Eskiden aile reisinin kadın mı yoksa erkek tartışmaları yapılırdı. Evde kimin geçiyor, kararları kim alıyorsa o edilirdi. Şimdilerdeyse gündemdeki konu; evde anne babanın mı yoksa çocuğun mu sözünün geçtiği.
Çünkü yeni nesil anne babalar; tatil planlarından tutun da alışveriş ve seyahat programlarına kadar her şeyi çocuklarına göre ayarlıyor, çocukları ne istiyorsa yapıyorlar. Yani günümüzde çocuk egemen aile anlayışı git gide yaygınlaşıyor.
Uzmanlarsa; anne-babasından çekinmeyen, sorumluluk almayan ve her istediği yapılan çocukların ilerleyen yaşamlarında mutsuz ve uyum sorunu yaşayan bireyler olabileceğini söylüyorlar. Peki sizin evdeki durum ne? Çocuğunuzun mu yoksa sizin mi sözünüz geçiyor? Psikolog Serap Duygulu'nun anlattıkları bu konuda size yol gösterecek.
Neyi, ne kadar ve ne zaman vereceğini bilmek önemli
Günümüzde anne-baba olmak geçmiş yıllara göre oldukça farklı bir zorluk taşıyor. Ebeveynler kendi çocukluklarında sahip olamadıkları her şeyi imkanları dahilinde çocuklarına sunmak istiyorlar. Fakat dikkat edilmesi gereken bir nokta var o da; neyi, ne kadar ve ne zaman vereceğini bilmek gerektiği. Aksi halde neredeyse tüm yaşam biçimini çocukların okul, ders, ödev ve ihtiyaçlarına göre düzenleyen anne-babalar, kendi yaşamlarından feragat etmiş oluyorlar. Dolayısıyla da çocuk merkezli ya da diğer deyişle çocuk egemen ailelere dönüşüyorlar.
Çocuğa sorumluluk verilmeli!
Çocuk merkezli aile olmanın en belirgin tarafı, evde bütün işlerin anne-baba tarafından yapılıyor olması ve çocukların evle ilgili en küçük bir sorumluluk dahi taşımamasıdır. Bu konuda çocuklarda kusur aramak yanlış olur. Çünkü anne-baba olarak çok küçük yaşlardan itibaren çocuklara yaşlarına uygun görevleri ve özellikle kendileriyle ilgili sorumlulukları öğreterek vermek onların görevi. İşbölümü yaparken çocuklar aile içinde alınan kararlarda merkez olduklarını biliyorlarsa, maalesef anne-babanın çok fazla söz sahibi olmadığını ve kendi sorumluluklarını da onlara yaptırabileceklerini biliyorlar demektir. Oysa çocuk sonuç olarak çocuktur ve asıl kararlar her zaman anne babaya ait olmalıdır. Bunun yolu da duruma göre değişmeyen, kesin ve net çizilmiş sınırlar ile aile kurallarının olmasından geçer.
Sınırsız sevgi, sınırlı istekler…
Çocuklu ailelerde zaman zaman güç gösterileri, üstünlük kurma çatışmaları yaşanması son derece normal. Çocukların farklı kişilikleri olduğunu, büyümeleri sırasında şekil alan kişiliklerine, yapılarına uygun olarak isteklerinde ve beğenilerinde farklılaşmaların olacağını bilmek gerekir. Yine de çocuklarla olan ilişkimizde sınırlar olduğunu hissettirmek gerekiyor. Anne babalar çocuklarını sınırsız sevebilir ancak davranışlarında ve isteklerinde sınır olması gerektiğini çok küçük yaşlarda çocuğa öğretmek önemli.
Eğer siz de; bir karar alma aşamasındayken, çocukların ne tepki vereceği konusunda endişeler yaşıyorsanız, eşinizle verdiğiniz bir kararı ya da programı çocuklarınıza nasıl açıklayacağınızı düşünüyorsanız, çocuklar yokken kendinize ait bir plan ya da program oluşturamıyorsanız, önceden yapılmış programlarınızı çocukların isteklerine göre değiştiriyorsanız ve bütün planlarınız çocuklarınızın hayat akışlarına göre düzenlenmişse, evde kesinlikle çocukların sözünün geçtiğini bilmenizde fayda var.
Çocuk egemen ailelerde…
Çocukların egemen olduğu ailelerde şu sorunlar ortaya çıkabilir:
Çocuklar her şeyden önce empati kurmayı yani başka insanların isteklerine ve duygularına anlayış göstermeyi öğrenemezler.
Anne-babalarına isteklerini yaptırmayı başaran çocuk aynı şeyi diğer insanlardan da bekler ve bu istekleri karşılık bulmadığında saldırganlaşabilir, çatışmacı bir tavır geliştirebilir.
Evdeki merkez figür olması çocukları benmerkezci bir kişiliğe yöneltebilir. Dünyanın kendi çevresinde döndüğünü düşünen, uyumsuz, sosyal ortamlara yabancı bir birey olarak yetişir.
Zaman içinde anne baba çocuğun isteklerine aykırı bir şey yaparsa çocuk, onları suçlayan ve tavır alan agresif tutumlar geliştirebilir.
Çocuk büyüdükçe kendisini alması gereken kararları almaktan kaçınır, tüm sorumluluğu başkalarından bekler, işler ters gittiğinde ya da beklediği sonuçları alamadığında suçu başkalarına atar.
Her istediği yapılan, evde anne babasını yöneten ve yönlendiren konumda olan çocuk mutsuz, tatminsiz, kararsız, müşkülpesent bir insan olarak yetişir.
Beklemeyi, isteklerini ertelemeyi ve sabretmeyi öğrenemeyen çocuklar, çocuk egemen ailelerin eseridir.
Anne-babalara öneriler
Unutulmaması gereken en önemli nokta; ailenin temel yapısının öncelikle anne-babadan oluştuğu, çocukların bu temel yapıya sonradan katıldıklarıdır. Çocukların istekleri, beklentileri yerine getirilecekse bile bu isteklerin ailenin tümünün isteğiyle uyum içinde olması ve tek taraflı gerçekleştirilecek eylemler olmamasına dikkat edilmelidir. Her şeyin çocuğun yararı gözetilerek, anne-baba tarafından düşünüldüğü bir ailede çocukların isteklerinin önünün alınamayacağı bilinmelidir. Zaman zaman isteklerinin olmayacağını görmek, çocuklarda isteklerine kavuşmak için çaba harcamayı, kendine güven duygusunu, emeğin değerinin farkına varmayı, savaşmayı, kaybetmeyi, rekabet duygusunu ve motivasyonu geliştirip, güçlendirecektir. Çocuk egemen bir aile olduğunuzda çocuğunuz için harika bir hayat hazırlamadığınızı, aksine onun elinden bu duyguları aldığınızı unutmayın. Çocuk merkezli ailelerde hem anne-babalar mutsuz oluyorlar, hem de çocuklar. Üstelik çocukların her isteklerinin yapıldığını görmeye değil, tutarlı bir disipline ihtiyaçları vardır. Disiplin demek, hem bir birey olarak hem de toplumsal bir varlık olarak, kendisiyle ve çevresiyle barışık olarak, sınırlarını bilerek yaşamayı becerebilecek donanımlara sahip çocuklar yetiştirmek demektir. Anne baba olarak sizin ayrı, çocuklarınızın ayrı hayatları olması gerektiğini göz önünde bulundurun ve hayatınızın sadece çocuklarınızdan oluşmadığını dikkate alın.
Hazırlayan: Işıl Evrim AKGÜN