Risale-i Nur’a en büyük haksızlığı yapan CHP’dir!
50 yıldır Bediüzzaman’ın adım attığı her yere giderek hayatını kaleme alan Araştırmacı Yazar Necmettin Şahiner ile CHP döneminde Bediüzzaman ve eserleriyle yapılan zulmü ve Sait Nursi'nin hayatındaki bilinmeyenleri konuştuk.
Risale-i Nur Araştırmacısı Necmettin Şahiner, CHP'nin Risale-i Nur Külliyatı yasaklanıyor diye Anayasa Mahkemesi'ne götürmesi hakkında "Said-i Nursi'ye en büyük zulmü yapan CHP'dir. Oysa Risale-i Nur ve İslam için bahar asıl şimdi gelmiştir." dedi. 
Risale-i Nur neşriyatıyla ilgili olarak yapılan son yasal düzenleme korsancılar ve tahrifatçıları engellerken, CHP konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürmüştü. Said-i Nursi ve Risale-i Nur neşriyatı konusunda akla ilk gelen isimlerde olan Necmettin Şahiner, bu konuda sicili hiç de temiz olmayan CHP'nin bu hamlesini değerlendirdi.
Şahiner, olayın ironik bir hal aldığını belirterek CHP döneminde Said-i Nursi'nin çektiklerini anlattı. CHP döneminin Risale-i Nur neşriyatı için bir zulüm dönemi olduğunu dile getiren Şahiner "Devlet arşivlerini bir bir taradım. Ve alınan kararların hepsini belgeli şekilde dosyaladım. İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanı, Seyfettin Günaltay ve Hasan Saka'nın Başbakan olduğu dönemlerde Risale-i Nur'ların yok edilmesi, toplatılması kararlarının alındığını. Ne acılar çektirildiğini gördüm." dedi.
ALLAH'A ÇOK ŞÜKÜR BAHAR GELDİ!
Şahiner, Risale'lerin AK Parti iktidarı döneminde hak ettiği muameleyi görmeye başladığını da aktaran Şahiner, "Allah'a çok şükür bahar günleri geldi. Bugün bakıyorsunuz Risale-i Nur'lar dünyanın bir çok yerinde adını bile bilmediğimiz ülkelerde 55 dilde yayınlanıyor. Okunuyor." şeklinde konuştu.
CHP'NİN DEMOKRASİSİ DE HÜRRİYETİ DE YALAN!
CHP'nin Risale-i Nur ve Said-i Nursi ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuruyu son derece sahte bulan Şahiner bu konuda şunları söyledi: "Bugün bakıyorsunuz her şey çok değişti. Halk Partisi, Risale'lerin basılması noktasında konuşuyor. Yahu Türkiye'de 80 yıldır doğrular konuşulmuyordu. Yazılmıyordu. Yeni yeni yazılmaya başladı. Ama CHP'nin söylediklerinin hepsi yalan. Onların İslam'a Said-i Nursi'ye yaptıkları zulümler ciltlere sığmaz. Bu yüzden şu an yaptıkları da tamamen yalandan ibaret. CHP'nin demokrasisi de hürriyeti de yalan!."
ÜSTAD'LA İLGİLİ 30'DAN FAZLA KİTAP YAZDIM
-Necmettin bey 50 yıldır Said Nursi'nin izinde araştırma yapıyorsunuz. Bu macera nasıl başladı?
O dönemde gazeteler sürekli Bediüzzaman isimli bir şahıstan bahsediyordu. 1958 yılında Bediüzzaman hayatta iken "Tarihçe-i Hayat" isimli eserini satın aldım. Hayatımı baştan sona değiştirdi.

-Bediüzzaman'ı görme imkanınız oldu mu?
Çok küçüktüm. Ailem Barla'ya gitmeme izin vermezdi. Ayrıca o günlerde Gaziantep'ten Isparta'ya gitmek Ay'a gitmek gibi bir şeydi. Vefatından iki gün önce Bediüzzaman Antep'e geldi. Tarih 21 Mart 1960. Herkes Bediüzzaman'ın Antep'e geldiğini konuşuyordu. Sonradan öğrendik ki Urfa'ya giderken yolu karıştırıp Antep'e gelmişler. İki gün sonra gazetelerden Bediüzzaman'ın vefatını öğrendik.
-Bediüzzaman'ın kitapları ile nasıl tanıştınız?
Menderes idam olmuştu. Onun koltuğuna İsmet İnönü oturmuştu. Tarihçe-i Hayat'ı okuduktan sonra kafamdaki bütün sorulara cevap buldum. Lise'de Risale-i Nur okuduğumuz için polis baskınına uğradık. 21 kişi bizi disiplin kuruluna verdiler. Okul yönetimi "Gaziantep ili sınırlarında okuyamaz" diyerek beni okuldan kovdular. Hayatım boyunca defalarca gözaltına alındım dayak yedim, falakaya yatırıldım.
-İstanbul'a nasıl geldiniz?
Kurmay Albay dayımın sayesinde İstanbul'da Vefa Lisesi'ne kaydımı yaptırdım. İstanbul'un en eski Nur dersanesinde Süleymaniye'de Refet Barutçu ağabeyin hatıralarını dinleyerek Üstad'ın hayatını araştırmaya karar verdim. Sonra Türk Dili Edebiyatı bölümüne kaydımı yaptırdım. Hem okuyor hem de Bediüzzaman'ın hayatına ait, bilgiler, belgeler resimler arıyorum. Bütün meselem Said Nursi'nin hayatını öğrenmek. Aklımda kitap yazmak yoktu o dönemde
50 YIL HER ADIMINI TAKİP ETTİM
-Yolculuğunuzun ilk durağı neresiydi?
1969 yılında Bediüzzaman'ın doğduğu Nurs köyüne gittik. Önce Van'a gittik. Van'dan külüstür bir araba ile Bahçesaray'a ulaştık. Sabah namazını kıldıktan sonra 7 saat katır sırtında dağı tırmandık. Bediüzzaman'ın abisi Molla Abdullah'ın kızı Bediha hanım ile tanıştık. Bediüzzaman'a çok benziyordu. Onlarla konuştuk sohbet ettik, fotoğraflar çektik.
Bediüzzaman nereye gittiyse, nereye adım attıysa oraya adım atmaya gayret ettim. Bediüzzaman 1 Mart 1927'de Barla'ya sürgün edilmişti. Aynı duyguları yaşamak için Eğirdir'den bir kayık kiralayıp Mart'ta Barla'ya gittim. Üstad diyelim Galata köprüsünden Eyüp Sultan'a kayıkla gitmiş. Ben de aynı manevi hali yaşamak için aynı yerden kayık kiralayıp Eyüp'e gittim.

Eskişehir Cezaevine gittim. Orada çok şahitler buldum. Kastamonu, Emirdağ, Isparta, Van, Rusya her gittiği yere defalarca gittim. İnanılmaz şahitliklerim var.
-Bediüzzaman'ın Rusya'ya sürgün yılları var. Ordaki izini de takip edebildiniz mi?
Moskova'ya gittim. Komunizm yeni yıkılmıştı. Hayalimizde Moskova'nın göbeğine hak yol İslam yazmak vardı. Elime Kuran-ı Kerim'i aldım ve Fetih Suresi'ni okudum. Herkes etrafıma toplandı merakla ne okuduğumu dinledi.
2,5 saat yolculuktan sonra sürgünde kaldığı Kosturma'ya ulaştım. Birçok insanla tanıştım. Tatar Camii'nde 100 yaşındaki Ayşe ablayı buldum. Orada Bediüzzaman'ı huşu içinde dinlediklerini anlattı.