O kadar şanslıydı ki, geride kalan evleri depremde tamamen yıkıldı, hayata ilk çelmeyi takmış oldu. 7 yaşında yürüme ve güçlüğü çekince DMD hastalığı teşhisi kondu. "Ben en son 7 yaşımda koştum" diyen Yıldız için doktorlar, "En fazla 20 yaşına kadar yaşar" diyordu. 5 yıl süren ameliyatlar da pes ettirmedi. Annesi, "Yılmayacağız Yıldız. Bu, Allah'ın verdiği bir imtihan" deyince hastalığını kabullendi ve yepyeni bir sayfa açtı yaşamında. 15 yaşında kalbi durunca yoğun bakıma kaldırıldı. Aylarca yoğun bakımda kaldı.
Annesi sıkılmasın diye kantinden boyama kalemi ve defter alınca yepyeni bir yolculuk başladı. O gün bugündür Yıldız, "Resimlerimi çiziyor, umutlarımı renklendiriyorum" diyerek kağıda hayat veriyor. 5 resim sergisi açtı, 2 kitap yazdı. "İnsanların yapamazsın dediği tüm engelleri aştım ben" sözleriyle motivasyonunu her zaman diri tutan Yıldız ve ailesine, Başkan Erdoğan, Mayıs 2019'da düzenlenen 7. Aile Şurası'nda plaket takdim etmişti...
Yıldız Yılmaz şu an Bursa'da yaşayan Giresunlu bir ailenin 4 kız kardeşinden en küçüğü. Yıldız'ın babası tır şoförü, annesi hayatını Yıldız'a adayan bir ev hanımı. Yıldız dünyada DMD (Duchenne Muskular Distrofi( kas hastası olan dünyadaki iki kadından biri. DMD hastalığı genleri gereği sadece erkeklerde görülebilen bir hastalık olduğu halde şu an dünyada DMD hastası iki kadın var, Yıldız'da onlardan biri. Yıldız'ın hayatla mücadelesi Türkiye tarihinin en büyük ikinci depremi olarak kayıtlara geçen 99 depreminden bir gün önce başladı. 15 Ağustos 1999 günü Yıldız henüz altı aylıkken üzerine çaydanlık dökülmesi sonucu Bursa'da acil hastaneye kaldırılıyor. Yanık tedavisinin İstanbul'da devam edilmesine karar alınınca Yıldız ve ailesi İstanbul'a gidiyor. Yıldız, "Eğer üzerime çaydanlık dökülmeseydi ve tedaviye ailecek İstanbul'a gitmeseydik şu an ne ben ne ailem hayatta olmayacaktık. Yaşadığımız bina tamamen yıkıldı. Benim hayatta kalma mücadelem ben bilmeden aslında altı aylıkken başlamış" dedi.
BU BİZE ALLAH'IN VERDİĞİ BİR İMTİHAN
"Yıllar süren yanık tedavisinden sonra ben yedi yaşındayken ailem yürümemde ve koşmamda bazı anormallikleri fark edip beni doktora götürdü. Ve bana DMD hastalığı teşhisi konuldu. DMD elli milyonda bir görülen bir hastalık. Ben en son 7 yaşında koştum. Sonra bir gün uyandığımda ayaklarımı kullanamadım. Doktorlar aileme benim yirmi yaşıma kadar yaşayabileceğimi söyledi. Beş yıl boyunca ameliyat oldum. Ailem ve ben üzüntüden kahrolduk. Ben hastalığımı kabullenemiyordum. Annem beni bir gün karşısına aldı ve dedi ki; 'Yılmayacağız Yıldız. Bu bize Allah'ın verdiği bir imtihan. Herkesin imtihanı farklı kızım bu dünyada. Ve biz bu imtihanı başarıyla atlatacağız' dedi. O gün hastalığımı kabullendim."
OKULLAR BENİ ALMADI
"Hayatta karşılaştığım ilk ön yargı okul müdürüm ile oldu. İlkokula başlayacağım zaman beni okula almadı. 'Burada 'normal' öğrenciler var seni alamam gidip engelli raporu alın' dedi. Engelli raporu almaya gittiğimizde yapılan testler sonucu benim kendi yaşımdan üç yaş daha ileri zekâ olduğum ortaya çıktı. Annem yıllarca beni sırtında taşıyarak okula götürdü. 'Anne sırtında taşıma beni artık' dediğimde; 'Seni tekerlekli sandalyeye koymaya kıyamıyorum' deyip her gün ağlıyordu.
DOKTORLAR HER ŞEY BİTTİ DEDİ
"Yaşım ilerledikçe hastalığım arttı. 13 yaşımda belirtiler arttı ve 15 yaşımda babam beni okula götürürken kalbim durdu. Babam tır şoförü olduğu için ilk yardım eğitimi almış. Babam bana sokakta kalp masajı yaparak hayata geri döndürdü. Bu olaydan sonra yoğun bakıma alındım ve aylarca tek başıma orada kaldım. Doktorlar yoğun bakımdan çıkmamın tek yolunun boğazımla bir solunum cihazıyla hayatıma devam edebileceğimi söyledi. Aileme kavuşmak için hiç istemesem de bunu kabul ettim.
Yoğun bakımda kalırken annem çok sıkılıyorum diye bana hastane kantininden boyama kalemi ve defter almıştı. Bugüne kadar hiç fark etmediğim bir yeteneğimi yoğun bakımda fark ettim. O gün bu gündür ben resim çiziyorum. Ben umutlarımı renklendiriyorum. En büyük hayalim Contemporary'de eserlerimin sergilenmesi. Doktorlar bana mucizesin diyor.