Konum tabanlı uygulamalardaki tehlike
Günümüzde birçok uygulama, çalışabilmek veya kullanıcı deneyimini artırmak gerekçesiyle konum erişimi talep ediyor. Ancak kullanıcı farkında olmasa da bu bilgiler bazen uygulamanın kendisi dışında üçüncü kişilerle de paylaşılıyor. Reklam şirketleri, veri analizi firmaları veya iş ortakları bu verilere erişebiliyor. Böylece kişinin günlük hareketleri, bulunduğu yerler ve uğradığı mekanlar başka kişilerin eline geçerek hem mahremiyetini ihlal ediyor hem de potansiyel olarak güvenlik riskleri oluşturuyor. Konuyla ilgili SABAH’a konuşan Adli Bilişim Uzmanı Ali Murat Kırık, “Özellikle sabıkalı suçlular ya da tacizciler için canlı konum, kurbanlarını adım adım takip etmeyi mümkün hale getiriyor. Bu kişiler, hedef aldıkları kişinin nerede olduğunu öğrenip saldırı için en uygun zamanı belirleyebiliyor. Böylece sıradan bir dijital özellik, suç işlemek isteyenler için adeta bir rehbere dönüşüyor.” İfadelerini kullandı.
Artık birçok mesajlaşma ve sosyal medya uygulamasında yer alan canlı konum özelliğinin tehlikelerine dikkat çeken Kırık, "Kullanıcıların anlık olarak nerede olduklarını paylaşmalarını sağlayan bu özellik, ilk bakışta hayatı kolaylaştırıyor gibi görünse de aslında ciddi bir mahremiyet ihlali anlamına geliyor. Çünkü kişi farkında olmadan nerede olduğunu, hangi yolları kullandığını ve günlük rutinini açıkça ifşa ediyor. Bu bilgiler yanlış kişilerin eline geçtiğinde ise sonuçları çok ağır olabiliyor. Özellikle sabıkalı suçlular, sapıklar ya da pedofiller için canlı konum, kurbanlarını adım adım takip etmeyi mümkün hale getiriyor. Bu kişiler, hedef aldıkları kişinin nerede olduğunu öğrenip saldırı için en uygun zamanı belirleyebiliyor. Böylece sıradan bir dijital özellik, suç işlemek isteyenler için adeta bir rehbere dönüşüyor. Mahremiyetin ortadan kalkması, bireylerin farkında olmadan sürekli bir risk altında yaşamasına neden oluyor." dedi.
"BU ÖZELLİK AÇIK BIRAKILMAMALI"
Konum gibi özelliklerin hayatı kolaylaştırsa da güvenlik açısından büyük risk taşıdığını söyleyen Kırık, "Bu özellik, sürekli açık bırakılmamalı, yalnızca ihtiyaç duyulduğunda ve güvenilen kişilerle kısa süreli olarak paylaşılmalıdır. Özellikle çocuk ve gençlerin bu konuda bilinçlendirilmesi, ailelerin kontrol mekanizmaları kurması, uygulama şirketlerinin daha sıkı kısıtlamalar ve uyarı sistemleri getirmesi ve bu uygulamaların Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından denetlenmesi olası tehlikelerin önüne geçmek açısından kritik önem taşımaktadır." şeklinde konuştu.