Yazarlar
27 Ağustos 2012

Coğrafi işaretleme, hemen ŞİMDİ!

Türkiye'nin lezzet haritasının çıkarıldı... Paylaşılamayan tatlardan biri künefe! Sofra Dergisi Yayın Yönetmeni Esra Düzdağ yazdı...

Sonbahara adım atarken, oldukça bereketli günler yaşıyoruz. Bir yandan sebze-meyvede yazdan kalma zenginlik devam ediyor, bir yandan da güz mevsiminin armağanı cevizdi, fındıktı, incirdi sepetimize eklenmeye başladı. Taptaze meyveler, sebzelerle kışa hazırlık telaşı çoktan başladı. Konserveler, reçeller, salçalar; yurdumun dört bir yanında binbir renkli lezzet görüntüleri yaşanıyor. İşte tam da bu hareketli günlerde, çok özel bir araştırma elime ulaştı. Ankara Ticaret Odası (ATO) ile Ankara Patent Bürosu, Türkiye'nin lezzet haritalarını çıkarmış. Buna göre Türkiye; 2 bin 205 çeşit yöresel yiyecek ve içecekten oluşan büyük, kocaman bir mutfağa sahip. Tabii bu rakamlar kayıt altına alınabilmişler, eminim bizim bilmediklerimizle çok daha yüksek rakamlara ulaşıyordur liste…

Türkiye'nin lezzet haritasında, pek çok ilin sahip çıktığı yiyecekler de bulunuyor. Paylaşılamayan yiyeceklerin başında çiğ köfte ve künefe geliyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya özgü olup bütün Türkiye'nin tanıdığı bir yiyecek olan "çiğ köfte"ye Urfa, Adıyaman, Batman, Mardin ve Osmaniye, "künefe"ye ise Hatay ve Elazığ sahip çıkıyor. "Mantı" da pek çok ilin mutfağında yer almakla birlikte en ünlüsü Kayseri mantısı olarak görülüyor. Çeşit açısından Türkiye'nin en zengin mutfağına sahip il ise Gaziantep! Gaziantep mutfağı tam 291 çeşit yemek, tatlı ve içecekten oluşuyor. Aslında biz daha önceki Gaziantep seyahatlerimizden birinde, bu rakamın 500'e yaklaştığını duymuştuk…

KÜNEFE, İLLER ARASINDA PAYLAŞILAMAYAN BİR TAT

Bunlar gerçekten harika sonuçlar; insanın göğsünü kabartan, "biz neymişiz" dedirten, mutfağıyla, kültürüyle gurur duymasını sağlayan rakamlar… Ama madalyonun bir de öbür yüzü var maalesef! Tüm bu özel lezzetlere, atalarımızdan miras reçetelere ne kadar sahip çıkıyoruz? Bizim mutfağımızın esintileriyle kendilerini lezzet dünyasına büyük birer marka olarak sunabilen ülkelerin yanında biz neler yapıyoruz? Türk Mutfağı denildiğinde sadece dönerden haberdar olan Avrupalıları düşününce, bu sorunun cevabı da zaten kendiliğinden geliyor.

İşte bu sebeple, Ankara Patent Bürosu Genel Müdürü Kaan Dericioğlu'nun coğrafi işaret konusuna yeniden dikkat çekmesi gerçekten önemli! Dericioğlu; coğrafi işaretlemenin yalnız bu adla başkalarının haksız yere ürün işaretlemelerini önlemek amaçlı olduğunu ve belirtilen yörede üretim yapmayanların bu işareti kullanamayacağını söylüyor. Yani böylece Türk lokumu, Türk baklavası, Türk çiğ köftesinin sadece bu topraklardan çıktığı, Türk ürünü olduğunu herkes bilecek.

Mevcut lezzetlerden Adana kebabı, Gaziantep baklavası ve toplam 157'si tescil altındaymış ama coğrafi işaretler konusunda yerel sivil toplum kuruluşlarına da büyük görev düşüyor. Özellikle önümüzde Greenpeace gibi bir sivil toplum kuruluşunun büyük zaferi örnek olarak dururken… Biliyorsunuz Greenpeace "Yemezler" sloganı ile dev gibi bir kampanyaya imza atıp, TGDF'nin (Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu) 29 adet GDO'lu ürünün ithalatı için yaptığı başvuruyu geri çekmesini sağladı. Üstelik gıda devi pek çok önemli markayı da arkasına almayı başararak…

Uzun lafın kısası, biz ne yediğimizden haberdar oldukça, kim olduğumuzu bilmeye de devam edeceğiz… Kim olduğumuzu gerektiği biçimde göstermeyi, yansıtmayı başarabildiğimiz ölçüde de kültürüyle, mutfağıyla, gıdasıyla, coğrafi zenginliğiyle dünyanın sayılı ülkeleri arasında olmamız hiç de zor değil…Tadı damağınızda kalacak Sofra'larda buluşmak üzere…



Yazarın Önceki Yazıları

TÜM YAZILARI
SON DAKİKA