Emekli Tümamiral Deniz Kutluk’tan Ege ve Doğu Akdeniz çıkışı: Yunanistan, Ukrayna’nın yaptığı hataları yapıyor!

Doğu Akdeniz ve Ege Denizi'nde sular yeniden ısınmaya başladı. Yunanistan, ABD ve Avrupa ülkelerine Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kararlı duruşunu sık sık şikayet ederken, bir yandan da Ege'deki adaları silahlandırarak provokasyonlarını sürüdürüyor. Türkiye, Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerinden taviz vermezken, 6'lı ittifakın yayınladığı bildiride, Doğu Akdeniz'deki politikayı 'maceracı' olarak nitelendirmesi de çok tartışıldı. Emekli Tümamiral Deniz Kutluk, Türkiye'nin hak ve menfaatlerini korumak için sergilediği tutumun doğru olduğunu, dış politikanın konuşulduğu ortamda iç politikanın olmayacağını ifade etti. Kutluk, sabah.com.tr'ye yaptığı değerlendirmede, 'Muhalefetin dış mücadele aktörlerine fırsat vermeyecek açıklamalarda bulunması gerekir.' ifadelerini kullandı. Kutluk, Yunanistan'ın Ege'deki adaları silahlandırmasına da vurgu yaparak, 'Siz 24 adanın 16'sını veya daha fazlasını silahlandırırsanız elbette ki bunun hukuki ve siyasi bir sonucu olacaktır.' ifadelerini kullandı. DOĞU AKDENİZ VE EGE'DE SULAR YENİDEN ISINDI Doğu Akdeniz'de, Türkiye deniz yetki alanını son santimetresine kadar aktif şekilde kullanıyor. Libya ile yaptığı Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması kapsamında faaliyetlerini sürdüren Türkiye'yi Yunanistan tahrik ve provokasyonlarla kışkırtmak istiyor. Yunanistan Başbakanı Miçotakis sık sık ABD ve Avrupa ülkelerine Türkiye'nin uluslararası hukuktan doğan haklarını kullandığı haritayı göstererek, hukuka uygun olmayan bir durum varmış gibi müdahale edilmesi çağrısı yapıyor. Doğu Akdeniz'de adalar üzerinden kendisine deniz yetki alanı ilan etmeye çalışan Yunanistan, bu da yetmezmiş gibi adaların silahsızlık statüsüne uymaması da gerilmi artırıyor. Adalara yığınak yapan Yunanistan'a Türkiye defalarca uyarıda bulundu. Ancak Yunanistan, Türkiye'nin güvenliğine tehdit olacak şekilde adaları silahlandırmayı sürdürüyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan'ın bu tutumundan vazgeçmemesi halinde, adaların egemenliğinin uluslararası arenada tartışmaya açılacağını söyledi. 6'LI MUHALEFETİN DOĞU AKDENİZ POLİTİKASI İÇİN 'MACERACI' VURGUSU YAPMASI ÇOK TARTIŞILIYOR CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Deva Partisi ve Demokrat Parti'den oluşan, HDP'nin de dışarıdan desteklediği 6'lı ittifak geçtiğimiz hafta Gelecek Partisi'nin ev sahipliğinde 4'üncü kez buluştu. Toplantının ardından 6 partinin imzası ile alınan kararlar ve izlenecek yol haritası paylaşıldı. Doğu Akdeniz'de izlenen politika için 'Maceracı' ifadesinin kullanılması çok tartışıldı. Yayınlanan bildiride şu ifadeye yer verildi: Doğu Akdeniz ve Ege'deki güç dengelerinin aleyhimize değişmesine sebep olacak ve Türkiye'nin çok boyutlu dış politika gerekliliklerine zarar verecek gerilimlerden ve maceracı söylem ve politikalardan uzak kalınmalıdır. TÜRKİYE'NİN DOĞU AKDENİZ POLİTİKASI 'MACERACILIK' MI? Sosyal medyada çok sayıda kişi Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin kararlı duruş ile hak ve menfaatlerine sahip çıkmasının yerinde bir politika olduğu görüşünde birleşti. Peki, dünyanın enerji geleceği olarak gördüğü Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin izlediği yol ve bundan sonra atması gereken adımlar için uzmanlar ne düşünüyor? Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikası gerçekten gerilimi tırmandıran bir maceracılık mı? Yunanistan'ın tezlerine karşı nasıl hareket edilmeli? Türkiye Doğu Akdeniz ve Ege'de hangi haklara sahip? Emekli Tümamiral Ali Deniz Kutluk, sabah.com.tr'ye yaptığı değerlendirmede tüm bu soruların yanıtlarını verdi. İşte Kutluk'un Doğu Akdeniz ve Ege Denizi ile ilgili değerlendirmeleri... 'TÜRKİYE HAKLARI İÇİN GEREKİRSE ASKERİ VARLIĞINI DA ORTAYA KOYAR' Emekli Tümamiral Ali Deniz Kutluk, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki politikasının temelini uluslararası normlardan doğan hakların oluşturduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: Uluslararası hukuku yeniden yazmıyoruz. Dolayısıyla bu normlar içerisinde Türkiye'nin pozisyonu son derece su geçirmezdir. Türkiye kendi kıyılarından kaynaklanan deniz yetki alanlarında kendi haklarını talep ediyor. Bunlara GKRY'nin sahte bir devlet, korsan bir devlet olarak tecavüz etmesini engelliyor. Türkiye ne istiyor, 'Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'e kıyısı yoktur, olmayan bir hakkı kullanamaz' diyor. Denizlerdeki yetki alanları kıyılardan kaynaklanır. Kıyılar da kıtaların kıyılarıdır, adaların değil. Bunu uluslararası normlar söylüyor. Türkiye buna dikkat çekiyor ve talebini bu noktada oluşturuyor. Yunanistan'ın yapmak istediği ise tecavüzkar bir hak talebi ile, kendi adalarından kaynaklanan bir deniz yetki alanı varmışcasına Mısır ile anlaşma yapıyor. ABD'nin kolunu büktüğü Mısır'ı rızaya zorlayarak yaptığı anlaşma, krizin temel nedenidir. Türkiye bunu kabul etmeyeceğini, gerekirse askeri varlığı ile karşı koyacağını söylüyor. Bu da tüm ulusların hakkıdır. Dış politikada diğer araçlar kullanılamaz hale geldiğinde askeri güç kullanılır. '6 MİL HAK İDDİA EDERLERSE, 6 MİL İÇİNDEKİ ADALARI TÜRKİYE'YE VERMELERİ LAZIM' Ege Denizi'ndeki anlaşmazlığın nedenlerini tek tek sıralayan Kutluk, Yunanistan'ın safsata tezler savunduğunu belirtti. Kutluk, şu değerlendirmeyi yaptı: Ege ile ilgili ise Türkiye'nin söylediği nedir? Yunanistan'ın tecavüzkar olduğunu açıkladığı yanlış bilgilendirme politikasında, Türkiye bu denizin dengesinin Lozan'da kurulduğunu, bu haklarını koruyacağını söylüyor. Yunanistan, uluslararası deniz hukuku sözleşmesine üye olmak kapsamında kendi karasularını genişletebileceği gibi bir safsata içerisinde bulunuyor. Oysa Türkiye, karasularının genişletilmesi kuralına ilk günden itibaren ısrarlı bir şekilde karşı çıktığı için uluslararası normlara göre Türkiye ısrarlı itirazcı konumunu kazanmıştır. Türkiye'ye karşı, karşı tarafın genişliği öne sürülemez. Öne sürülememesi bir faktördür. Bir diğer faktör de Lozan dengesini bir uluslararası sözleşme değiştiremez. Çünkü Lozan bir barış anlaşmasıdır. Değiştirmeye kalktığınız an başka dengeleri de değiştirirsiniz. Lozan'da 3 mil kabul edilen karasuları genişliği içinde Türkiye 3 mil içindeki adaları bırakmıştır. Siz karasularınız için 6 milden bahsediyorsanız 6 mil içindeki adaları vermeniz lazım. Yine 12 mil diyorsanız 12 mil içindeki adaları vermeniz lazım. Türkiye bunu düşünmeye başlayabilir. 'YUNANİSTAN SİLAHLANDIRMAYI SÜRDÜRÜRSE ADALARIN GERİ DÖNDÜRÜLMESİ İÇİN HAK DOĞAR' Türkiye ile Yunanistan arasında gerilimi tırmandıran konuların başında gelen adaların silahlandırılması konusunu da ele alan Kutluk sözlerini şöyle sürdürdü: Adaların silahlandırılması, Yunanistan'a bu adalar Lozan ve Paris anlaşmaları ile askersizleştirmek ve silahsızlandırmamak kaydı ile verilmiştir. Yunanistan bu adaları silahlandırır ise, ki öyle yapmaktadır. Türkiye'nin de bunların geri döndürülmesini, Yunanistan'ın da egemenliğinden vazgeçmesini talep etme hakkı doğar. İki defa BM'ye Daimi Temsilcimiz başvuruda bulunmuştur. Yunanistan geçen hafta bu başvuruya yanıt vermiştir. Yunanistan'ın verdiği yanıt son derece sudan ve kendi kusurunu bir yerde kabul eden bir yapıdadır. Yunanistan'ın yarattığı normlara göre BM Anlaşması'nın sınırların değiştirilemezliğine bir meydan okumadır. Bu sınırların nasıl oluşturulduğuna bakmak gerekir. Şartlar ile oluşturuldu ise, şartlara uymak gerekir. Siz 24 adanın 16'sını veya daha fazlasını silahlandırırsanız elbette ki bunun hukuki ve siyasi bir sonucu olacaktır. Türkiye siyaseten kendi gündemini yaratmaktadır. Uluslararası normlara göre bir sorunun bir teşkil edilme, tanınma ve tanıtılma süreci vardır. Sonra çözüm sürecine geçilir. Türkiye işte bu adımları atmaktadır. Bence bu adımlar son derece doğru ve yerindedir. 'YUNANİSTAN, UKRAYNA'NIN YAPTIĞI HATALARI YAPIYOR' Emekli Tümamiral Ali Deniz Kutluk, Yunanistan ile yaşanan Kardak krizi sonrası 152 ada, adacık ve kayalık ile ilgili durumu özetledi, şu ifadeleri kullandı: Kardak krizinden bu yana Ege'deki anlaşmazlıklardan biri de, Yunanistan'ın gasp ettiği 152 ada, adacık ve kayalık üzerinde hakkı olmadığını Türkiye'nin ortaya koymuş olmasıdır. Bu ada, adacık ve kayalıkların geleceği için Türkiye ile Yunanistan'ın müzakere etmesi lazımdır. Bu müzakereye kadar da Yunanistan'ın buralarda inşaya, değişikliklere, sosyalleşmeye gitmemesi lazımdır. Yunanistan'a defalarca bu durum anlatılmıştır. Yunanistan buna rağmen karşı adımları atıyor ise, bu adaların türkiye'ye çok yakın olduğu, öksürse bu adalardan duyulacağı ve Türkiye'nin bu adalardaki hukuki durumu bilerek yeri, zamanı geldiğinde gereken adamları atacağını Yunanistan'ın kafasına sokması lazım. İç politikadaki şövanizm ihtiyaçları için orada burada Türkiye'yi şikayet etmek, Yunanistan'a olsa olsa Ukrayna'nın yaptığı hataları yapma fırsatı verir. 'MUHALEFETİN AÇIKLAMALARI DIŞ MÜCADELE UNSURLARINA FIRSAT VERMEMELİ' Doğu Akdeniz'de izlenen kararlı politkanın hükğmetler üstü bir devlet politikası olduğunu ifade eden Kutluk, muhalefetin dış mücadele unsurlarına fırsat verecek söylemlerden uzak durmasında fayda olduğunu söyledi. Kutluk, 'İç politika tartışmalarından uzak durmak gerekir, dış politika konşuluyorsa... Dış politika iktidar ve muhalefet ayrımı yapan bir konu değildir. İktidar ya da muhalefet hangisi iktidar görevde olursa olsun, dış politikadaki aynı hedeflere doğru yürümek zorundadır. Çünkü bu hedeflerin elde edilmesi bir iktidarın görev süresinden daha uzun zamanlar da alabilecektir. Böyle baktığımızda Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki faaliyetleri bir devlet politikasıdır. Hükümet politikalarının ötesindedir. Bunun yazılı kuralları, bunun oluşumu bu hükümetlerden de önce başlamıştır. Bu hükümetlerden sonra da devam edecektir. Muhalefetin dış mücadele aktörlerine fırsat verecek açıklamalarda bulunmaması gerekmektedir.' dedi. 'DOĞU AKDENİZ'DEKİ DURUM TÜRKİYE LEHİNE DOĞRU İLERLEMEKTEDİR' Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin elinin giderek güçlendiğini ifade eden Kutluk, sözlerine şu değerlendirme ile son noktayı koydu: Doğu Akdeniz'deki enerji denkleminde, Türkiye kendi ve KKTC'nin haklarını korumak ve kollamak için enerjik bir tavır içinde olmak zorundadır. Ukrayna-Rusya savaşı sonrası Doğu Akdeniz'deki durum Türkiye'nin lehine doğru ilerlemektedir. ABD, Doğu Akdeniz'deki boru hattının yapılabilir olmadığını ifade etmiştir. Ardından GKRY'ye ABD Dışişleri Müsteşarının yaptığı ziyarette yaptığı açıklamalarda, 'Bu konuda Türkiye'ye bakmamız lazım.' diyerek en pratik yolun KKTC üzerinden Türkiye'ye götürmek olduğunu Rum tarafı ile görüşmüştür. Bunlar olumlu adımlardır, yakalanmış fırsatlardır. GKRY'nin Rusya'ya sınırlarını, hava sahasını ve limanlarını kapattığı ortamda KKTC, Rusya'nın hava sahasını ve limanlarını kullanmasına fırsat tanımalıdır. Rum tarafından kaçan Rus sermayesinin de Kuzey'e gelmesine yeşil ışık yakılmalıdır.