Son dakika | Başkan Erdoğan'dan Büyük Zafer'in yıl dönümünde tarihi mesajlar: Biz hedeflerimize yürüyüşte asla ödün vermedik
Son dakika haberi... Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 30 Ağustos 1922-2022 Büyük Zafer’in 100. Yılı Etkinlikleri Kütahya Toplu Açılış Töreni'nde açıklamalarda bulundu. Hedeflerimize yürüşte asla ödün vermedik diyen Başkan Erdoğan; "Attığımız her adımda dışarıdan ve içeriden engellemelerle karşılaştık. Hamd olsun hepsinin üstesinden geldik. Milletimize kazandırdığımız eserlerin yanında, küresel gelişmelerde de Türkiye'yi dünyanın en stratejik ülkelerinin arasına getirdik." dedi
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 30 Ağustos 1922-2022 Büyük Zafer'in 100. Yılı Etkinlikleri Kütahya Toplu Açılış Töreni'nde açıklamalarda bulundu.
İşte Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar:
"Sizlerle en son 2019 Mart'ta yüz yüze kucaklaşmıştık. Sonra araya salgın girdi ve yaklaşık 3,5 yıl aradan sonra şimdi sizlerle bir aradayız. Dumlupınar zaferimizin 100'üncü yılı vesilesiyle Kütahya'ya gelerek hem sizlerle hasret gidermek, hem zafer sevincimizi paylaşmak, hem de tamamlanan eserlerin açılışını yapmak istedik. İnşallah birazdan bu eserlerin bazılarının açılışını canlı bağlantı yoluyla gerçekleştireceğiz.
Geçtiğimiz Perşembe günü Ahlat'ta Cuma günü de Sayın Bahçeli ile birlikte Malazgirt'teydik. Sultan Alparslan Bizans'ın gururlu hükümdarı Diyojen'in sayıca üstün ordusunu yenerek Anadolu'nun kapılarını milletimize Malazgirt'te açmıştır. Milli Mücadele ile asırlardır tükenmeyen bir kin ve hırsla bizi bu topraklardan atmak isteyenlere Anadolu'nun ebedi vatanımız olduğunu bir kez daha ilan ettik. Selçuklu ve Osmanlı'nın mirasını devralan cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolda ter ve kanla döşenmiştir.
"MİLLETİMİZ KOCATEPE VE DUMLUPINAR'DA YENİ BİR DESTANIN GİRİZGAHINI YAPMIŞTIR"
Birinci Dünya Savaşı'nda dört bir yanda yedi düvele karşı savaşan, pek çok yerde zaferler kazanan Osmanlı, İstanbul'un işgali ve Sevr dayatmasıyla adeta dermansız bırakılmıştı. Vatan topraklarını dört bir yandan işgale başlayan düşman, Adana, Antep, Maraş direnişleriyle pabucun pahalı olduğunu görünce, sinsi amaçlarının taşeronluğunu Yunan'a bırakmıştır.
İstiklal mücadelesini Gazi Mustafa Kemal'in önderliğinde Anadolu'ya taşıyan milletimiz varını yoğunu ortaya koyarak hazırladığı ordusuyla, Kocatepe ve Dumlupınar'da yeni bir destanın girizgahını yapmıştır.
Samsun ile başlayıp Ankara'da TBMM'nin açılışıyla dünyaya resmen ilan edilen bu sürecin her aşaması küllerinden yeniden doğan bir milletin uyanışının sembolüdür. Oldukça zor ve zahmetli bir sürecin ardından ordumuz yine bir Cuma günü 25 Ağustos'ta nihai zafer için son hazırlıklarını tamamlamıştır. O gece ezanlar okundu, namazlar kılındı, dualar edildi, son sıcak yemekler yendi ve ertesi sabah gün ağrırken hücum emri verildi. Kocatepe'den başlayıp Dumlupınar'a oradan İzmir'e kadar süren Büyük Taarruz, epeydir savunmada olan Türk ordusunun uzunca bir aradan sonra yaptığı ilk saldırı harekatıydı.
"26 AĞUSTOS'TA BAŞLAYAN KIYAMLA TÜRK'E KEFEN BİÇİLEMEYECEĞİNİ TÜM DÜNYAYA İLAN ETTİK"
Düşmanın belki makinalısı, topu, kamyonu, arabası, uçağı bizden çoktu ama bizim askerimizin iman dolu yüreği bu eksiklerin hepsini fazlasıyla telafi ediyordu. Nitekim Yunan ordusu çekilirken 200 bin kişilik kuvvetinin yüzde 65'ini Afyon-Kütahya hattında zayiat olarak bırakmıştır.
Bu millet o imanlı yürekleriyle, imansızları İzmir'den denize döktü. Aşağı yukarı aynı sayıya sahip Türk ordusunun bu savaştaki kaybı ise sadece yüzde 6,5 civarındadır. Büyük Tarruz ve akabindeki çatışmalar dünya askeri tarihine en başarılı topyekün savaş olarak geçmiştir. Türk'ün ölüm fermanı olarak tedavüle sokulan Sevr'i milletimiz işte bu topraklarda kanıyla canıyla yırtarak müstevilerin suratına çarpmıştır. Türk'ün esir edilemeyeceğini
Türk'e kefen biçilemeyeceğini 26 Ağustos'ta Afyon'da başlayıp, 9 Eylül'de İzmir'de sona eren bu kıyamla tüm dünyaya ilan ettik.
O dönemde İslam dünyasının dört bir yanından kendileri de bin bir yokluk ve zulüm altında yaşayan dostlarımızdan da ülkemize yardım yağmıştır. Büyük Tarruz öncesinde de tıpkı bugün olduğu gibi ülkenin askeri gücünden mali kaynaklarına tüm imkanlarını sorgulayarak bu işin olmayacağını söyleyenler vardı. Ama sonuçta mücadelenin sadece silahla sadece parayla değil asıl imanla, kararlılıkla, azimle, inançla kazanıldığını herkes gördü.