Başkan Erdoğan: Netanyahu her an iflas bayrağını çekebilir
Katar ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başkan Recep Tayyip Erdoğan; "İsrail Başbakanı Netanyahu şu anda iflas ile baş başa kalmış bir durumdadır. Her an iflas bayrağını çekebilir. Sadece Netanyahu’nun değil, beraberlikteki kadronun da zulümlerine göz yuman bir Batı var" dedi. İsrail istihbarat örgütü Mossad’ın aralarında Türkiye’nin de olduğu bazı ülkelerde Hamas yöneticilerine suikast hazırlığı yaptığı haberlerine ilişkin iddialara tepki gösteren Başkan Erdoğan; "Türkiye'ye karşı böyle bir adıma cüret ederlerse bedelini bellerini doğrultamayacak surette öderler" ifadelerine yer verdi.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail'in, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu, Filistin dışında yaşayan Hamas üyelerine yönelik suikast planlarının olduğu" iddiasına ilişkin, "Türkiye'ye, Türklere karşı böyle bir adımı atmaya eğer cüret ederlerse bunun bedelini, bir daha bellerini doğrultamayacak surette, ödemeye mahkum olurlar." dedi.
Erdoğan, Katar programı sonrası yurda dönerken, uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Başkan Erdoğan'dan Katar dönüşü önemli açıklamalar | Video
Başkan Erdoğan'ın sorular öncesi ziyaret ilişkin genel değerlendirmesi şu şekilde;
Katar-Türkiye Ekonomik ve Ticari İlişkileri:
Değerli basın mensubu arkadaşlarım, sizleri en kalbi duygularımla muhabbetle selamlıyorum. Aziz kardeşim Katar emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'nin davetine icabetle Doha'ya gerçekleştirdiğimiz ziyareti tamamladık. 2014 yılında kurduğumuz Yüksek Stratejik Komitemizin dokuzuncu toplantısını başarıyla tamamladık. Ziyaretimizin ikinci gününde dönem başkanı Katar'ın onur konuğu olarak Körfez İşbirliği Konseyi 44. Zirvesine katılarak hitapta bulundum. Komite toplantımız çerçevesinde yaptığımız görüşmelerde ikili ilişkilerimizi tüm boyutlarıyla gözden geçirdik. Katar'la ticaret hacmimiz yüzde 14'ün üzerinde bir artışla 2 milyar doları aştı. Katar'la ticaretimizin ve yatırımlarımızın daha da artırılması konusunda mutabık kaldık. Son derece verimli geçen görüşmelerimizin ardından muhtelif alanlarda 12 yeni anlaşma imzalandı. Böylece Yüksek Stratejik Komite mekanizması kapsamında son 9 yılda imzaladığımız belgelerin sayısı 100'ü geçti. Toplantımız vesilesiyle bölgemizdeki son gelişmeleri de ele alma fırsatı bulduk. İstişarelerimizin odak noktası iki aydır İsrail'in zulmüne maruz kalan Filistinli kardeşlerimizin durumuydu. Ateşkesin acilen ve kalıcı olarak tesisi, Gazze'ye insani yardımların kesintisiz akışının sağlanması, iki devletli çözüm ekseninde barışın temini için atacağımız adımları etraflıca görüştük. Kardeşim Şeyh Temim'le bu konudaki yakın iş birliğimizi ve ortak ilişkilerimizi sürdürme konusunda hemfikiriz. Bugün iştirak ettiğim Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi'ndeyse hem 6 üye ülkeyle hem de konseyle olan ilişkilerimizi ileriye taşıma irademizi teyit ettik. Konsey üyesi ülkelerle ticaretimiz son 20 yılda 20 milyar dolardan fazla artışla toplam 23 milyar dolara yükseldi. Ticaretimizdeki artış trendi inşallah devam eder. Filistinli kardeşlerimizin yaralarının sarılması ve 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin Devleti'nin kurulması amacıyla körfez ülkeleriyle diyaloğumuzu güçlendireceğiz. Doha'da yaptığımız tüm görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Şimdi sözü sizlere veriyorum.
SORU: Gazze'de sizin de söylediğiniz gibi korkunç bir insani felaket ve trajedi yaşanıyor. İsrail-Filistin sorununun çözümü konusunda Amerika Birleşik Devletleri'nin kafasında sizce nasıl bir plan var? İsrail'e ne zaman dur denilecek? Netanyahu hükümetiyle bu karar ne kadar mümkün olacak? İsrail gözü dönmüş bir şekilde Gazze'nin güneyini vurmaya devam ediyor. Bu saldırılar sürerken, olayın siyasi bir çözümü ve sonuçlanması noktasında ne kadar umutluyuz? Bütün bu süreç İsrail devletinin dünyada bütün desteğini kaybetmesiyle sonuçlanabilir mi? Bütün bu konularla ilgili görüşlerinizi rica edeceğim.
"BUNA ASLA BİZ EYVALLAH EDEMEYİZ
İsrail'e yönelik başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere tüm Batılı ülkelerin destekleri olmasaydı, şu anda bölgemizde böylesi bir tabloyla karşı karşıya olmazdık. Bu ülkelerin gerek nakdi, gerek silah, mühimmat, araç gereç gibi ayni ve parasal olarak sınırsız destekleri, ciddi manada Batı'nın şımarık çocuğu İsrail'i bu noktalara taşıdı. Bu nereye kadar böyle gider? Bu durum özellikle İsrail'le ilişkileri çok çok farklı konumda olan ülkelerin İsrail'e olumsuz bakışını çok daha tahrik edici olacaktır. Failin kimliğine göre hareket eden küresel sistemin ayarı bozulmuştur. Bu bozuk ayarla neyi nasıl düzelteceksiniz? Özellikle İsrail Başbakanı Netanyahu şu anda iflas ile baş başa kalmış bir durumdadır. Her an iflas bayrağını çekebilir. Sadece Netanyahu'nun değil, beraberlikteki kadronun da zulümlerine göz yuman bir Batı var. Neyse ki 7 Ekim'den bugüne Batının İsrail'e bakışı ciddi manada değişmiştir. İnanıyorum ki çok fazla da sürmeyecek, kısa bir zaman içerisinde özellikle Gazze'ye yönelik İsrail'in bu zalimce tavırları, kendisini iflas ile karşı karşıya getirecektir. Gazze saldırıları öncesi İsrail'de Netanyahu hakkında biliyorsunuz bir yargılama söz konusuydu. İşgal kuvvetleri ile iş birliği halindeki İsrail yargısı onunla ilgili menfi bir karar vermekten şu anda imtina ediyor. Öyle ya da böyle bu kararı vermenin arifesinde olduklarına inanıyorum. Bizler de diğer yandan Netanyahu ve suç ortaklarının uluslararası zeminde yargılanması için dünyanın değişik yerlerinden 3 bin civarında avukatla, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvurduk. Gazze'deki savaş suçlarını mahkemenin gündemine taşıdık ve bunun takipçisi olacağız. Sadece bizden değil, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne dünyanın değişik yerlerinden de İsrail aleyhine ciddi manada başvuru yapan ülkeler bulunuyor. Bu ülkelerin bu dik duruşunun yanında da Filistinlilerle dayanışma içerisinde olan insanların sayısı her geçen gün artıyor. Londra'nın caddelerinde, New York'ta Beyaz Saray'ın önünde, Paris'te, Belçika'da, Hollanda'da dünyanın birçok yerinde yükselen bu sesler, Filistin'deki zulüm bitene ve suçlulardan hesap sorulana dek dinmeyecek. Gazze'deki tarifsiz zulüm karşısında tüm vicdan sahipleri gibi bizim de ciğerimiz yanıyor. İnsanlıktan nasibini almamış İsrail yönetimi, Gazze'de 16-17 bin Filistinliyi öldürecek, bunlara yemek, su ilaç ulaşmasını engelleyecek, yaralıların hastanelere taşınmasının önüne geçecek ve vicdan sahibi insanlar bunun karşısında durmayacak öyle mi? Böylesi bir tavır vicdansızlık ve insafsızlık olur ki, buna asla biz eyvallah edemeyiz.
SORU: Ortadoğu'da kalıcı barış için Türkiye başta garantörlük olmak üzere bazı somut önerilerde bulundu. Siz, bir Barış Konferansı önerdiniz. Katar da süreçte aktif rol oynayan ülkelerden biri. Görüşmelerinizde, kalıcı barış ve ateşkesin yol haritasına ilişkin neler gündeme geldi?
"BİZ GARANTÖRLÜĞE DE, BU KONFERANSA EV SAHİPLİĞİ YAPMAYA DA HAZIRIZ"
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, Katar'ın bütün bu sürece bakış açısı bizimle örtüşüyor. Bundan sonraki süreçte de Katar ile gerek şahsım, gerek Dışişleri Bakanlığımız, gerekse ilgili kurumlarımız irtibat halinde olacak. Barışa ulaşmasını hedeflediğimiz bu süreci birlikte işletecek, adımları yine birlikte atacağız. Çünkü bundan sonraki aşama "Kendi başına bırakalım, yürüsün" diyeceğimiz bir süreç değil. Ortada İsrail'in acımasız saldırılarıyla yerle yeksan olmuş bir Gazze var. Ateşkesin sağlanması ve akabinde yaralıların Gazze'den tahliyesi öncelikli konular. Gazze'deki sivil halkın içerisinde kanser hastaları da bulunuyor. Biliyorsunuz bir kısmını ülkemize tedavilerini yapmak üzere getirdik. Bir de Gazze'nin yeniden inşası ve imarı konusu var. Bu konuda da gerekeni yine hep birlikte, inşallah gücümüz neye yetiyorsa yapacağız. Yeniden inşa ve imara başlayacağız. Katar bu konuda Türkiye'yle aynı istikamette yürümeye kararlı. Biz garantörlüğe de, bu konferansa ev sahipliği yapmaya da hazırız. Yeter ki barışı gerçekten istesinler. Biz sürekli barış diyoruz, hukuk, adalet diyoruz. Bunları öylesine söylemiyor, dünyanın büyük bir felakete sürüklenmemesi için bu kavramların ayakta kalmasına ihtiyaç olduğunu bilerek ifade ediyoruz. Gözleri olup zulmü görmeyenlere, kulakları olup gerçeği işitmeyenlere, dilleri olup hakikati söylemeyenlere "görün, duyun, gerçeği artık söyleyin" diyoruz. İnsanlık onurunun kurtuluş reçetesini sunuyoruz aslında. Biz yılmayacağız, usanmayacağız, yorulmadan hakkı ve hakikati anlatacağız. "Denedik olmadı" deme lüksümüz yok. Barış için çabalamaya devam edeceğiz. Yeni yol haritalarımızı oluşturduk. Hem Gazze'deki zulmü, hem Filistin'in yıllardır yaşadığı dramı, hem de kalıcı barış için çözümlerimizi ifade edeceğiz.