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde bir araya geldi. Nice zorlukları aşarak emperyalizmin suratına tokat indirdi. Ve büyük bir mücadeleden sonra cumhuriyeti kurdu. İşte cumhuriyete giden yolun kilometre taşları: 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi, bir imparatorluğun fiilen sona erişinin belgesi oldu. O karanlık dönemde, 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışı, Türk milletinin yeniden doğuş anıydı. 22 Haziran 1919 tarihli Amasya Genelgesi, kurtuluşun pusulasını çizdi: "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır."

Ardından Erzurum Kongresi toplandı. Sivas Kongresi ise bir dönüm noktasıydı: Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri birleştirildi; "manda ve himaye" kesin olarak reddedildi. Mustafa Kemal Paşa, 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açarak millet egemenliğini resmen ilan etti. Bir millet varını yoğunu ortaya koyarak cepheye koştu. 22 gün 22 gece süren Sakarya Savaşı'nın zaferle nihayetlenmesi milleti umutlandırdı. Bir yıl sonra, 26 Ağustos 1922'de Büyük Taarruz başladı. 9 Eylül'de Türk ordusu İzmir'e girdi.
'EFENDİLER YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ'
Lozan Antlaşması'nın 24 Temmuz 1923'te imzalanmasıyla diplomatik zafer de kazanılmıştı. Ancak devletin yönetim biçimi hâlâ netleşmemişti. Mustafa Kemal Paşa bu krizi cumhuriyetin ilanı ile kökten çözmeye karar verdi. 28 Ekim 1923 akşamı Çankaya'da bir grup arkadaşıyla yaptığı yemekte "Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz" dedi. Ertesi gün, 29 Ekim 1923'te Meclis kürsüsünden şu ses yankılandı: "Türk milletinin karakterine ve âdetlerine en uygun yönetim biçimi, cumhuriyettir."