Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

14 Aralık 2016, Çarşamba

Eşekliğin şeddelisi

PKK'nın pardon HDP'nin sözcüsü Ayhan Bilgen kafa karıştırmak için AK Parti'nin TBMM'ye sunduğu anayasa değişikliği teklifine "Metinde diploma sorunu da çözülmüş. Cumhurbaşkanı olma şartları içerisinde sadece yüksek öğrenim ifadesi geçiyor. Bunu da çaktırmadan metnin içine koymuşlar" demiş. Sözcü ve Cumhuriyet de benzer ibareleri kavram karartmak için çarşaf çarşaf manşetlerine taşımış.


Neyi çaktırmadan metnin içine koymuşlar acaba? Zaten yürürlükteki anayasanın 101. maddesinde cumhurbaşkanı seçilebilmek için "yüksek öğrenim yapmış" olma şartı aranmıyor mu?

Mevcut anayasada dört yıllık üniversite mezunu olma şartı diye bir şey de yok.

Nerenizden uyduruyorsunuz?

Önceden de böyleydi, şimdi de böyledir. Anayasa değişikliği gerçekleşirse de böyle olmaya devam edecek.


Kaldı ki, bu ülkede Kenan Evren, Fahri Korutürk, Cevdet Sunay ve Cemal Gürsel gibi "Harp Okulu" mezunu cumhurbaşkanları gelip geçmedi mi? Harp okullarında okudular diye bu zevatı üniversite mezunu saymayacak mıyız? Öyle ya mezun oldukları okulun unvanında üniversite ibaresi yer almıyor. Yoksa bu komutanlar cumhurbaşkanlığı için gerekli koşulları taşımıyorlar mıydı? Cumhurbaşkanlığı unvanlarını onlardan söküp geri mi alacağız? Neler saçmalıyorsunuz yahu!

Diğer yandan Cumhurbaşkanımızın Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nden 8345 diploma numarası ile "İşletme Bölümü" mezunu olduğunu hınzır gibi bildiğiniz halde sırf milletin kafasını karıştırmak için bu konuyu habire gündeme taşıyıp duruyorsunuz.


Bu kadar elde veri varken "YSK, Erdoğan'ın diplomasını görmeden cumhurbaşkanlığı adaylığını nasıl kabul edebilir?" diye sorgulamadan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını iptal etmek için Yüksek Seçim Kurulu'na bile başvurdunuz.

YSK da size "saçmalamayın lütfen! Elimizde kapı gibi noter onaylı diploması mevcut" diyerek talebinizi oybirliği ile reddetti tabii.

Ee daha ne diye olmayan bir şeyi varmış gibi kaşıyıp duruyorsunuz!

Açıkçası HDP bozuk saat kadar bile olamadı. Zira bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösteriyor...

Bu herifçikler politikacı kisvesi altında rezil dolaplar çeviriyorlar. Gözlerini öyle kin ve nefret bürümüş ki her ne sebeple olursa olsun Erdoğan'dan kurtulmak istiyorlar. Bunu yaparken de herhalde herkesi kör alemi de sersem sanıyorlar...

Neticede mavi leğende yıkanıp kafasına tasla vurula vurula beyinleri iğdiş edilen şeddeli eşeklerden anayasa değişikliği teklifine dair nasıl bir tepki beklenebilir ki?

(Son cümleyi PKK'ya ve FETÖ'ye açıktan veya gizli destek veren gazeteci ve politikacı bozuntularına ithaf ediyorum.)

Anayasa değişikliği teklifinde neler var?

-Cumhurbaşkanı, yürütmenin başı olacak.

-Bütçe yetkisi, Cumhurbaşkanı'na geçiyor.

-Sıkıyönetim anayasadan çıkarılıyor ve Olağanüstühal ilan etme yetkisi Cumhurbaşkanı'na veriliyor.

-Başbakanlık, TBMM'nin bakanları denetleme yetkisi ve hükümete kanun hükmünde kararname çıkarma hakkı vermesi tarihe karışıyor.

-Milletvekili sayısı 600'e çıkıyor.

-Milletvekili seçilme yaşı 18'e iniyor.

-Herhangi bir nedenle milletvekilliğinin düşmesi halinde boşalan yer için yedek milletvekilliği uygulaması geliyor.

-TBMM, 360 oyla seçimlerin yenilenmesine karar verebiliyor.

-Cumhurbaşkanı TBMM'nin yenilenmesine karar verirse kendisi için de seçime gidecek...

Peki süreç nasıl işleyecek

Öncelikle anayasa değişikliği teklifi Genel Kurul'da görüşülecek. Ardından Genel Kurul'da her bir maddenin en az 330 kabul oyuyla geçmesi halinde tamamı oylanacak. Daha sonra da son kararı referandumda halkımız verecek...

Öte yandan mevcut parlamenter sistemi birebir kopyalayarak aldığımız "Fransa bile 1958 yılında (58 yıl önce) parlamenter sistemi terk ederek yarı başkanlık sistemine" geçti. Dolayısıyla Türkiye'nin bu köhne sistemde kalması için kraldan çok kralcılık yapmaya gerek yok. Zaten böyle bir şey ulusal çıkarlarımıza da aykırı.

Haliyle Türkiye'nin önünü tıkayan, vesayetlerin önünü açan ve ülkeyi yönetilemez hale getiren mevcut parlamenter sistemin değiştirilmesine dair anayasa değişikliği teklifine Türkiye sevdalısı olan herkesin canı gönülden destek vermesi gerekiyor.

Son tahlilde anayasa değişikliği teklifinin yürürlüğe girmesi halinde Türkiye'deki bürokratik, jüristokratik (yüksek yargıçların vesayeti) ve askerî vesayetlerin kökü sonsuza kadar kazınmış olacak...

AB ile müzakereler kesilmiyor

Avrupa Parlamentosu'nun, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulması yönündeki kararından sonra dün AB dışişleri bakanları Türkiye'nin AB üyelik sürecini masaya yatırdı.

Bildiğiniz üzere Avusturya ve Hollanda, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin sürdürülmesine taş koyacaklarını belirtmişlerdi. Neyse ki, üye ülkelerin tek başına müzakerelerin devamını engelleme gibi lüksleri yok. Yalnızca oy birliği gerektiren fasılların açılmasına takoz koyarak müzakerelerin ilerlemesine mani olabilirler.

Avusturya bloke etti

AB'nin Türkiye ile üyelik müzakerelerinin devamına dair ortak bir açıklama yapmasını Avusturya bloke etti.

Tabii bu bloke Türkiye ile üyelik müzakerelerinin kesilmesi anlamına gelmiyor lakin AB üyesi ülkelerin Türkiye ile üyelik müzakereleri konusunda kafalarının karışık olduğunu gösteriyor.

Hatta AB'nin Türkiye ile üyelik müzakerelerinde yeni fasılların geçici olarak açılmayacağına dair karar aldığı da gelen haberler arasında...

Zaten almayacaklar

Haçlı zihniyetinde olan AB'nin ülkemizi sonsuza kadar birliğe almayacağını çok iyi biliyoruz. Bu yüzden hem onlar hem de biz karşılıklı oyun oynuyoruz. Doğrusu ülkemizin dünyada ve bölgesinde "oyun kurucu" olacağı güne kadar bu oyuna devam etmesi son derece hayatî bir mesele.

Hele de ekonomimizin kırılgan olduğu şu dönemde AB'ye Gümrük Birliği Antlaşması'nı iptal etme veya askıya alma kozunu vermememiz gerekiyor. Böyle bir durumda (Allah korusun) yumuşak karnımız olan ekonomi hepten tepetaklak olur...

SON DAKİKA