Son dakika haberleri... Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Yunan Bakan'ın Türkiye'yi hedef alan hadiz açıklamalarına "Orada o cevap verilmeliydi. Çizmeyi aştı. Sayın Bakan (Çavuşoğlu) gerekli cevabı vermiştir. Teşekkür ediyorum." ifadeleriyle tepki gösterirken, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise "Biz nezaket içinde, gerginliği azaltma konusundaki düşüncelerimizi de dile getirdik. Ama basın toplantısının belli bir noktasından sonra sayın Dendias gerçek dışı ithamlarla ülkemi suçlamaya başladı." açıklamasını yaptı.
"SON DERECE YARARLI TOPLANTILAR GERÇEKLEŞTİRDİK"
Bakan Çavuşoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar:
Sayın Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar'ın da söylediği gibi bu ziyaretin amacı gayri resmi 5+1 BM toplantısı öncesi hazırlıklarımızı gözden geçirmekti. Son derece yararlı toplantılar geçirdik.
Elbette bu görüşe bir gecede varmadık. İki bölgeli, toplumlu federal çözüm için Türkiye elinden gelen çabayı tüm platformlarda gösterdi. Rum-Yunan ikilisi bu çözümü istermiş gibi gözükürken günün sonunda Kıbrıs Türkü'nün eşitliğini reddetti. NE iktidarı, ne refahı paylaşmak isterler. Son 4 yılda değişen bir şey yok.
Siyasi süreçte, önümüzdeki süreçte, müzakerelerde, elbette süresi geçmiş ve Kıbrıs Türk halkının iradesinin yansıtmayan BMGK kararlarına işaret ederek federasyon modelini tekrar dayatmak istediklerini görüyoruz. Bir faydası olmayan ve olmayacak olan kararları ve artık statükoya dayanmış parametreleri dayatmanın anlamı yok. İmkansızı dayatmanın sebebi ne?
Crans-Montana'da Rum tarafının masayı devirmesiyle yaptığımız tüm açıklamalarda artık federasyonu müzakere etmeyeceğimizi defaatle söyledik. Biz artık federal çözüm için zaman kaybetmeyeceğimizi, yeni fikirlerin görüşülmesi gerektiğine inanıyoruz. Adadaki gerçekler çerçevesinde adil, kalıcı, sürdürülebilir bir vizyon ortaya koyuyoruz. Bu vizyon, adadaki iki devletin egemen eşitliği temelinde işbirliği yapması ve birbirlerini karşılıklı tanımalarıdır.
Bu sağlandıktan sonra iki devlet egemen eşitlikleri temelinde işbirliği yapabilirler, diğer fırsatları değerlendirebilirler. Biz gerçek, anlamlı, eşit ve sonuç getirecek yeni bir müzakere süreci başlatılmasını istiyoruz.
Cenevre'de 5+1 formatındaki toplantı gayri resmi bir toplantıdır. Burada yeni bir müzakere başlamıyor. Kesinlikle Crans-Montana'da kaldığımız yerden devam etmeyeceğiz, bu söz konusu bile olamaz. Bunu da bir kez daha vurgulamak isterim.
Biz Türkiye olarak her zaman KKTC ve Kıbrıs Türk halkının yanında olacağız. Kıbrıs Türk halkının güvenliği ve refahı Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk halkının refahıdır.
SORU-CEVAP KISMI
YUNAN BAKAN'IN PLANLI PROVOKASYONU
Ersin Tatar, "Sayın Çavuşoğlu'nun dünkü cevabı çok yerindeydi. Biz Doğu Akdeniz'de ne Kıbrıs Türk halkının ne Türkiye'nin haklarını yedirtmeyiz. Yunan Dışişleri Bakanı'na verilen cevapta, Kıbrıs Türk halkı olarak sizi izlerken "Bravo sayın bakanımız" dedik. Çünkü çizgiyi aşmıştı, cevabını aldı. Onların iddia ettikleri alan çok daha azdır. DOğu Akdeniz bağlamında söylenen cevap çok yerindeydi diye düşünüyorum." dedi.
Çavuşoğlu, "Yunanistan'la son 1.5 yıldır gerginlikler yaşadık ve diyalog yoluyla bu farklılıklarımız görüşerek bir çözüm bulma anlayışı istedik. İstikşafi görüşmeleri tekrar başlattık. Sayın Dendias'ın Ankara ziyaretini de önemli bir yumuşatma fırsatı olarak görmüştük. Buradaki görüşme son derece güzel, samimiydi. Dostane bir ortamdaydı. Farklılıklarımızı ortaya koyduk. Bir toplantıda bu kadar farklılığın giderilmesi tabii ki mümkün değil ama istikşafi görüşmelerin başlamasının amacı bu görüşmelerin devam etmesiydi. Daha sonra basın toplantısı kısmına gelirken, sayın Dendias ve ekibinden bize şöyle bir talep geldi: Biz basın topğlantınısda tartışma yaratacak konulara değinmeyeceğiz, sizden de aynı yaklaşımı bekliyoruz. Biz nezaket içinde, gerginliği azaltma konusundaki düşüncelerimizi de dile getirdik. Ama basın toplantısının belli bir noktasından sonra sayın Dendias gerçek dışı ithamlarla ülkemi suçlamaya başladı." açıklamasını yaptı.
Çavuşoğlu, "Bu neyi gösteriyor? 'Ben bu kavgayı devam ettirmek istiyorum' demektir. Bu maksimalist anlayışı, sözde Sevilla haritası gibi anlayışlara kendilerini de inandırlarsa zaten bir yerer varmamızın anlamı yok. Biz bu Sevilla haritasını paçavraya çevirdik. Bunların geçerli olmadığını gösterdik." şeklinde konuştu.
Ersin Tatar'ın açıklamaları şöyle;
Kıbrıs Türk halkı her zaman anavatan Türkiye'nin desteğini önemsemiştir. Garantörlüğünüz bizim için fevkalade önemlidir. Türkiye'mizin garantörlüğü bizim vazgeçilmezimizdir. Cenevre'deki konferansa bu anlayışla gidiyoruz.
Biz, BM'de devletten devlete ilişkiyi ifade edeceğiz. Böylelikle egemen eşitlik temelinde bir anlaşma olabilir.
Bizlere bir anlaşma empoze edilmeyecekse Kıbrıs Türk halkı doğal olarak kendi egemenliği ile bir anlaşmaya girmek isteyecektir. Gelinen aşamada eski anlayışa göre fark şudur: Eski anlaşmada egemence kelimeler kullanıldı, onlar aldatmacaydı. Esas önemli olan bağımsızlıktır. dedi.
YUNAN BAKAN'IN KÜSTAH AÇIKLAMALARI
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "Orada o cevap verilmeliydi. Çizmeyi aştı. Sayın Bakan (Çavuşoğlu) gerekli cevabı vermiştir. Teşekkür ediyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Anayasa Mahkemesi'nin Din İşleri Değişiklik Yasası'nın 8B Maddesinin 2. Fıkrasının AB Bendinde yer alan Din İşleri Komisyonu'nun hafızlık kursu açma yetkisini iptal eden kararını değerlendirirken, gereken yasal düzenlemelerin yapılacağını ve kurslara devam edileceğini açıkladı.
Tatar, gerekli yasal düzenlemelerin takipçisi olacağını belirterek, "Bu topraklarda ne dini inançlarımız yok olacak, ne de ezan sesi susacak." Dedi.
KURUMU TÖHMET ALTINDA BIRAKMAK DOĞRU DEĞİLDİR
Cumhurbaşkanı Tatar, yaptığı açıklamada şöyle dedi;
"KKTC Anayasası'nın her vatandaşa dini inançlarını ve kutsal kitaplarını öğrenme hakkı ile kendi inançları doğrultusunda ibadet etme özgürlüğünü sağlamakta olduğunu belirtmekte büyük yarar vardır. Buna göre din eğitimi almak Anayasaya aykırı olmadığı gibi Din İşleri Başkanlığı da Devletin dini alanlarda faaliyet gösteren kurumudur. Bunlara da dikkat edilmesi gerekir. Bu arada Din İşleri Başkanlığı'nın, devletin dışında bir kurum olduğu algısını yaratmak ve bu kurumu zan ve töhmet altında bırakmak doğru değildir.
TAKİPÇİSİ OLACAĞIM
Anayasa Mahkemesi'nin bu kararından sonra gereken yasal düzenlemelerin hemen yapılarak, kursların devamının sağlanması en büyük beklentimdir. Buna göre de kurslar Din İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenmeli, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı da bu kursları denetlemeli ve kurs sonrasında verilecek olan belgeleri onaylanmalıdır. Gereken bu yasal düzenlemelerin bir an önce yapılmasının da takipçisi olacağım.
NE İNANÇLARIMIZ SUSACAK, NE DE EZAN SESİ SUSACAK
Bir kez daha belirtmek gerekir ki, vatan bildiğimiz bu topraklarda 1571 yılından bu yana devam etmekte olan dini inançlarımıza sahip çıkmaya ve bunları korumaya devam edeceğiz. Bu topraklarda ne dini inançlarımız yok olacak, ne de ezan sesi susacak."