Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

04 Nisan 2017, Salı

CHP'nin desteğiyle Ayasofya 16 Nisan öncesi ibadet mahalli yapılsın!

Ayasofya'nın "ibadet mahalli" yapılması ifadesi bana ait değil.

Bediüzzaman demiş ki: "Alem-i İslam'ı... memnun etmek için, Ayasofya'yı müzahrefattan temizleyip ibadet mahalli yapmak...(gerek)..."

Hepiniz "müzahrefat" kelimesine takıldınız değil mi? Oysa ki, doğru düzgün Osmanlıca bilseydik bu kelimeyi çatır çatır anlayacaktık. Böylece CHP'liler de kutsal kitapları olan Nutuk'u orijinalinden okuma imkanı bulacaklardı.

Bu lafım da Erdoğan'ın Osmanlıcayı seçmeli ders olarak müfredata koymasına karşı çıkan muterizlere kapak olsun! ("Muteriz" ne demek abi?)

Cümle içerisinde geçen "müzahrefat" kelimesi sahtelikler ve süprüntüler anlamına geliyor.

Anlamların hangisini benimserseniz benimseyin Ayasofya'nın bunlardan temizlenmesi ve yeniden eski kutsal haline yani camiye dönüştürülmesi gerekiyor.

Yoksa Fatih Sultan Mehmet'in Ayasofya Camii'nin statüsünü tebdil edenlere ettiği beddua CHP'yi çarpabilir. Belki de çarpmıştır!

Belki de CHP o yüzden böyledir. Adında halk geçtiği halde halktan, demokrasiden ve seçimden korkmaktadır. Sırtını illa birilerine darbecilere, bürokrasiye, vesayet odaklarına, küresel güçlere yaslamaya çalışmaktadır.

Belki de CHP bu yüzden seçimleri kazanamıyordur. Bence Kılıçdaroğlu maçası sıkıyorsa tabii, Ayasofya'nın ibadete açılması yönünde beyanat versin. Zira CHP girdiği tüm serbest seçimleri kaybetmiştir ve kaybetmeye devam etmektedir. Bu akan kanı artık CHP'lilerin durdurması gerekmektedir. (Kaybet kaybet dur, iyi de nereye kadar?)

Hatta Kılıçdaroğlu halkımızı 7 ya da 14 Nisan günü Ayasofya'da kılınacak bir Cuma namazına davet etsin! Ama sakın imam falan olmaya kalkmasın. Çünkü Cuma namazında imamın kıraati seslidir! Madara olmasın sonra...

Fatih'in İstanbul'un fethiyle ilgili müjdeli "Hadis-i Şerif"e mazhar olduğunu hatırlatarak buraya bir mim koyuyorum... (Yazının bundan sonrasını CHP'liler okumasın...)

Avrupa'da kiliseler camilere çevriliyor

Bir dönem Hollanda'da yaşadım. Orada bir takım tanıdıklardan Hollanda'da ve Almanya'da onlarca kilisenin satın alınarak camiye dönüştürüldüğünü duymuştum...

Hollanda'da (Avrupa'da) kiliseler cemaatsiz kalınca, kilise yönetimi mecburen kiliseleri kapatarak mekanı satışa çıkarıyor.

Satışa sunulan kilisenin talibi daha çok eğlence mekanı yapmak isteyenlerle cami yapmak isteyen Müslümanlar oluyor.

İşte iki arada bir derede kalan yetkililer de işin sonunda cami yapmak isteyen Müslümanları tercih ediyorlar. Avrupa'da bu tarzda kiliseden camiye dönüştürülmüş onlarca belki de yüzlerce mekan var.

Şimdi Avrupa'da kiliselerin bir kısmının camiye dönüştürüldüğü bir ortamda öncesinde yaklaşık 500 yıl cami olarak kullanılan bir mekanı biz camiye dönüştürmüşüz çok mu?

Peki Ayasofya yeniden kiliseye çevrilemez mi?

Açıkçası bu saatten sonra Ayasofya'nın yeniden kiliseye çevrilmesi olanak dışıdır. Böyle bir şey ancak Hıristiyanların (Haçlıların) ülkemizi işgaliyle gündeme gelebilir ki, bu da ne yakın gelecekte ne de uzak gelecekte mümkün değildir. Ya da halkın talebiyle böyle bir şey olabilir. Ona da İstanbul'un sosyolojik yapısı izin vermez. Haliyle bu şık otomatikman devre dışı kalıyor.

Bunu niye mi söylüyorum? Necip matbuat bu şıkka dayanarak itiraz etmesin diye... (Bir zamanlar Elif Şafak denen İngiliz kalemşoru böyle bir talebi dillendirmişti...)

Böylece elimizde Ayasofya'nın yeniden camiye çevrilmesi dışında başka bir seçenek kalmıyor.

Eğri oturup doğru konuşalım, ama bugün ama yarın bu bir şekilde olacak. Mademki eninde sonunda gerçekleşecek bir şey neden 16 Nisan'dan önce olmasın?

Böylece aylardır ensemizde enayice umutlarla biz kazanacağız diye boza pişiren "Hayırcıların" hevesleri de daha şimdiden kursaklarında kalmış olur.

Üstelik böyle bir gelişme hem halkımızı hem de İslam alemini sevindirecektir. Zira halkımızın kahir ekseriyeti bu kutsal mekanın ilelebet müze olarak kullanılmasını istemiyor...

Hemen açılırsa ne olur?

Böylesine bir adım Müslümanların hamasi duygularını ateşleyecektir. Özgüvenlerini maksimum orana çıkaracaktır. Bu da ülkemizin üzerinde oynanan sinsi oyunları bozacaktır.

Ayrıca "evet- hayır" kampanyalarıyla zaten ayrışmış ve kutuplaşmış olan halkımızı kaynaştırmaya ve birbiri içinde eritmeye yarayacaktır. Kısaca 15 Temmuz ruhunu yeniden canlandıracağı için ülkemize ilaç gibi gelecektir.

Ayasofya'nın yeniden cami yapılması "evet-hayır" dengesini temelinden sarsar!

Unutmayalım ki, küresel güçler sahip oldukları medya organları vasıtasıyla "evet" çıkmaması için ellerinden gelen her türlü namussuzluğu yapıyorlar.

Eğer referandumdan "hayır" çıkarsa bu ülkemizin her alanda yükselen ivmesini tersine çevirecek belki de ülkemizi geçici de olsa fetret dönemine sokacaktır.

Trump, Merkel herkes nefesini tutmuş 16 Nisan sonrası Türkiye'yi bekliyor. Adamlar bizimle olan ilişkilerini referandumdan çıkacak sonuca göre dizayn edecekler yani.

İmdi, tüm ıkıntı ve sıkıntıları bir tarafa bırakıp referandum öncesi ferahlamak ve rahatlamak için gelin bu kutlu adımı atalım.

Zira kimse gönül rahatlığıyla "evet" oylarının açık farkla kazanacağını henüz seslendiremiyor. Hâlâ daha risk faktörü kabak gibi önümüzde arzı endam ediyor.

Ayasofya'nın yeniden cami olarak açılmasıyla içte ve dışta oluşacak ürpertici, baskıcı ve sarsıcı atmosfer; milli duyguları tetikleyerek seçmenin en az yüzde 75'inin evet oyu kullanmasına neden olacaktır. Daha ne olsun?

Herkes biliyor ki, günümüzde AB ile ilişkilerimiz geçmişte hiç olmadığı kadar pamuk ipliğine bağlanmış durumda, ha koptu ha kopacak. Bırakın inceldiği yerden kopsun bari.

ABD derseniz, aralarında şiddetli geçimsizlik bulunan ve boşanmak üzere olan bir çift gibiyiz maşallah... Çünkü ABD'nin FETÖ, PKK, PYD ve YPG gibi terör örgütlerinin velayetini ve nafakasını üstlenmesi ciddi maraza çıkarıyor.

Ayasofya'nın yeniden cami olarak açılmasıyla AB ve ABD ile zaten bozuk olan ilişkilerimiz daha ne kadar bozulabilir ki?

Adamlar sırf bu yüzden bize savaş açacak değiller ya! Belki bu konuda şu sıralar kankamız olan Rusya bizi biraz üzebilir ama onu da havada karada ikna ederiz. O yüzden beyhude evham rüzgarları estirmeye gerek yok.

Unutmayalım ki, Türkiye düşmanları 7 Haziran sonrası kopardıkları yapay fırtınalarla ülkemizi fetret dönemine sokmak istemişlerdi. Bize ıkıntılı ve sıkıntılı bir süreç yaşatmışlardı.

Eğer referandumdan "hayır" çıkarsa 7 Haziran'dan çok daha acılı ve sancılı bir süreç bizi bekler...

Gelin ahırın kapısını at çalınmadan kapatalım...

SON DAKİKA