Yazarlar
30 Mayıs 2011

Hapı yutmadan önce…

Sofra Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Esra Düzdağ'dan Haziran yazısı...

Altın çilek tabletleri, lahana kapsülleri, biber hapı, limon drajeleri, nar çekirdeği ekstresi, hatta maydanoz ve yoğurt tabletleri…Bunların hepsini denediniz, hepsine bayıldınız ama şimdi sıkı durun!

Yakında piyasaya çıkacak olan domates yüzükleri ve salatalık küpeleriyle birlikte, günde 3 kere 333 deyip, 3 metrelik sarmısak bantlarını da belinize doladığınız takdirde, 3 haftada 33 kilo vermeniz garanti!

Bantlar, çaylar, kapsüller, ilaçlar… Hepsi bitkisel, hepsi sağlıklı, hepsi denenmiş, hepsi süper ötesi! Sanal zayıflama marketlerinden geçilmiyor ortalık. Mucize diyetler, mucize haplar, mucize yöntemler… Madem doğanın mucizelerine bu kadar inanıyorsunuz, neden gerçek anlamda doğanın nimetlerine bırakmıyorsunuz kendinizi?

"Bitkisel" ve "doğal" kelimelerinin içerdiği anlamların sonuna kadar arkasında olan bir insanım. Ancak tüm bu ticari saçmalıklar, demir eksikliği anemisi olan birinin bozuk para yutması kadar anlamsız geliyor bana!

"Oturarak çalıştığım için bir türlü kilo veremiyordum. Çok hareketsiz olduğum halde XXX kapsülü sayesinde kilo vermeye başladım. Hep tokluk hissi veriyor. Yaşasın XXX kapsülü!" Yaa, var mı böyle bir şey arkadaşlar?

Zayıflama ilaçlarının çoğu tokluk hissi verip bütün gün aç gezmenizi, vücudun ihtiyacı olan tüm gıda gruplarından mahrum kalmanızı sağlıyor. Bir takım kimyasal maddelerle metabolizmayı ve sindirim sistemini hızlandırıyor. Sonuçta ne oluyor? Kısa vadede halsizlik, baş dönmesi, uzun vadede ise hiç hesapta olmayan tiroit, kalp, karaciğer problemleri…

Beslenme uzmanı ya da doktor değilim. Ama bildiğim bir şey var ki, bu hayatım süresince bana emanet olarak verilmiş bedenime iyi bakmak, onun ihtiyaçlarına kulak vermek zorundayım. Güvendiğim tüm beslenme uzmanlarının ortak görüşü; "Dengeli beslenen bir bireyin destekleyici preparatlara ihtiyaç duymayacağı" yönünde. Ambalajlarında bitkisel, doğal, kanserojen madde içermez gibi ibareler bulunsa bile bu "risk taşımaz ve güvenle kullanabilirim" anlamına gelmiyor ki!

Hangi mantık, tabletleri gerçek besinlerin, diyetin ya da sporun alternatifi olarak gösterebilir? Bırakın bunların hepsini bir tarafa, önemli olan "sağlıklı beslenme alışkanlığı" kazanmak. Karbonhidrat, protein, yağ… Hepsini "dengeli" biçimde almak zorundayız. Binlerce kere söylüyoruz, yazıyoruz, beslenme ve diyet uzmanları kitaplarında, web sitelerinde, tv programlarında anlatıp duruyor: Evet, şişmanlık bir hastalık. Ancak her şişman birey için ilaç kullanmak doğru değil. Şişmanlığa bağlı ciddi hastalıkları olanların, ilaçlarını doktor kontrolünde kullanması şart. Zayıflama ilaçlarını gelişi güzel almamalı, oluşacak sağlık sorunlarını önemsemelisiniz. İlla ki haplardan medet umacak kadar da çaresizseniz, mutlaka ama mutlaka doktorunuza danışın.

Özlemle beklediğimiz yaz güneşine nihayet kavuştuk. Bol bol su için, sıvı tüketin, yürüyüş yapın. Ve lütfen, doğanın bize sunduğu nimetleri, en "doğal" halleriyle tüketmeye çalışın.

Tadı damağınızda kalacak Sofra'larda buluşmak üzere…



Yazarın Önceki Yazıları

TÜM YAZILARI
SON DAKİKA