Son Dakika Haberi | Rusya Ukrayna krizi ile ilgili Başkan Erdoğan'dan ilk mesaj! 'Karadeniz tedbirleri paketi' vurgusu! İki ülkeye çağrı!
Rusya-Ukrayna krizi ile ilgili Başkan Recep Tayyip Erdoğan'dan son dakika açıklamaları geldi. Erdoğan, Vladimir Putin'in, Donetsk ve Luhanks bölgelerinin bağımsızlığını tanıması sonrası ilk kez değerlendirmede bulundu. Rusya Ukrayna krizinin tırmanmasından endişe duyduklarını belirten Erdoğan, Rusya'nın adımını, 'Kabul edilemez' olarak nitelendirdi. Türkiye'nin Karadeniz ülkesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, bölgedeki gerilimin tırmanması nedeniyle tedbirlerin alındığını da söyledi. İşte Başkan Erdoğan'ın Afrika ziyaretinde uçakta gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar...
Rusya-Ukrayna krizi savaşa doğru hızla ilerlerlerken, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'dan ilk değerlendirme geldi. Afrika seyahatini sürdürürken uçakta değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Rusya'nın Başkan Vladimir Putin'in imzası ile Luhansk ve Donetsk'in bağımsızlığını tanımasına tepki gösterdi. Erdoğan, atılan bu adımın 'Kabul edilemez' olduğunu ifade etti. Erdoğan, tarafları sağ duyu ve barışçıl çözümlere davet etti. Erdoğan, Türkiye'nin Karadeniz ülkesi olması nedeniyle süreçten nasıl etkileneceği ile ilgili soruya da yanıt verdi. Erdoğan, Rusya Ukrayna krizi nedeniyle tedbirleri aldıklarını ifade etti.
BAŞKAN ERDOĞAN'DAN SON DAKİKA AÇIKLAMALARI
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın Afrika seyahatinde sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
SORU: Üç ülkeyi kapsayan Afrika gezinizin ilk ayağı tamamlandı. Buradaki gözlemleriniz, beklentileriniz nelerdir?
Öncelikle bu ziyarette bize eşlik ettiğiniz için size teşekkür ediyorum. Biz Türkiye olarak kazan-kazan anlayışıyla Afrika'nın kalkınmasına katkı sunmaya, karşılıklı ticaret hacmimizi artırarak hep beraber kazanmaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Bu turumuzun ilk noktası olan Kongo Demokratik Cumhuriyeti 2,3 milyon kilometrekarelik yüz ölçümü ve 90 milyon gibi bir nüfus ile çok büyük bir ülke. Ciddi manada zengin yeraltı kaynaklarına sahipler. Birçok üründe zenginlikleri var. Bakırdan tutun elmasa varıncaya kadar, ciddi manada yeraltı metal zenginlikleri mevcut. Bütün bunlara rağmen acaba niçin bugüne kadar Kongo Demokratik Cumhuriyeti bir sıçramaya sahip olamadı? İşte bunlar maalesef Afrika'nın kara bahtı, kaderi. Batı'nın Afrika'yı nasıl soyup soğana çevirdiğini hep bilirdik duyardık. Ama bunu bir de gelip yerinde görünce insan o zaman kahroluyor. Burada bütün yol güzergahlarında gördüğümüz insanların hali bize bir sinyal veriyor. Tablo çok açık net ortada. Batı, burayla ilgili bugüne kadar herhangi olumlu bir şey yapamaz mıydı? Bunlar buraya yıllardır gelirler giderler. Acaba var mı bir destekleri? Yok. Bizim Afrika'ya verdiğimiz ehemmiyetin ne kadar önemli olduğu günbegün ortaya çıkıyor. Mesela Albayrak Grubu'nun Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde temizlik işini aldığını öğrenince doğrusu çok sevindim. Albayrak'ın bu işi hiçbir yerde görülmeyen bir şekilde ve süratle başaracağına inanıyorum. Niye? İstanbul'da biz bu işi Albayrak'la başardık da onun için. Ben tabi Cumhurbaşkanıyla görüşmemde de "Türk şirketleri sömürmek için gelmezler, kazan-kazan esasına göre burada sizlerle iş yaparlar. Bir yıl içinde buranın nasıl temizlendiğini, buradaki değişimi göreceksiniz" dedim. O da mutlu oldu. Bunlar kitabı yazılacak çok çok önemli değişimler. Ben bu bakımdan burayı önemsiyorum. Afrika'nın tam ortasında devasa bir ülke olan Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin inşallah bir sıçrama yapacağına inanıyorum. Dolayısıyla bizim burayla ilişkilerimizi geliştirmemiz lazım. İş adamlarımızı buraya sevk etmek, buradaki yatırımları geliştirmek suretiyle inşallah farklı adımları atarız.
SORU: Gine-Bissau'da büyükelçiliği yakında açacağınızı belirttiniz. Afrika'da 54 ülke var, Türkiye'nin Afrika'da 1923'ten 2002'ye kadar 12 elçiliği varmış. Sizin döneminizle birlikte 31 yeni elçilik açılarak 43 elçiliğe ulaşılmış. Arada açılmayan elçilikler var. Yeni elçilikler açılacak mı? 54'te 54 gibi bir hedef koyuyor musunuz? Elçilikler açılıyor ama çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Bir defa elçiliklerin açılması demek, sizin o ülkede varlığınızın ispatı demektir. Eğer siz bir ülkede var olmak istiyorsanız, orada sizin elçiliğinizin olması lazım. Elçilik varsa siz orada varsınız, elçilik yoksa yoksunuz. Bazı ülkelerde mesela yanındaki veya bir ilerisindeki komşu ülkelerden görevlendirilmiş elçiler var. Ama bizzat o ülkede bizim büyükelçimizin olması, futboldaki tabirle adam adama markaj demektir. Bunu yapmamız lazım. Şimdi biz Afrika'daki büyükelçilik sayımızı 43'e çıkarmak suretiyle bunu başardık. Geldiğimizde 12 taneydi. Tabi böyle yürümesi mümkün değildi. Şimdi ise farklı bir Türkiye var. Dünya bizi bu noktada gıptayla izliyor. "Bunlar gerçekten çılgın Türkler" diyorlar. Bütün buralara girmemiz, buralarda bu adımları atmamız gerekiyordu. Mesela Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde Sayın Tshisekedi'ye dedik ki "Bize iki dönümlük bir yer vermişsiniz ama iki dönüme büyükelçilik bize uymaz. Onun için 10 dönüm falan bir yer bize verin." Şimdi 10 dönümlük bir yeri bize verdiler. Nehrin kenarında güzel bir yer dediler. Hemen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızdan bir heyet, Dışişleri Bakanlığımızdan bir ekiple beraber gelip buraya bakacaklar, zemin etütlerini yapacaklar, ondan sonra nihai kararımızı vereceğiz ve süratle de buradaki büyükelçilik binasının inşasına inşallah başlayacağız. Senegal de böyle oldu. Orası da 10 bin metrekare. Onun yeri de çok güzel. Tepede görkemli bir yer. Oradan bütün ummana bakıyorsunuz.
"İŞ ADAMLARIMIZ ÇOK CİDDİ ALIN TERİ DÖKÜYORLAR"
SORU: Sıkça yaptığınız Afrika gezileriniz Batı basınında sık sık haber konusu oluyor. Bunlar "Türkiye'nin Afrika'daki yükselişi" başlıklarıyla veriliyor. Bu konuda Afrika'ya Batı'nın yaklaşımı ile Türkiye'nin yaklaşımı arasındaki farklılıkları nasıl değerlendirirsiniz? Batının yaklaşımı ile Türkiye'nin yaklaşımı konusunda görüştüğünüz Afrikalı liderlerden nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Afrikalı liderlerin Türkiye'ye yönelik yaklaşımları günden güne daha olumlu bir hal alıyor. "Türkiye gerçekten kazan-kazan esasına göre ülkelerimize geliyor" diyorlar. Aslında tarih yeniden tekerrür etti. Nasıl tekerrür etti? Ecdadımız buralara geldiği zaman sömürge mantığıyla, anlayışıyla gelmedi. Tam aksine buraları inşa ve ihya etmek üzere geldi. Şimdi biz de inşa ve ihya etmek üzere geliyoruz. Kimlerle? İş adamlarımızla beraber. İş adamlarımıza diyoruz ki "Burada yatırım imkanları var. Bu yatırımlara girmelisiniz ama sömürmek için değil; hem siz kazanacaksınız hem de bu ülkeye kazandıracaksınız." Sağ olsun iş adamlarımız da bu anlayışla işlerine devam ediyorlar. Gerçekten iş adamlarımız da buralarda çok ciddi alın teri döküyorlar; hem kazandırıyorlar hem de kazanıyorlar. Bu bizi de mutlu ediyor. Çünkü eseri görüyoruz. Bu eserlerle beraber o ülkelerin Türkiye'ye karşı bakışları daha olumlu hale geliyor.