Başkan Erdoğan: İstanbul Sözleşmesi değil kanunlar yaşatır
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı'nda önemli açıklamalar yaptı. İsrail'in Gazze'de 14 aydır devam ettiği soykırımlarda hayatını kaybedenlerin yüzde 70'inin kadın olduğuna dikkat çeken Başkan Erdoğan, "Kadına şiddet insanlığa ihanettir, kadına şiddet uygulayan hakettiği cezayı çekmelidir" dedi. Muhalefetin İstanbul Sözleşmesi üzerinden yarattığı tartışmalara değinen Başkan Erdoğan şöyle devam etti: Muhalefetin, İstanbul Sözleşmesi üzerinden ısrarla yürütmek istediği ‘sanal’ tartışmaların hiçbir dayanağı yoktur. Sözleşme değil kanunlar yaşatır.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı'nda önemli açıklamalarda bulundu.
Başkan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, kadına yönelik şiddet eylemlerinde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabırlar diledi.
Doğrudan ve dolaylı olarak şiddete uğramış, acı, sıkıntı çekmiş her kadın için büyük bir kırılma noktası olan bu vahim durumu başkalarıyla paylaşmış veya paylaşamamış tüm kadınlara geçmiş olsun dileklerini ileten Erdoğan, bir eş, baba ve Cumhurbaşkanı olarak Türkiye'deki ve dünyadaki tüm kadınların onurlarını, onurluca yaşama haklarını koruma mücadelelerinde daima yanlarında olacağını ifade etti.
FİLİSTİN'DE HAYATINI KAYBEDENLERİN YÜZDE 70'TEN FAZLASI KADIN VE ÇOCUK
Erdoğan, Türkiye sınırlarından birkaç yüz kilometre uzaklıkta aylardır büyük bir soykırımın devam ettiğine, İsrail'in Gazze'ye yönelik 14 ay önce başlattığı saldırılarda bugüne kadar 50 bine yakın Filistinlinin şehit olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hayatını kaybeden Filistinlilerin yüzde 70'ten fazlasını ne yazık ki masum çocuklar ve kadınlar oluşturuyor. Lübnan'a uzanan İsrail saldırganlığının en büyük mağdurları da yine kadın ve çocuklar. Gözü dönmüş Netanyahu hükümeti öldürmekten zevk alan seri katiller gibi her gün onlarca kadını, çocuğu, yaşlıyı, bebeği, hunharca katlediyor. Bu katliam, bu zulüm dünyanın gözü önünde, dünyanın sessiz ve tepkisiz bakışları altında tam 14 aydır adım adım ilerliyor. Katliam şebekesinin barbarlıkları karşısında Filistin'in onurlu, gururlu kadınları kararlı mücadeleleriyle, zalime boyun eğmeyen asil duruşlarıyla, bombaların altında umudu ve kıyamı büyüten imanlı yürekleriyle tüm dünyaya, tüm kadınlara örnek oluyorlar."
Cumhurbaşkanı Erdoğan: İstanbul Sözleşmesi değil kanunlar yaşatır
Başkan Erdoğan, kadına yönelik şiddetle mücadelenin de hiç şüphesiz bu çalışmaların en başında geldiğini vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir insanlık suçu olarak gördüğümüz kadına yönelik şiddetin kökünün tamamen kazınması için faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımızı tebrik ediyorum. Gerek kamu bürokrasisi gerek sivil toplum gerek medya gerekse siyasi partilerimiz bünyesinde kadına yönelik şiddetle mücadeleye destek veren, bu mücadelenin bayraktarlığını yapan, bu mücadelenin aynı zamanda bir insanlık davası olduğuna inanan tüm kardeşlerime en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Şurası tartışmasız bir gerçektir. Türkiye'de başta şiddet olmak üzere kadınlarla ilgili kritik konuların bugün geldiği yerde Bakanlığımızın ve sivil toplumun çok büyük rolü, katkısı, emeği vardır. Daha önce konuşulması dahi mümkün olmayan, konuşulsa bile çözüme kavuşturulması hayal olan nice meseleyi el birliği içinde hal yoluna koyduk.
Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir. Eşrefi mahlukat olan insana, özellikle de kadınlara yönelik şiddet kabul edilemez bir vandallıktır. Böyle bir yola tevessül eden, bu ihanetin içine giren, kadına el kaldıran fiziki ya da psikolojik şiddet uygulayan herkes hak ettiği cezayı mutlaka çekmelidir. Bunu temin etmek de devletin asli görevidir."
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ TARTIŞMALARININ HİÇBİR DAYANAĞI YOKTUR
Göreve geldikleri ilk günden beri, her biri kendi alanında devrim niteliğinde pek çok adım attıklarını vurgulayan Erdoğan, bireysel, sosyal, ailevi, iktisadi ve siyasi düzlemde kadınların haklarını güçlendirecek, onları destekleyecek sayısız projeyi devreye aldıklarını söyledi.
Bu alandaki hukuki düzenlemelerin en önemlisinin 2012'de çıkardıkları Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yasanın çıkmasıyla ülkemiz kadına yönelik şiddetle mücadelede en kritik eşiği aştı, devletimizin 'Şiddete Sıfır Tolerans' politikası çok güçlü bir hukuki zemine kavuşmuş oldu. Şunu açık ifade etmek isterim; 6284 Sayılı Kanun kadına karşı şiddetle mücadelenin çerçevesini başka hiçbir sözleşmeye veya belgeye ihtiyaç hissettirmeyecek şekilde kesin ve kati olarak çizmiştir. Muhalefetin, İstanbul Sözleşmesi üzerinden ısrarla yürütmek istediği sanal tartışmaların hiçbir dayanağı yoktur. 'Sözleşme yaşatır' sloganı da marjinal kesimlerin ideolojik kavga aparatı olma dışında hiçbir anlam taşımıyor. Esasen bu sloganların arkasına saklananlar bize örnek gösterdikleri Batılı ülkelerdeki vahim tabloyu ya bilmiyor ya da bilmek, görmek istemiyor."
TÜRKİYE MÜCADELEDEKİ EKSİKLİKLERİNİ TAMAMLAMIŞ YEGANE ÜLKE
Avrupa Parlamentosu'nun Avrupa Birliği genelinde ilk kez uygulanacak kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadeleye ilişkin direktifini bu yılın ortalarında kabul ettiğini kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Direktifin yayınlanma sebebi, AB üyesi ülkelerin kadına yönelik şiddetle mücadeleyi iç mevzuata aktarmada hızlı hareket etmemesi ve var olan mevzuatlarında yeterli düzenlemeleri yapmamasıydı. Parlamento, üye devletlere hükümleri uygulamak için 3 yıl süre tanıdı. İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayan ülkelerin yarıdan fazlası metne çekince koymuş, 7 ülke ise iç hukukunda hiçbir düzenleme yapmamıştır. Diğer bazı ülkeler ise bu konuda son derece kısmi düzenlemeler yapmıştır. Türkiye, sözleşmeden çekilmesine rağmen hem iç hukuk mevzuatında hem de 6284 Sayılı Kanunla konuyu kapsamlı ele alan ikinci mevzuatlarıyla bu mücadeledeki eksikliklerini tamamlamış yegane ülkedir. Avrupa'da Türkiye dışında bu hususta müstakil kanun yapan başka bir ülke bulunmuyor. O zaman da söyledik, bugün tekrar altını çizerek vurguluyorum. Muhalefetin iddialarının aksine sözleşmeden çekilme ile hükümetimizin kadına yönelik şiddetle mücadele iradesi arasında hiçbir illiyet bağı yoktur. Bu adım, her türlü şiddetle mücadelede kararlılığımızı asla eksiltmemiş, geriye götürmemiş, asla törpülememiştir."