Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

15 Mart 2017, Çarşamba

İsviçre kafayı mı yedi? İngiliz öpücüğü ve zırvanın tevili

Saat, çikolata ve çatal bıçak ticaretinin yanı sıra birçok ülkenin ensesi kalın kodamanının ölünce (kara) parasına el koymak için ülkesinde gizli hesaplar açmasına izin veren İsviçre şu sıralar kafayı Cumhurbaşkanımızla bozmuş durumda.

Erdoğan'la ilgili olumlu bir etkinlik duyduklarında hemen bozuk çalıyorlar.

Hele hele meselenin ucu referandumdan "evet" çıkmasıyla ilgiliyse çok pis bozuluyorlar.

Geçen gün İsviçre'nin Blick gazetesi Türkçe manşetle çıkarak, "Erdoğan'ın diktatörlüğüne hayır oyu kullanın!" demiş.

Bayram değil ama seyran, Hollanda ile papaz olduk ondan mı?

Oysaki İsviçre Federal Hükümeti, "evet" propagandası yapmak isteyenlerin İsviçre'de toplantı yapabileceklerini söylemişti. Yoksa bu kocaman bir yalan mıydı? Elaleme şirin gözükmek için yürütülen sahte bir politika mıydı?

Zira Hükümetin sözde izin kararına rağmen yerel yönetimlerden bu yönde bir izin çıkmadı. Örneğin, Ak Parti'li vekil Hurşit Yıldırım, Afoltern ve Arau'da referandumla ilgili bir etkinlik düzenlemek istemesine rağmen gerekli izinleri alamadı.

Keza Dışişleri Bakanımız yine izinle ilgili sıkıntılardan ötürü 12 Mart'ta Zürich'te katılacağı bir toplantıyı iptal etmek zorunda kaldı.

Anlaşılan İsviçreliler ülkelerinde Tayyip Erdoğan'ın lehine olabilecek bir şey istemiyorlar.

Çünkü Erdoğan Avrupa'ya kafa tutuyor, Türkiye'yi bölgesel güç yapacak temel yatırımlara imza atıyor.

Kurduğu savaş sanayisi ile rakiplerine parmak ısırtacak çapta uçak, helikopter, tank, top, silah, denizaltı ve uçak gemisi üretiyor...

Ama gelin görün ki, mesele "hayır" propagandası yapanlara gelince İsviçre'de bütün kapılar açılıyor maşallah. PKK'lılar ve FETÖ'cüler İsviçre'nin her yerinde cirit atıyorlar. Referandumdan "hayır" çıkması için hummalı bir faaliyet yürütüyorlar...

Anlayacağınız İsviçreliler istedikleri sonucu çıkarmak için demokrasi maskesi altında terör örgütlerini her türlü fonluyorlar. Böylece bize de Batı uygarlığının gerçek yüzünü göstermiş oluyorlar.

Bir de şu sıralar ne idüğü belirsiz bir takım hırtlar İsviçre'de camilerin amaçları dışında kullanıldığını dillendirip duruyorlar. Hani ellerinden gelse camilerin kapısına kilit vurup Kuran'ı da yasaklayacaklar ama totişleri yemiyor...

İngiliz öpücüğü

İngiliz The Times gazetesi, "Erdoğan yanlısı konuşmacıları susturmak Batı değerlerine ihanettir" diyerek bakanlarımızın toplantılarını yasaklayan Avrupa ülkelerini "ifade özgürlüğü" konusunda haşlamış.

Hayırdır, enişte bizi niye öptü?

Almanya ve Hollanda ile sürtüşmeye girdiğimizden olsa gerek.

Aynı gazete devamında Hollanda'nın savunduğunu iddia ettiği ifade özgürlüğü gibi değerleri terk ettiğinden falan bahsetmiş.

Ne o, İngilizler, Erdoğan'ı yenemeyeceklerini anlayınca tornistan mı yapıyorlar?

Ne yazık ki hayır! İngilizlerin korkusu Hollanda'nın hıyarlığı yüzünden Türkiye'nin AB havucunu bırakması ve NATO'dan koparak Rusya ve Çin ile halihazırda olan flörtünü nişan boyutuna taşımasından kaynaklanıyor.

Zira NATO bahanesiyle bu adamlar bizim askeri gücümüzü dolayısıyla ülkemizi kontrol altında tutuyorlar.

Keza Avrupa'daki göçmenlerin entegrasyonunu bu tür olayların baltalayacağından korkuyorlar. Hani haksız da değiller.

Haa bir de mülteci sorunu var ki o konuda bize göbekten bağlılar. Türkiye'nin sınır kapılarını açması durumunda ayvayı yiyeceklerini çok iyi biliyorlar.

İşin özü İngilizlerin sahte öpücüğü kendi çıkarları yüzünden. Bizi düşündüklerinden falan değil yani. Ama artık bu Avrupalıların hiçbir hali bizi şaşırtmıyor doğrusu. İhanetler paçalardan akıyor.

Zırvalar çok iyi tevil edilir

Aklı uçuk bir prens varmış. Babası onu değer verdiği bir bilgeye teslim etmiş. Konuşurken saçmalarsa "tevil et" diye de tembihlemiş.

Bir gün devlet erkanının olduğu bir ortamda prens söze dalmış,

- Geçen gün bir ok attım, kebap oldu, demiş.

Herkes şaşırıp, susmuş. Ortalığı şaşkınlıktan kaynaklanan bir sessizlik kaplamış.

Bilge bakmış ki durum kötü... Cümleyi yorumlamaya başlamış...

- Prens hazretleri tavşan avlamak için ormana gitmişti… Önünden geçen bir tavşanı nişanlayıp ok attı ona. Ama ok tavşana değil arkadaki bir kayaya isabet etti. Çıkan kıvılcım bir orman yangınına sebep oldu. Ormanla birlikte tavşan da yandı. Prens hazretleri bir işi yapmak için hedefi iyi belirlemek gerektiğini anlatmak istedi, söylediği cümleyle.

(Haliyle prensin ormanı yaktığını da herkes duymuş oluyor)

Bilgenin bu açıklamasını dinleyen devlet erkanı, rahatlayıp bir nefes almışlar. Müstakbel kralın akıl sağlığından bir an için olsa da kuşku duydukları için utanmışlar.

Aslında prens koca bir ormanı yakmışken sırf söylediği söz abuk çıkmasın diye "aman neyse ki aklı yerinde" diyerek sevinmişler...

Aklı uçuk prense arka çıkan bilge gibi Almanya da Hollanda'nın bize karşı yaptığı namussuzluklara sahip çıkmadı mı?

Hollanda'nın demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, diplomatik dokunulmazlıklar gibi bir çok değeri çiğneyerek, yediği bu demokrasi dışı naneleri olumlu bir şeymiş gibi yorumlayıp, ona sahip çıkan Almanya'nın (Avrupa'nın) durumu da bilgenin durumuna benzemiyor mu?

Son tahlilde Avrupa'da İslamofobi, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı almış başını gidiyor. Türkiye'yi karşısına alan Hollanda ve ona destek veren Almanya aslında yangına körükle gidiyor. Kimsenin haberi yok.

SON DAKİKA