ASKİ faturayı vatandaşa kesti
Ankara’da fahiş su faturalarının, ASKİ’nin maliyet hesabına dahil etmemesi gereken giderleri eklemesinden kaynaklandığı Sayıştay raporuyla ortaya çıktı. Atık su arıtma giderleri ile yağmur suyu uzaklaştırma harcamalarının vatandaşa yansıtılması tepki çekti
Ankara'da aylardır tartışma konusu olan yüksek su faturalarının nedeni, Sayıştay'ın ASKİ'ye yönelik 2024 denetim raporuyla gün yüzüne çıktı. Rapora göre CHP'li Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı ASKİ, su tarifelerini belirlerken maliyet hesabını yanlış yaptı ve içme suyunun maliyetine eklenmemesi gereken birçok kalemi faturalara yansıttı. "Su Tarifesinin Belirlenmesinde Maliyet Hesabının Doğru Yapılmaması" başlıklı bulguda, suyun kaynaktan aboneye ulaşmasına kadar oluşan maliyetin esas alınması gerekirken, atık su arıtma giderleri, yağmur suyu uzaklaştırma harcamaları ve endüstriyel-tarımsal atık su arıtımına ilişkin masrafların da maliyet hesaplarına dahil edildiği belirtildi.

Oysa 2560 sayılı Kanun, yağmur suyu giderlerinin belediye bütçesinden karşılanması gerektiğini, su tarifelerine eklenemeyeceğini açıkça düzenliyor. Buna rağmen ASKİ'nin tüm bu kalemleri maliyet hesabına ekleyerek suyun birim fiyatını yapay biçimde yükselttiği kaydedildi.

SORUN BÜYÜYOR
Raporda ayrıca ASKİ'nin su fiyatını belirlerken bir önceki yılın tüm faaliyet giderlerini topladığı, toplam tüketim miktarına böldüğü ve üzerine yüzde 10 kâr ekleyerek tarifeyi oluşturduğu ifade edildi. Bu yöntem, yalnızca içme suyuna ilişkin maliyetlerin dikkate alınması gerekirken farklı giderlerin de hesaba katılmasına yol açtı. Raporun ortaya koyduğu bulgular, başkentte su yönetimi tartışmalarını yeniden alevlendirdi. 29 Eylül'de başlayan geniş çaplı su kesintileri, Kesikköprü hattındaki çelik borunun patlaması nedeniyle günlerce sürdü. ASKİ'nin su tankerleri önünde uzun kuyruklar oluşurken, vatandaşlar saatlerce su beklemek zorunda kaldı. Arızanın tekrarlanması ise birçok ilçede kesintilerin planlanan sürelerin ötesine uzamasına neden oldu. Bu durum, ASKİ'de yalnızca maliyet yönetiminde değil, altyapı ve kriz yönetiminde de ciddi sorunlar bulunduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.