Yazarlar
26 Mart 2018

Bu seferki sizin baharınız olsun!

Sofra Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Esra Düzdağ yazdı...

Doğanın ritmine uyum sağlayıp yenilenme ve uyanış mevsimindeyiz… Ancak nedense akışta kalarak pozitife odaklanmak yerine, tüm mevsim geçişlerinde olduğu gibi, çeşitli iletişim kanallarından bize dayatılan basmakalıp bakış açılarıyla mutsuz edebiliyoruz kendimizi! Bahar kelimesinin "yorgunluk" ve "diyet" gibi kavramlarla aynı cümleler içinde kullanılmasına öyle alışmışız ki, normalleştirerek kabul ettiğimiz bir durum haline gelmiş. Yıllardır söylediğim gibi, kilo alma-verme olaylarında asıl mesele inanç sistemimizle, alışkanlıklarımızla ilgili. O yüzden lütfen, her dakika maruz kaldığımız popüler diyetlerden, mucize gibi gösterilmeye çalışılan bir takım takviyelerden, yöntemlerden ve sizi mutsuz eden düşünce kalıplarından uzak durup, sağlıklı beslenmeyi bir yaşam tarzı olarak benimseyin…

Arındırın zihninizi o "ideal vücut" klişesinden! Amaç sadece kilo vermek değil, kilo almamıza sebep olan yanlış tercihlerimizi, alışkanlıklarımızı değiştirmek olmalı. Herkesin yaşam tarzı, damak zevki, genetik yatkınlıkları birbirinden farklı, öyle değil mi? İşte bu yüzden beslenme programınız da size özel olmalı. Kendinizi açlığa mahkum etmek, ana besin gruplarından mahrum bırakmak, emin olun yarardan çok zarar getirecek ve günün sonunda verdiğiniz kiloları geri alırken daha da mutsuz bir insan olacaksınız…

Beslenme uzmanları diyor ki; "beslenme planı, kişinin yaşam dinamiklerine ne kadar uyum sağlarsa, kişi için o kadar sürdürülebilir olur. Bu sayede kişi hem motivasyonunu yitirmeden kilo verme sürecini devam ettirebilir, hem de kilo koruma sürecinde de zorlanmaz."

Kilo sorununun altında duygusal ve fiziksel birçok etken yatıyor olabilir. Bana sorarsanız, insülin direnci, kansızlık, tiroid bezinin yetersiz çalışması, gıda intoleransı gibi tüm metabolik gerekçeler de bir şekilde psikolojik sebeplere dayanıyor. Bu noktada "çocukluğunuza inmek lazım" diyor ve işin uzmanlarından yardım almanızı tavsiye ediyorum.

Onun dışında ne mi yapmak lazım?

Öncelikle 4 temel besin grubunu da dengeli bir şekilde, mevsiminde sebze-meyveler eşliğinde tüketmeliyiz. Su tüketiminin ne kadar hayati olduğunu söylememe bile gerek yok sanırım. Ödemin atılması, yağ yakımının hızlanması, vücut sağlığının iyileşmesi açısından son derece önemli olan su tüketimi, zayıflamanın dışında kalp sağlığı, böbrek taşlarının ortadan kalkması, beyin sisteminin gelişimi ve cilt güzelliği için de çok etkili. Baharda içtiğiniz su miktarı günde 1.5 litrenin altına inmesin.

Bir başka önemli konu da tuz… Mutlaka duymuşsunuzdur, ülkemiz pek çok konuda olduğu gibi tuz tüketiminde de hayli ileri seviyede! Günlük toplam tuz tüketimimizi, 5-6 grama denk gelen 1 çay kaşığı tuzla sınırlandırmamız gerekiyor.

Ha bir de sabah kahvaltısını asla es geçmeyin lütfen! Uzmanlar uyandıktan sonra en geç 1 saat içinde kahvaltı yapmamızı öneriyor.

Ve tabii ki hareket… Yüzme, yürüyüş, pilates, yoga, dans… Hiç öyle gözünüzde büyütmeden, yaşam tarzınıza kolayca adapte edebileceğiniz ve keyifli sürdürebileceğiniz egzersizler seçin kendinize.

Son olarak… Etrafımızı kuşatan ve aslında bizi endişelere sürükleyerek her türlü sabote eden bilgi kirliliğinden uzak durmaya çalışın… Güvenilir uzmanların önerilerine kulak verebilir, Sabri Ülker Vakfı'nın yayınlarını takip edebilirsiniz mesela…

Nihayetinde dergimizdeki onlarca öneri arasından, sizi mutlu edecek alternatifleri hem kendinizi ödüllendirmek hem de sevdiklerinizle paylaşmak için hazırlayın… Alışveriş aşamasından itibaren farkındalığınız açık olsun ki, yedikleriniz ilacınız olsun…

Tadı damağınızda kalacak Sofra'larda buluşmak dileğiyle…

SON DAKİKA