|
|
Dinozora bak!
Olanları dün Hıncal Uluç'ta okumuşsunuzdur. Milliyet gazetesinin yaşı 70'i aşmış köşe yazarı Hasan Pulur, bizim Ayşe Özyılmazel hakkında çok ayıp laflar etti. Hıncal Abi gerekeni söylediği için ben konunun başka bir yönünü ele alacağım. Eskiden, (mesela 1950'li yıllarda) gazeteler 8 sayfa falan çıkardı. Gazetenin sahibi, yayın yönetmeni ya da devrin ünlü yazarları köşelerde kalem oynatırdı. Zamanla gazete işi çok büyüdü. Reklamlar çoğaldı. Sayfa sayısı arttı. İlaveler çıktı. O arada hayat da zenginleşti... Toplumdaki bu çeşitliliği, renkliliği okurlara aktarmak için de köşe yazarlarının sayısı arttı. Tabii bir tür iş bölümü de oluştu: Kimi isyasete, kimi ekonomiye, kimi spora, kimi magazine ağırlık verdi... Ancak Hasan Pulurgiller bu çeşitlenmeye tepki gösteriyor. Özyılmazel gibi gençlerin kalem oynatmasından rahatsız oluyorlar. Bunu da kişiliklere saldırarak gösteriyorlar. Halbuki ölçüt yazıdır. Gençlik yaşlılık, kadınlık erkeklik, çekirdekten yetişme ya da torpilli olma... Bunlar tali konulardır. Önemli olan yazılardır: Ne yazıyor? Nasıl yazıyor? Gerçeği mi yazıyor? Mantıklı mı, rasyonel mi, bilgili mi? Okur ilgiyle izliyor mu? Bunlara bakılmalı... İkinci bir ölçüt de zamandır. Özyılmazel'in ve diğer genç yazarların başarılı olup olmadıklarını zaman gösterecek. Gerçekten iyi olanlar, bundan yıllar sonra da yazmaya devam edecek. Yetersizler ise elenecek... Yaptıkları tüm terbiyesizliklere rağmen, biz dinozorlara uzun ömürler dileyelim. Yaşasınlar ki burun kıvırdıkları gençlerin başarılarını görsünler!
|