Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

12 Aralık 2016, Pazartesi

Şehitlerimizin yanındayız

Türkiye ne zaman kendi göbeğini kesmeye kalksa, geleceğe dönük radikal bir adım atsa küresel güçler terör örgütleri eliyle, bombalı eylemlerle bize diz çöktürmeye çalışıyorlar...

Partili Cumhurbaşkanlığı'nı içeren Anayasa değişikliği teklifi evvelki gün Meclis Genel Kurulu'na sunulunca gene kıyamet koptu.

Ülkemizin birliğini, dirliğini, düzenini, bütünlüğünü ve yurttaşlarımızın yaşamlarını hedef alan terörün kanlı yüzüne bir kez daha tanık olduk.

Beşiktaş'ta düzenlenen iki ayrı bombalı saldırıda, 9'u sivil 30'u polis olmak üzere 39 kişi şehit oldu. 166 kişi de yaralandı. Gene yürek paralayıcı görüntülerle karşı karşıya kaldık.

Bu terör saldırısının faili görünüşte PKK (TAK) olsa da arkasında paraya yön veren küresel baronların olduğu çok açık. Zira zamanlaması çok manidar.Türkiye'de yönetim sisteminin değiştirilmesine dair adımın atıldığı gün halkımıza bombalı mesaj veriliyor. Dolayısıyla saldırıyı planlayan ister PKK olsun ister DAİŞ olsun isterse de FETÖ olsun bir şey değişmez. Sonuçta bu terör örgütleri küresel zalimlerin barkotlu ve tasmalı birer taşeronu.

Açıkçası terör problemini kalıcı olarak çözmek istiyorsak bunu terör örgütlerini istihdam eden güçlerle yüzleşerek yapmamız gerekiyor...

Patlamayla ilgili;

Sağolsun ABD Büyükelçiliği, "Kalplerimiz ve dualarımız bu gece İstanbul halkıyla birlikte. Bu geceki korkak saldırıyı kınıyor, teröre karşı yanında yer aldığımız Türk halkının cesaretine saygı duyuyoruz" demiş.

Varolsun Avrupa Konseyi, "Tüm Avrupalı hükümetlerle birlikte, İstanbul'da gerçekleşen ve masum sivillerin hayatını kaybettiği terör saldırısını kınıyoruz" demiş.

Eksik olmasın NATO da "Kalbimiz, bombalı saldırılarda sevdiklerini kaybedenler, yaralılar ve Türkiye halkıyla. Müttefikimiz Türkiye ile dayanışmada birleşiyoruz. Terörizmin her türlüsüne karşı savaşmakta kararlıyız" demiş.

Bildik genelgeçer laflarla dolu, zahiri hoş ama içi boş laflarla yapmışlar gene salatalarını. Bizde nasıl olsa hıyar çok! Malzeme sıkıntısı çekmiyorlar hani.

Onlarca yıldır terörle mücadele eden Türkiye'nin yanında yer almak yerine, terör örgütlerine sahip çıkmayı yeğleyen ABD ve AB'nin bu saldırıdan sonra pratikte farklı bir tutum sergilemelerini beklemiyoruz.

Zira küresel güçler terör eylemlerinde yitirilen canları, yanan malları yok olan gelecekleri hesaba katmazlar. İnsan hayatı onlar için ayrıntıdır. Onlar için önemli olan terör eylemleri ile ülkemizde dehşet ve yılgınlık duygusunu hâkim kılmaktır. Yani Türkiye'ye boyun eğdirmektir. Hatta bunun için feda edemeyecekleri şey de yoktur.

Ama artık karşılarında 1971 ve 1980 öncesinde olduğu gibi bu zokaları yutacak ve gaza gelip her şeyi yakıp yıkacak cahil kitleler yoktur. Türkiye halkının bu bilinci ve duyarlılığı zalimlerin son dönemde sahneye koydukları onlarca oyunu bozmuştur. İnşallah gene bozacaktır. Artık terörle mücadele aşamasından terörü tasfiye aşamasına geçtik çok şükür. Evelallah köklerini kazıyacağız...
Millileştirme süreci

Ülkemizde Atatürk ve İnönü döneminde yabancı şirketlerin "millileştirilmesi" el koyma yoluyla değil, satın alma yoluyla gerçekleşmiştir.

Havagazından suya, tersaneden tramvaya, demiryollarından elektriğe kadar her şirket, parası ödenerek devlet tarafından yavaş yavaş satın alınmıştır. Yani bunlara "müsadere" uygulanmamıştır.

Ama gel gör ki millileştiğini sandığımız birçok resmi devlet kurumu dolarla işlem yapıyormuş. Birikimlerini dolara yatırıyormuş. Tam anlamıyla millileşememişler yani.

Bu yakıcı gerçeği de son haftalarda dövizde yaşanan dalgalanmalar neticesinde öğrendik.

Anlaşılan Erdoğan dışında kimse de bugüne kadar bu konuyu didikleyip üzerine gitmemiş.

Erdoğan'ın "Dolarınızı bozdurun" çağrısı ile bunu anlamış olduk.

Bu çağrı ile artık ülkemizde Türk Lirası yerine yabancı bir para biriminin kullanılması anlamına gelen "dolarizasyon" ya da "para ikamesi" uygulaması sona eriyor. Tabii bu süreç bugünden yarına olacak basit bir mevzu değil. Burada önemli olan sürecin başlatılmış olması.

Zaten birçok ilki Erdoğan ile yaşamadık mı? (Savaş sanayimizi kurma ve bölgesel güç olma gibi)

Birçok şeyin üstesinden Erdoğan sayesinde gelmedik mi? (Gerçek anlamda PKK ve FETÖ ile mücadele gibi)

Borsa İstanbul, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Diyanet İşleri Başkanlığı ve PTT gibi kurum ve kuruluşlar (ve daha nicesi) doları bırakıp TL'ye geçti...

Zaten resmi kurumlarda dövizin kullanılmasını anlamak mümkün değildi. Bu vesileyle büyük bir hatadan da dönülmüş oldu.

Uzmanların da belirttiği üzere Kamu kurumlarının açtığı ihalelerde TL'yi esas almaları geç kalınmış olsa da yerinde bir girişim.

Gene Erdoğan'ın "Rusya, Çin ve İran ile konuştum kendi paralarımızla alışveriş yapacağız" demesi çok hayatî bir önem taşıyor.

Eğer bunu başarabilirsek dünya çapında dolara karşı büyük bir devrimin fitilini ateşlemiş olacağız...

TÜSİAD

TÜSİAD mensubu bir patron, memnun bir halde karşısındaki gence döndü:

- Elinizde herhangi bir lisans diploması dahi olmadığı halde sebat ve azim içinde çalışmanız şu kısa zamanda bana ümit verdi. Buraya işçi olarak girdiniz, az bir zaman içinde yönetici asistanı oldunuz. Başarınız devam ettiği için şimdi sizi holdingimizin genel müdürü yapıyorum.

-Teşekkür ederim babacığım...

TÜSİAD denilen patronlar kulübü eski Türkiye'yi özlüyor. Türkiye adına karar aldıkları, ülke ekonomisine ve siyasetine şekil vermeye yeltendikleri dönemi özlüyorlar. Türkiye'yi istediği gibi at oynatacağı, hükümetler kurup hükümetler devireceği bürokratik ve askerî vesayetin egemen olduğu o bildik Türkiye'ye döndürmek istiyorlar. Ama nafile...

Ne yazık ki Erdoğan'ın döviz kurundaki dalgalanmaları önlemek için "Dolarlarınızı bozdurun" çağrısına hiçbir TÜSİAD üyesi şirket ya da patron olumlu bir yanıt vermedi. Böylece TÜSİAD'ın yerli ve milli olmadığını çok net görmüş olduk. TÜSİAD tüm darbe girişimlerinde olduğu gibi gene su koyuverdi.

Türkiye için gerekirse zarar ederim demek yerine mevcut durumunu korumayı yeğledi.

Zira onlara göre Erdoğan demek "her geçen gün biraz daha fazla güçlenen Anadolu sermayesi" demek. Açıkça dillendiremeseler de bütün ıkınmalarıyla Erdoğan'ın bir an önce dizginlenmesini istiyorlar...

Onlar da Amerikalı dostları Neoconlar gibi tüm güçleriyle Erdoğan'ı PKK, DAİŞ ve FETÖ gibi terör örgütleri marifetiyle yıkmaya, devirmeye çalışıyorlar...

SON DAKİKA