ABD'li isimden Biden'a sert sözler: Sadece Ermenistan reddetti! Ne saklıyorsunuz?
Eski ABD Başkanı Ronald Reagan döneminde Adalet Bakanlığı Müşavirliği yapan anayasa hukukçusu Bruce Fein, Biden'ın 1915 olayları için kullandığı çirkin suçlamalarını sert bir dille eleştirdi. "Politikacılar, tarih okumazlar. Gizli siyasi amaçları var." ifadelerini kullanan Fein, "Birinci Dünya Savaşı'ndaki tüm ilgili güçler arşivlerini açtı. Sadece Ermenistan arşivlerini açmayı reddetti. Ne saklıyorsunuz?" dedi...
Eski ABD Başkanı Ronald Reagan döneminde Adalet Bakanlığı Müşavirliği yapan anayasa hukukçusu Bruce Fein, Başkan Joe Biden'ın 24 Nisan açıklamasına tepki gösterdi. Fein, "Birinci Dünya Savaşı'ndaki tüm ilgili güçler arşivlerini açtı. Sadece Ermenistan arşivlerini açmayı reddetti. Ne saklıyorsunuz? Bu kadar büyük bir davanız olduğuna inanıyorsanız arşivlerinizi herkese açıp neden Türkiye aleyhine her türlü suçlayıcı kanıtın ortaya çıkmasını beklemiyorsunuz?" dedi.
Merkezi Washington'da bulunan bir hukuk firmasının kurucusu olan, birçok Amerikan muhafazakar düşünce kuruluşunda uluslararası hukuk uzmanı olarak görev yapan Fein, Biden'ın 1915 olaylarına ilişkin 24 Nisan'da yaptığı açıklamayı ve Ermeni iddialarını değerlendirdi.
SORU: Sayın Fein, öncelikle 1915 olaylarına ilişkin Biden bir açıklama yaptı ve bunu "soykırım" olarak niteledi. Eski bir bürokrat ve bir anayasa hukukçusu olarak sizin 1915 olaylarına ilişkin değerlendirmeniz ve görüşleriniz nedir?
FEIN: Siyasi açıklamalar, bu konuyla ilgili bir son nokta koyamazlar çünkü yasal dayanakları yok. Hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2015'te Perinçek'e karşı İsviçre adlı davada, Fransız Anayasa Konseyinin de daha önceki bir kararını da yineleyerek, yasama-yürütme mercilerinin yargı yetkisi olmadığını, soykırım suçuna yönelik suçu veya masumiyeti ilan edecek yasal yetkileri olmadığını açık bir şekilde ortaya koymuştu. Bu ancak bir mahkeme tarafından yapılabilir ve Soykırım Sözleşmesi'nin 9. maddesi uyarınca, olayların soykırım olup olmadığı konusunda bir anlaşmazlık varsa, bu durum Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanında yargılanacaktır. Bu madde 70 yıl önce 1951'de yürürlüğe girdi ve Ermenistan, Soykırım Sözleşmesi'nin dokuzuncu maddesinde belirtildiği gibi iddialarını Uluslararası Adalet Divanına götürmedi. Tabii Türkiye, herhangi bir kişi gibi masumiyet karinesine sahiptir ve şu ya da bu şekilde bir mahkeme karar verene kadar masumiyet karinesi geçerlidir.
1915 OLAYLARININ 1861'DE GÜNEY EYALETLERİNİN AYRILMAK İSTEDİĞİ ABD İÇ SAVAŞI'NDAN FARKI YOKTUR
Şimdi 1915 olaylarına Soykırım Sözleşmesi hakkındaki bilgimle bakacak olursam, her iki tarafta da çok korkunç cinayetlerin birkaç nedenden ötürü bir soykırım teşkil ettiği bana oldukça şüpheli görünüyor. Birincisi, işlendikleri tarihte suç teşkil etmeyen fiillerin geriye dönük olarak suç olamayacağı şeklinde bir evrensel hukuk ilkesi vardır. Soykırım kavramı 1943'e kadar, yani 1915'ten on yıllar sonraya kadar bile icat edilmemişti. Dolayısıyla onları 1915'teki olaylara geriye dönük olarak uygulamak, uluslararası hukuka aykırıdır. Ancak burada geriye dönük işlem yapma sorunu olmadığını varsayarsak bile, Soykırım Sözleşmesi'nin hazırlanması sırasında, siyasi motivasyon nedeniyle işlenen bir cinayetin, bir öldürmenin soykırım olmadığı, siyasi duruşun açık oylamayla soykırım suçundan dışlandığı söz konusudur. Soykırım Sözleşmesi'nin hazırlanmasına katılanlar tarafından tartışıldı, bu hariç bırakılarak oylandı ve onaylandı. Yani örneğin, bölünme üzerine bir savaş olduğu için ölümler oldu, bunlar soykırım olarak tanımlanamaz. Çünkü bunlar siyasi anlaşmazlıklar üzerine, bir grubun bağımsız olmayı hak edip etmediğine dair anlaşmazlıklar üzerine çıkmıştır. Bunun (1915 olaylarının) 1861'de güney eyaletlerinin ayrılmak istediği ABD İç Savaşı'ndan farkı yoktur. Oldukça kanlı bir iç savaş yaşandı, yüz binlerce insan öldü. Bunlar da siyasi görüş üzerineydi. Bir taraf ayrılmak istedi, Birlik de buna 'hayır' dedi. 'Anayasa kapsamında buna hakkınız yok' dedi. Buradaki öldürmeler soykırım değildi.
Birinci Dünya Savaşı'nda yaşananlara bakarsanız, Osmanlı Ermenilerini kendi sözleriyle bile ele alırsanız, bunun açık bir şekilde soykırım olmadığı görülür. Osmanlı Ermenileri isyan ettiler. 1915'te Osmanlı İmparatorluğu vatandaşıydılar. Onlara bir sadakat borçluydular ve Osmanlı İmparatorluğu'ndan siyasi bağımsızlık elde etmek için isyan etmeye çalışıyorlardı. Politik bir hedef gözettiler. Dolayısıyla ortaya çıkan ölümler tanım gereği soykırım değildi.
1919'daki Paris Barış Konferansı'nda Osmanlı Ermenileri, 1915'te savaşan taraf olarak İtilaf güçlerine katılmalarıyla övündüler. Bunlar kullandıkları kelimelerdi, bunu ihanet etmeden önce Osmanlı ordusunda general olan (Bağos) Nubar Bey söyledi. O zamanlar Türkiye'de Osmanlı İmparatorluğu'nun düşmanı olan Rusya ve Fransa ile bir olup Osmanlı İmparatorluğu'na bağlılıklarını terk ettiler. Savaşan taraf olarak savaştılar ve savaşçı olarak öldüler. Bunlar soykırım cinayetleri değildi.