Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu

Hareketli bir çocuk gördüğümüz an aklımıza ilk gelen "hiperaktivite", aslında çok ciddi, nörülıjik bir hastalık. Özellikle de bu hastalığın tedavi aşamasıyla ilgili ailelerin kafalarında netleşmemiş bazı soru işaretleri var. İşte biz de bu soruları uzmanlara yönelttik.

Giriş Tarihi: 15.11.2017 16:27 Son Güncelleme: 5.12.2017 16:34
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu

İçi içine sığmayan miniğiniz, uyumakta zorlanıyor, konsantre olamıyor ve ders çalışırken kısa sürede sıkılıyor mu? Ya da koltukların üzerinde zıplayıp, yerinde duramıyor da olabilir. Çocukların bu tarz davranışları zaman zaman doğal karşılansa da, aşırıya kaçtığında dikkat eksikliği ve hiperaktiviteyi işaret edebiliyor. Toplumumuzda ise her hareketli çocuğa, hiperaktivite damgası vuruluyor. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Klinik Psikolog İpek Gökozan, bunun ayrımını iyi yapabilmek için mutlaka bir uzmana başvurmak gerektiğinin ve bu her iki sorunu da yaşayan çocuklara doğru teşhis konduktan sonra doğru tedavinin belirlenmesinin çok önemli olduğunun altını çiziyor. Sorunun nörolojik boyutunu sorduğumuz Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, televizyon ve bilgisayarın bu sorunları tetikleyebileceğini belirtiyor. Tıbbi boyutuyla ilgili görüş aldığımız Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise, ilaç ve davranış terapisinin yanı sıra alternatif başka tedavi yöntemlerinin de çocuğun durumuna göre uygulanabileceğini söylüyor. İşte dikkat eksikliği ve hiperaktivite ile ilgili merak ettiğiniz tüm soruların cevabı…

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu nedir?

Çocuğun dikkatinin yaşıtlarına göre daha kolay dağılması, aşırı hareketlilik göstermesi ve aklına geleni, sonucunu düşünmeden hemen yapması (dürtüsellik) gibi üç temel alanda kendini gösteren psikiyatrik durumlara dikkat eksikliği ve hiperaktivite denir. Aslında bu belirtiler herkeste görülebilir. Ancak tanı konulan çocuklarda belirtiler çok daha sık ve şiddetlidir. Çoğu kez de çocuğun hayatını olumsuz etkiler. Dikkat eksikliği; dikkatin belirli bir alanda odaklanamaması, dikkatsizce hatalar yapılması, dağınıklık, unutkanlık ve kişisel eşyaları kaybetme gibi belirtilerle kendini gösterir. Hiperaktivite ise; çocuğun yaş normlarına uygun olmayacak derecede hareketli olmasıdır. Hiperaktif olan çocuklar uzun süre aynı yerde oturamazlar, çok konuşurlar, devamlı kıpırdanma ihtiyacı hissederler, elleri ve ayakları sürekli hareket halindedir. Dürtüselliği olan çocuklar ise; davranışlarını kontrol edemezler ve bir şey yapmadan önce davranışlarının sonucunu düşünemezler. Genellikle acelecidirler, söz keserler, sıralarını bekleyemezler, istekleri hemen o anda olsun isterler. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun farklı tipleri vardır. Birleşik Tip'te; dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik aynı anda görülür. Dikkat Eksikliği Önde Olan Tip'te; dikkat eksikliği vardır, ancak hiperaktivite ve dürtüsellik belirgin düzeyde değildir. Aşırı Hareketlilik Önde Olan Tip'te ise; hiperaktivite ve dürtüsellik belirgin düzeyde vardır, ama dikkat eksikliği belirtileri çok şiddetli değildir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, erken çocukluk döneminde başlar ve yaşam boyu devam eder. Her yaşta tedavisi mümkündür.

Neden kaynaklanır?

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, ya genetiktir ya da çevresel etkenlerden kaynaklanır. Fakat genetik yatkınlık çok fazladır. Yapılan araştırmalar; anne veya babada benzer belirtiler varsa, çocukta da bu belirtilerin görülme sıklığının normal çocuklara oranla 2-8 kat daha fazla olduğunu gösterir.

Belirtileri

BEBEKLİK DÖNEMİNDE

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu belirtileri, aslında doğumdan itibaren, hatta anne karnında başlar. Bu tanıyı alan çocukların anneleri "Daha karnımdayken bile çok hareketliydi" şeklinde geri bildirimlerde bulunurlar. Bu bebekler genelde çok huzursuz olurlar ve kolayca ağlarlar. Uykuya dalamazlar veya çok kolay uyanırlar. Aşırı hareketli olurlar ve her türlü ses, dokunma gibi dış uyaranlara karşı çok hassastırlar, kolayca sakinleşemezler. Erken emekleme ve erken yürüme, sık görülen bir durumdur. Konuşmaya başladıktan sonra aşırı konuşurlar ve adeta susturulamazlar. 2-3 yaş aralığındaki "2 yaş sendromu" adı verilen dönem çok daha şiddetli geçer ve öfke nöbetleri sıkça görülür. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır ki; belirtilerin hiçbiri yalnızca bu hastalığa özgü belirtiler değildir. Bütün bebeklerde bu belirtilerin bir kısmı normaldir ve fizyolojik duruma bağlı olarak da görülebilir. Bu nedenle özellikle bebeklik çağında, yukarıda sayılan durumlar söz konusu ise mutlaka bir çocuk doktorunun fiziksel durumu detaylıca değerlendirmesi; ardından anne-baba tutumlarının ve aile ortamının gözden geçirilmesi önerilir.
OKULÖNCESİ DÖNEMDE
Okulöncesi dönemde (3-5 yaş) çocuklar zaten gelişime paralel olarak çok hareketlidirler ve meraklıdırlar. Dikkat süreleri doğal olarak kısadır. Bu nedenle eğer dikkatle ve hiperaktivite ile ilgili sorunlar yaşıtlarına göre çok farklılık gösterirse, ancak o zaman bir sorundan söz edilir. Genellikle evde şu belirtiler görülür: Devamlı koşma halinde olurlar, koltuk tepelerine veya kapılara tırmanmaya çalışırlar, aşırı konuşurlar, sürekli soru sorarlar, ama cevabını dinlemezler, evden aniden çıkıp sokağa fırlarlar, uyumak istemezler, öfke nöbetleri geçirirler, oyuncaklardan kısa sürede sıkılırlar. Kreşte görülen belirtiler ise şöyledir: Sınıfta kurallara uymazlar, arkadaşları ile oyun oynarken sorunlar çıkarırlar, çok konuşurlar, gürültücüdürler, sıralarını bekleyemezler, sakince sandalyelerinde uzun süre oturamazlar, resim gibi durağan faaliyetlerden hoşlanmazlar, arkadaşlarına fiziksel olarak zarar
verebilirler ve sakarlıklar yaparlar.

Kız ve erkek çocuklar arasında farklılık var mı?
Aslında belirtiler kızlarda ve erkeklerde aynıdır. Ancak toplumda cinsiyet rolleri, karakter özellikleri ve beklentiler, kızlarda ve erkeklerde bazı belirtilerin değişmesine vesile olabilir. Kızlarda en çok, dikkat eksikliği önde olan tip görülür. Genellikle hiperaktivite ve dürtüsellik gözlenmez. Yalnızca dikkat alanında sorunu olan kızlarda; dalgınlık, yavaş hareket etme, tırnak yeme, saç koparma, çekingenlik, karın ağrısı ya da kalp çarpıntısı gibi bedensel şikayetler görülür. Hiperaktivite ve dürtüselliğin gözlendiği kızlarda ise davranışlarının dozunu ayarlayamama, erkeksi oyunlardan hoşlanma, macera peşinde koşma, kız arkadaş gruplarında dışlanma ve çok konuşma gibi durumlar görülebilir.

Hastalık olarak kabul edilebilir mi?
Eğer çocuğun gündelik hayat fonksiyonelliği olumsuz etkilenmeye başladıysa, örneğin; öğretmeninden şikayetler geliyorsa veya evde can sağlığını tehlikeye atacak davranışlarda bulunuyorsa ve bunların zararını öngöremiyorsa, bu durumu mutlaka bir doktor değerlendirmelidir.

Tanı nasıl koyulur?
Yaşamda bazı sorunlar, çocukların dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısına benzer belirtiler göstermesine neden olabilir. Örneğin; tiroit hastalığı, kan şekerinin hızlı yükselip inmesi, uyku apnesi, kansızlık ve nörolojik problemler de benzer belirtileri olan durumlardır. Ayrıca anne-babanın uygunsuz tutumları, aile içindeki gergin ortam, travmatik deneyimler, okulda arkadaş zorbalığı gibi yaşam olayları da dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun belirtilerini verebilir. Dikkat sorunları, yerinde duramama ve huzursuzluk; kaygı bozukluklarında ve öğrenme güçlüklerinde de görülebilir. Bu nedenle doğru tanının konabilmesi için çok detaylı bir değerlendirmenin yapılması şarttır.

Nasıl bir tedavi uygulanır?
Öncelikle aile bir uzmana başvurduktan sonra, uzman çok detaylı bir durum değerlendirmesi yapar. Aile ve çocukla ilk görüşme yapılır, bilgi alınır ve gerekli olan durumlarda çocuğa bazı değerlendirmeler uygulanır. Bunlara ek olarak klinik gözlem yapılır, okul ve öğretmenden bilgiler alınır. Psikiyatrist, çocuktan laboratuvar tetkikleri de isteyebilir. Bütün bunlar bir araya getirildikten sonra tanı konur. Sonra tedaviye nasıl devam edileceği kısmında bir yol haritası çizilir. Gerekli görülürse ilaç tedavisine başlanır. İlaç tedavisine eş zamanlı olarak çevresel faktörlerin düzenlenmesi de devreye girer. Bu noktada, anne-baba-öğretmenpsikiyatrist birlikte çalışmaya başlar. Hem evdeki hem de okuldaki düzen ve kurallar ile çocuğun hayatındaki yetişkinlerin tutumları gözden geçirilir. Ve anne-babanın eğitimi başlar. Anne-baba eğitiminde adım adım basamaklar şöyledir: Kabullenme ve çocukla olumlu ilişki kurma, olumsuz duygularla baş edebilme (çocuğun davranışları karşısında sakin kalabilme), kurallar, sınırlar ve disiplin konusunu netleştirme, çocukla birlikte çözüm planı üretme. Bunlarla eş zamanlı olarak çocukla bireysel terapiler başlar. Çocukla olan çalışmalarda temel olarak çocuğa DUR-DÜŞÜN-DAVRAN becerilerinin gelişmesi, sosyal becerilerin artması, zaman planlaması, kurallara uymak ve duygu tanımlaması çalışılır.

Okula uyum nasıl sağlanır?
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar, dikkat sorunları ve aşırı hareketlilikleri nedeniyle okulda derslerde zorlanabilirler. Sınıfta 40 dakika dersi dinlemeyebilir ve evde ödev yapmak istemeyebilirler. Çoğu kez akademik başarıları, sahip oldukları zihinsel becerilere kıyasla geride kalır. Ancak durum ne olursa olsun, bu süreçte ayrı bir eğitimden ziyade; öğretmen ve okul ile işbirliği yaparak herkes tedavi ekibinin bir parçası olmalıdır. Sınıf içerisinde çocuğun durumuna göre bazı düzenlemeler yapılabilir. Ayrı bir eğitim değil, ancak ayrı bir değerlendirme sistemi söz konusu olabilir. Örneğin; sınavlarda ek zaman verilebilir, daha az soru üzerinden değerlendirme yapılabilir, not verilirken ufak hatalar değerlendirmeye katılmayabilir veya ek bir ödev ile notunu yükseltme fırsatı gibi sistemler işe yarayabilir. Ayrıca Türkiye'de LGS, LYS veya TEOG gibi uzun sınavlarda, dikkat eksikliği ve hiperaktivite tanısı konan öğrencilerin, heyet raporu ile tek başlarına ve tek gözetmen eşliğinde sınava girme hakları vardır.

Öğretmenler nelere dikkat etmeli?
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite tanısı konulan bir çocuğun öğretmeni tarafından özel ve becerikli yanlarının ortaya çıkarılması ve bunların sınıfta kullanılması önemlidir. Aşırı hareketli olan çocuklar zaten hayatları boyunca hep negatif geri bildirimlerle karşı karşıya kalmışlardır. Öğretmeni tarafından sıkça yapılan olumsuz eleştiriler de çocuğun okul motivasyonunu iyice olumsuz etkiler. Öğretmen, anne-baba ve okuldaki rehberlik servisi bir ekip halinde çalışmalıdırlar. Sınıfta bir sorun yaşandığında çocuğu azarlamadan önce durum, bu ekiple paylaşılmalı ve çözüm önerisi üretilmeye çalışılmalıdır. Öğretmene düşen en önemli görevler; sınıf kurallarının yeterince açık olması, derslerin monoton şekilde işlenmemesi, çocuktan beklentinin aşırı olmaması, çocuğun dikkatinin kolay dağılacağı bir yerde oturtulmasına izin verilmemesi (pencere kenarı, kapı önü veya bir diğer hareketli çocuğun yanı), çocuk hareketlenmeye başladığında ona hareket etmesini sağlayacak bazı görevler verilmesi (tahtayı silmek, kalem açmak vb), öğrencinin ufak kıpırdanmalarının veya ileri-geri sallanmasının görmezden gelinmesi ve sınıfta gerilimi azaltmak için mizah kullanılmasıdır. Amerika'da bazı okullar, hiperaktivitesi yüksek olan çocukların sınıf içerisinde ders dinlerken ayaklarının altına ufak bir pedal koyar ve böylece çocuğun yerinden kalkarak arkadaşlarını rahatsız etmesinin önüne geçilir. Avrupa'daki bazı okullarda da, aşırı hareketliliği olan çocukların, ayakta durarak yüksek bir sırada dersi dinlemesine izin verilir. Araştırmalar; dikkat eksikliği ve hiperaktivite tanısı konan çocukların eline sıkabileceği minik bir top verildiğinde sınıfta dersi daha iyi dinlediğini ortaya koyuyor. Mesela minik bir pilates topunun, çocuğun ayağının altına konarak dersi dinlemesine izin verilebilir; böylece hareket ihtiyacını o topla oynayarak giderebilir. Bu çözüm önerileri öğretmenlerin yaratıcılığına, okulun fiziksel koşullarına ve ekip ile iş birliğine kalmıştır. En önemlisi çocuğa okulda bazı esneklikler tanınmasıdır.

Anne-babalara öneriler…

Anne-babalar çocuklarında aşırı hareketlilik, dikkat sorunları, isteklerini ve duygularını kontrol edememe gibi sorunlar gözlemlediklerinde, ilk etapta mutlaka bir çocuk psikiyatristine veya klinik psikoloğa danışmalıdırlar. Uzman kişi detaylı değerlendirmeleri yaptıktan sonra dikkat eksikliği ve hiperaktivite tanısı koyarsa, anne-baba da tanıyı kabullenip durum hakkında bilgi sahibi olmaya başlamalıdır. Çocuğa özgü iyi bir tedavi planının yapılabilmesi için çocuğun güçlü yanlarının ortaya çıkarılması önemlidir, zira sadece sorunlu davranışlara odaklanarak bir tedavi planı, çocuğu motive etmeyecektir. Anne-babanın, neden yardım alınması gerektiği ve sorunun ne olduğunu çocukla açıkça konuşması iyi olabilir. Çünkü üstü kapatılan her şey, çocukta endişe yaratır. Çocukla ilgili olan bir durumu çocuğun haberi olmadan halletmenin mümkün olmayacağı unutulmamalıdır. Bu sorunu yaşayan çocuklara uzun yıllar rehberlik etmek, aile bireyleri açısından yıpratıcı olabilir. Bu nedenle aralarda mola vermek ve evdeki bireyler arasında sağlıklı bir iş bölümü yapmak önemlidir.

Yaşamında değişiklikler yaparak tedaviye destek olun

• Eğer çocuğunuza dikkat eksikliği ve hiperaktivite tanısı konulduysa, evde birtakım düzenlemeler yapın. Odasındaki dikkatini dağıtan şeyleri kaldırın, çalışma masasının üstü genellikle boş olsun ve odada gürültü olmamasına dikkat edin.
• Çocuğunuzun günlük aktiviteleri ve ev ödevleri için program yapın, zamanı planlayın ve buna uymasını sağlayın.
• Gelişim çağındaki çocukların sağlıklı ve dengeli beslenmesi çok önemlidir. Gazlı içecekleri evinize sokmayın ve şekerli gıdalar tüketmesine engel olun.
• Düzenli şekilde egzersiz yapmasını sağlayın. Bu şekilde öğrenme becerileri, dürtü kontrolü, sorumluluk bilinci ve sosyal becerileri artar.
• Oyun oynamak; çocuğun kurallara uymasını, sorumluluk almasını, paylaşmayı bilmesini ve sırasını beklemeyi öğretir. Bu yüzden farklı öğretici oyunlar oynamasına destek olun.
• Çocuğunuzla konuşurken mutlaka göz teması kurun.
• Unutmayın ki her çocuk özeldir ve kendine has bir orijinalliği vardır. Aklınızdaki çocuk profiliyle kendi çocuğunuz uyuşmuyor diye öfkeye kapılmak, beklentilerinizi yükseltmek ve çocuğu azarlamak çözüm değildir.

"Televizyon ve bilgisayar tetikleyebilir"
Nörolog Dr. Mehmet Yavuz

"Her yaramaz çocuk hiperaktif değildir"
Dikkat eksikliği olan çocukların yüzde 30'unda hiperaktivite yoktur. Onların ana sorunu dikkatlerini toplayamamak ve konsantre olamamaktır. Genellikle sessiz, uyuşuk ve aşırı duygusaldırlar. Diğer yüzde 70'i ise; hiperaktif, düşüncesizce davranan ve organize olamayan bireylerdir. Düşünmeden tehlikeye atılırlar. Normal faaliyetleri sıkıcı bulurlar. Hiperaktivite, çocuğun yaramazlık sorunu değildir. Her yaramaz çocuğun hiperaktif olduğu söylenemez. Aslında temel yanlışlık, bu tıbbi durumun adının bilinmemesi ya da eksik bilinmesidir. Aşırı hareketlilik, fevrilik ve dikkat eksikliği ile karakterize edilen, gelişimsel bir sorun olan bu duruma; dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu denir. Böyle çocukların gerek ailesi gerekse çevresi tarafından, bilgisizlikten dolayı paylandıkları ve hatt a maalesef darba maruz kaldıkları da bir gerçektir.

Tetikleyici faktörler
4 yaşından küçük çocukları, televizyon karşısında program izlesin de oyalansın diye bırakmak çok tehlikelidir. Zira küçük çocuklar, beyin gelişimleri tam olmadığından akıcı görüntüleri hızlı geçen kareler şeklinde görürler. Böylece beyin, kendini hızlı hareket etmeye ve hızlı düşünmeye programlar. Ancak hızlı düşünen beyin detaya odaklanamaz, algı ve öğrenme becerileri düşer. Neticede ise karşımıza dikkat eksikliği olan hiperaktif çocuklar çıkar. Aynı şekilde sürekli ve uzun süre bilgisayar oyunu oynamak, beynin ayarını ve dengesini bozar. Bilgisayar oyunlarında, oyun kareleri hızlı hızlı göz önünden geçer. Böylece oyunu oynayan kişi hızlı düşünmeye ve hızlı hareket etmeye çalışır. Bu tür oyunlar saatler boyu oynandığında, beyni hızlı düşünmeye ve hızlı hareket etmeye programlar. Ancak fi zyolojisi icabı hızlı düşünen, aynı anda birçok şeyi değerlendiren beyin, her konuyu derin bir şekilde analiz ve sentez edemez. Dolayısıyla bir süre sonra kişinin yöneldiği her şey, derinlikten uzak, yüzeysel bir bakış açısı ile ele alınır. Bu da, çocukta büyük sorunlara neden olur, derslere yoğunlaşamaz ve başarısız olur. Ne kadar zorlarsa zorlasın üzerinde çalıştığı konuyu öğrenemez, zaten bilgisayar oyunları nedeniyle zamanla gelişen dikkat dağınıklığı ve değişik derecelerde gelişen hiperaktivite nedeniyle, çocuk çok çabuk her şeyden sıkılır duruma gelir.

İlaçlar ve yan etkileri
En çok kullanılan ilaçlar; metilfenidat (merkezi sinir sistemi uyaranı) içerikli olanlardır. Amphetamin (adrenalin hormonuna benzeyen içerikli) içetürevi olan bu ilaçların en büyük korkulan tarafı, kırmızı reçete ile verilmeleridir. Bu ilaçlar bağımlılığa neden olmaz. Ayrıca ileriki yaşlarda madde kullanmaya yatkınlığı artt ırabileceğine dair net bulgular da ortaya konabilmiş değildir. Buna rağmen kırmızı reçeteyle verildiğinden annebabaları oldukça tedirgin eden bir durumdur. İlaçlar istenildiği zaman kesilebilir ya da ara verilebilir. Örneğin; eğitimin olmadığı tatil zamanlarında verilmeyebilir. Bu ilaçlar, doktorun önerdiği dozda ve saatt e, çocuğun ders saatleriyle uyumlu olarak kullanılır. İlaç kullanılmaya başlandıktan sonra da tıbbi takip, yakinen sürdürülür. En sık görülen yan etkiler, uykuya eğilim ve iştahta azalmadır. Baş ve karın ağrıları da nadiren görülebilir. Son zamanlarda sıklıkla kullanılan başka bir ilaç daha vardır.Aslında bu ilaç yeni bir antidepresan ilaç aranırken tesadüfen bulunmuştur. Uyarıcı değildir. En önemli yanı ise kırmızı reçete ile değil, normal reçete ile verilmesidir. Bu ilacın da bağımlılık yapan bir özelliği yoktur. Araştırmalar, ilaç tedavisinin ve davranış terapisinin etkili olduğunu kanıtlamıştır.

Alternatif tedavi
Kuantum biofeedback uygulaması ilaca alternatif yeni bir tedavidir. Bu tedavide temel felsefe; kuantum enerjisi ile beynin enerji sistemini düzene sokmaktır.

Sorunun çözümü ikili tedavide: İlaç tedavisi ve davranış terapisi
- Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan


Dikkat bozukluğu ve hiperaktivite çocuklarda yüzde 5-10 oranında rastlanan ve tedavi edilebilen bir hastalıktır. Bu çocuklar zeki oldukları halde öğrenme güçlüğü çekerler ve akademik başarıyı yakalayamazlar. Doktor yardımıyla beynin ön bölgesindeki kimyasal denge düzeltilerek çocuk uyumlu hale getirilebilir. İstikrarlı tedaviyle çocuk, okulda ve sosyal hayatında yükümlülüklerini daha iyi yerine getirir. Öncelikle, çocuğun duygu dünyası ve kişiliği test edilir. Zihinsel durumunda normal yaş grubuna göre sapmalar olup olmadığına bakılır. Çocuğun önce durup düşünüp, sonra hareket etmesini sağlamak için tedavi yoluyla dürtü kontrolü öğretilir. Bilgisayarlı eğitim modülleriyle stres altında soğukkanlı kalmayı öğretmek de tedavinin başka bir safh asıdır. Konuşmayla ilgili kognitif terapi yöntemleri uygulanır. Ayrıca dikkat dağınıklığı problemini ortadan kaldırmak için zihin geliştirme programlarıyla konsantrasyon becerisi kazandırılmaya çalışılır. Tedavi, hem çocuğun hem de ailenin ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Araştırmalar ilaç tedavisinin ve davranış terapisinin etkili olduğunu kanıtlamıştır. Bu tedaviler sadece belirtileri hafi fl etmekten daha çok şey yapar. Çocuğun kurallara uymasına, yaşıtlarıyla ve ailesiyle ilişkilerini geliştirmesine yarar. İlkokul öğrencileri üzerinde etkili olduğu görülen iki tedavi stratejisi vardır: Birincisi, yakın takip altında yapılan ilaç tedavi programı, ikincisi yoğun davranış terapisidir. Çocuklar için en etkili tedavi, multidisipliner (çoklu tedavi) yaklaşımdır.

Manyetik uyarım tedavisi
Bu tedavi, beyne doğrudan elektrik vermeden, manyetik alan oluşturup beynin doğal elektriğini aktive eden bir sistemdir. Saçlı kafa derisinin üzerine elektro manyetik bir bobin (içinden elektrik akımı geçebilen yalıtkan telden oluşan aygıt) yerleştirilir. Bobinden akım geçirildiğinde bobine dikey manyetik alan oluşur. Karşı taraft a iletken ortam varsa o bölgede bir akım indüklenir (başlatmak, uyarmak). İndüklenen akım bobindeki akıma paralel, fakat ters yöndedir. TMU uygulanmasında, dışarıdan elektrik akımı verilmeden güçlü, ama kısa bir manyetik alan oluşturularak beyin aktivitesi değiştirilir ve tedavi etkisi oluşur.

Bilgisayarlı eğitim mödülleri
Tedavide Rehacom ve Rehabil gibi bilgisayarlı eğitim modülleri kullanılır. Bu sistemler tedavinin desteklenmesine büyük katkılar sağlar. Beyin dalgalarını koldan ölçerek yapılan bir yöntemle ve eğitme biçiminde egzersizlerle, 20+20 seanslık tedavilerle dikkat artırımı yapılır. Bu çalışmalardan önce TOVA testi ile çocuğun dikkati ölçülür. Eğitimden sonra tekrar ölçülerek aradaki fark belirlenir. Yapılan araştırmalarda bu sorunu yaşayan çocuklarda, beynin ön bölgesinde kan dolaşımının iyi olmadığı, kan şekerini iyi kullanamadığı ve dopamin maddesinin eksik olduğu belirlenmiştir. Davranışlarındaki farklılık da bundan kaynaklanır.

İlaçsız terapi yöntemiyle tedavi edilebilir mi ?
- Psikolog İpek Gökozan


Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu genetik kökenli, biyolojik bir sorundur. Beynin prefrontal lob, bazal ganglionlar ve limbik sistem gibi bölgeleri, bir şey yapmadan önce durup düşünmeyi sağlayıcı bölgelerdir. Eğer bu bölgelerin çalışmasında bir sorun varsa, beynin dikkat ve davranış kontrolünden sorumlu olan bölgeleri yeterince iyi çalışmıyor demektir. Yapısal ve işlevsel sorunlarda ilaç tedavisi çoğu kez şartt ır. Fakat sorun biyolojik kökenli olmaktan çok çevresel faktörlere, anne-baba tutumlarına dayalı ise ilaç tedavisinden önce bunları düzenlemek daha sağlıklı olacaktır. Anne-babalar çocuklarının sağlığı hakkında endişe ett ikleri için küçük yaşlarda ilaç kullanımına karşı gelebilirler. İlaç kullanımı olmadan; çevresel faktörleri, anne-baba tutumlarını, öğretmen tutumlarını düzenleyerek bir miktar yol almak elbett e mümkündür. Dürtüselliği yüksek olan bir çocuk, freni tutmayan bir araba gibidir, davranışsal yöntemlerle o frenin tutması bir miktar sağlanabilir elbett e, ancak bu yöntem, uzun süren ve yorucu bir süreç olur. İlaca ilk başta çok karşı çıkan ailelerle bir kar-zarar analizi yaparak ilaçsız yöntemlere gidilebilir. Ancak sürecin yavaş ve çok verimli işlememesi kısmı aile tarafından göz ardı edilmemelidir.

ARKADAŞINA GÖNDER
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu
* Birden fazla kişiye göndermek için, mail adresleri arasına “ ; ” koyunuz
SON DAKİKA