Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin Ankara büyükelçileri ile Çankaya Köşkü'nde bir araya geldi. Erdoğan, şu mesajları verdi:
ANAHTAR ÜLKE TÜRKİYE: Geçen sene güvenlik algısının değiştiği bir döneme şahitlik ettik. Geleneksel tehditlerin yanı sıra salgın hastalıklar, terör gibi asimetrik meydan okumaya maruz kaldık. Salgının 8.5 milyarlık insanlık ailesini birbirine yaklaştırmak yerine, toplumlar arasındaki uçurumları derinleştirdiğini üzülerek görüyoruz. Aşıya adil erişim ve salgının ekonomik yükünü omuzlamadaki adaletsizlikler de artarak devam ediyor. Bu olumsuz iklimden AB de etkilenmiştir. Ortak göç politikası oluşturulması, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı başta olmak üzere birçok kemikleşmiş sorun karşısında AB kayda değer hiçbir adım atamadı. Konuya objektif bakabilen herkes, birliğin bu tehditlerin aşılmasında anahtar ülkenin Türkiye olduğunu görmekte, ikrar ve itiraf etmekte.
OYALAMA TAKTİKLERİ: Bu kritik dönemeçte Türkiye ve AB ilişkilerinin her alanda ileriye taşınması daha da önem kazandı. Münasebetleri daha sağlam bir zemine oturtmak istiyoruz. Olumlu gündemin hayata geçirilmesi için diyalog ve diplomasiden yana çaba gösterdik. AB'den beklediğimiz karşılığı göremedik. Bize oyalama taktikleri uygulandı. Esas hesaplanması gereken birliğin iradesinin birkaç devlet tarafından esir alınmış olması. Türkiye'nin tam üyelik sürecindeki kararlı, dirayetli, sabırlı tutumu ile birlik içindeki tabiri caizse yazılım hatalarının da görülmesine katkı sağladığına inanıyorum.
ADİL YÜK PAYLAŞIMI: Avrupa ve Türkiye'nin çevresinde yaşanan krizler çözülmedikçe, göç baskısının durmasını beklemek gerçekçi değil. Sınır ötesi operasyonlarımızla Suriye'nin kuzeyinin dünyaya terörist ihraç edilen bir terör merkezi haline dönüşmesini engelledik. DEAŞ ve PKK/PYD'ye yönelik harekâtlarımızla bölgedeki istikrar ve güven ikliminin tesisine katkıda bulunduk. Türkiye'nin terörden arındırdığı bölgelerde bugün 4 milyonun üzerinde Suriyeli yaşıyor. Türkiye buradaki varlığıyla Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasına katkı sağlarken, yeni göç dalgalarının da önüne geçmektedir. Bizim gayretlerimiz olmasaydı, göç krizi daha fazla derinleşecek, can kayıpları daha çok artacak, terör daha fazla azacak, istikrarsızlık çok daha geniş bir coğrafyaya yayılacaktı.
DESTEK ALAMADIK: Türkiye'nin fedakârca yürüttüğü çalışmalar, tablonun kötüleşmesine, yüreklerde yeni Aylan bebek yaralarının açılmasına mâni oldu. 500 bine yakın Suriyeli misafirin evlerine güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin sağlanması, Türkiye'nin bir diğer başarısıdır. Bu gerçeklere rağmen Türkiye, AB'den anlamlı bir destek alamadı. Belarus'ta yaşanan kriz birliğin, göçle mücadelede sürdürülebilir bir politikadan yoksun olduğunu gözler önüne sermiştir. Göç konusunda AB'den beklentimiz sadece adil yük ve sorumluluk paylaşımı.
SİYASİ SAİKLER: Ege'de müessif olaylarla ilgili Avrupa'dan daha vicdanlı sesler yükselmesini bekliyoruz. 18 Mart Mutabakatı göç alanında işbirliği yanında, ilişkilerde 5 alanda daha somut ilerleme sağlamayı hedefliyor. Vize serbestisi, turizm ve ticaret yanında Türkiye'nin tam üyeliği yönündeki önyargıları kırmaya katkı sağlayacak. Sürecin siyasi saiklerle engellenmesi tüm taraflara zarar veriyor. AB'nin 2022'de stratejik miyopluktan kurtularak Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinde daha cesur davranmasını bekliyoruz. Bazı üyelerin Türkiye ile problemlerini birlik koridorlarında çözme çabasından vazgeçmesi gerekiyor. Bu arada, Başkan Erdoğan, Akçakale'de şehit olan Onbaşı Muhammed Enes Koç'un ailesiyle telefonla görüşerek, başsağlığı diledi.
TAM ÜYELİK HEDEFİNE BAĞLIYIZ
YARIM asırdan fazla süredir AB'ye üyelik için çaba harcıyoruz. 20 yıllık zaman diliminde Avrupa'da sayısız liderle konuştum. Tam üyelik yolunda attığımız adımların nasıl engellendiğini bizzat gördüm. Coğrafi, tarihi, beşeri olarak Avrupa kıtasının bir parçası olan Türkiye, AB tam üyelik hedefine bağlıdır. 2021-2023'ü kapsayan çalışmalarımıza hız verdik. Paris İklim Anlaşması'nı onayladık. Maruz kaldığımız onca adaletsizliğe rağmen AB, stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Yapılması gereken asıl husus, AB'nin Türkiye'nin üyelik sürecine dair adil davranmasıdır.
AB'NİN SAMİMİ BİR MUHASEBE YAPMA VAKTİ GELDİ
GEÇEN sene Yunanistan'la gerilimin düşmesi için büyük çaba gösterdik. İki komşu ülke olarak doğrudan ve yapıcı diyalogla aramızdaki meseleleri halledeceğimize inanıyorum. Türkiye'nin Kıbrıs meselesindeki duruşu nettir. 50 yıldır süren müzakere sürecinin neden çözüme kavuşmadığı nettir. Rumlar, kendilerini adanın tek sahibi olarak gören zihniyetten bir türlü kurtulamadı. AB açısından samimi bir muhasebe yapma vakti gelmiştir. AB çözüme katkı yapmak istiyorsa 2004'te verdiği taahhütleri yerine getirmeli. Diğer türlüsü yeni bir oyalama, enerji israfından başka anlam ifade etmeyecektir.
HERZOG VE PİNTO İÇİN TAZIYE MESAJI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'a, annesi Aura Herzog'un vefatı dolayısıyla taziyelerini iletti. Başkan Erdoğan, Türk Yahudi Toplumu Onursal Başkanı Bensiyon Pinto'nun vefatı dolayısıyla da oğlu Benjamin Pinto'yu arayarak taziyelerini iletti.
Koray TAŞDEMİR