Yazarlar
Yeşim Özcan

Yeşim Özcan

Mutfak Penceresinden TÜM YAZILARI
31 Ocak 2013

Yeni iliniz müqaddes olsun*

Bir tarafta lüks dev plazalar, son model araçlar, dünyanın en tanınmış markalarıyla dopdolu mağazalar; diğer tarafta tarihi, sanatı, kültürüyle yıllara meydan okuyan tarihi binalar, taş kaldırımlı sokaklar, güleryüzlü dost canlısı insanlar... Hani her şehrin bir hikayesi vardır derler ya, “rüzgarlar şehri” Bakü’nün birçok hikayesi var, yeter ki siz rüzgara kulak verip dinlemeyi bilin!

YEŞİM ÖZCAN'IN BAKÜ GEZİSİNDEN FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN!

* Yeni yılınız kutlu olsun

Hörmetli Ayşe Yeşim Xanım

Sizi, Dünya Genc Türk Yazarlar Birliyinin Azerbaycan Respublikası Gencler ve İdman Nazirliyi yanında Gencler Fondunun desteyi ile "Geldim, gördüm, yazdım" adlı layiha çerçevesinde Azerbaycan'a davet edirik. Ümid edirik ki, Sizin Azerbaycanla elmi- medeni elaqeleriniz yaddaqalan olacaqdır.

Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği Başkanı Ekber Koşalı'nın davet mektubunu aldığımda önce yüzümde kocaman, sıcacık bir gülümseme belirdi. Azerbaycan, ilk gençlik yıllarımdan beri merak ettiğim ama nedense bunca seyahat etmeme rağmen bir türlü göremediğim ülkelerden biriydi. Oysa ki ne çok ortak noktamız vardı düşündüğümüzde. Konuştuğumuz dil, yemeklerimiz, hikayelerimiz... "Ümid edirik ki, sizin Azerbaycanla elmi- medeni elaqeleriniz yaddaqalan olacaqdır" cümlesine kulak verip, kışın ilk günlerinde düştüm yollara...

"Rüzgarlar Şehri" Bakü, nam-ı diğer Bad-ı Küba Şehrin merkezini ilk akşam görüyorum, gün geceye dönerken. Bakü'nün akşamları ışıl ışıl... Yenilenmiş, restore edilmiş binalar sahil boyunca dizilmiş, hepsi de aydınlatılmış! Arkada dev plazalar... Caddelerde dünya markalarının yer aldığı mağazalar sıralanmış... Sonra trafikteki araçlar. Türkiye'de görmediğim, markasını bile bilmediğim son model araçlar burada.

Yeşile çalan uçsuz bucaksız bir deniz... Yer yer siyaha dönüyor bu neft yeşili. Ufukta petrol kuyularının siluetleri belli belirsiz seçiliyor. Burası Hazar Denizi. Azıcık nazlı, kimi zamansa öfkeli... Azerilerin deyişiyle bol "külekli" (rüzgarlı) Hazar'ın kıyısında, rüzgarlarla sarmaş dolaş olmuş bir şehir Bakü.
Tarih sayfalarında bir mola: İçeri Şehir Çok katlı binaların, lüks otomobillerin, marka kokan mağazaların bittiği yerde bol nakışlı bir kapıdan başka bir dünyaya giriyorsunuz! Bu kapının ardında, çevresi yüksek ve güzel işlemeli surlarla çevrili bir şehir bekliyor sizi...

Azerilerin "İçeri Şeher" dedikleri eski şehir, görülmeye değer. 2000 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak kabul edilmiş olan İçeri Şehir, Bakü'ye gelenlerin en çok ziyaret ettiği yer. Turistik dükkanlar, mağazalar, restoranlar, sanat galerileri ve birbirinden güzel binalar... İçeri Şehir'in sokaklarında gezinirken başınızı yukarılara çevirdiğinizde, taş bloklar, sütunlar kullanılarak inşa edilmiş binaların dış cephelerinde ve balkonlarında, birbirinden güzel heykel ve kabartma motifler takılıyor gözünüze... Buranın en büyük sürprizi ise, yakın doğunun en görkemli mimari yapılarından biri sayılan Şirvanşahlar Sarayı. İçeri Şehir'in güneyinde Bakü'nün simgesi olarak kabul edilen "Kız Kalesi" bulunuyor. Bir uçtan bir uca şehri seyredebileceğiniz, Bakü Limanı'na selam vereceğiniz en doğru yer Kız Kalesi...

Heykeller, tiyatro binaları, müzeler, opera sahneleri Bakü sokaklarının olmazsa olmazı... Birbirinden güzel ve değerli yağlı boya tablolar, şehre yayılan müziğin tınıları ve dört bir taraftaki heykelleriyle Bakü, tüm duyulara hitap ediyor. Merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in mezarını, Şehitler Hiyabanı'nı ve Bakü Türk Şehitliği'ni ziyaret ederken, Azerbaycan'ın tarihini, özgürlüğü için savaştığı yılları, Azerbaycan Milli Meclisi Milletvekili Ganire Paşayeva'dan dinliyorum...

Çayın yanında bir kaşık mürebbe tatlı niyetine

Çorbalar, dolmalar, pilavlar ve hamur işleri Azerbaycan Mutfağı'nın vazgeçilmezleri. Turan Restoran'ın sahibi Mübariz Bey'e kulak veriyorum, birbirinden lezzetli yemeklerin tadına bakarken. Kişniş, tarhun, yeşillikler sofranın vazgeçilmezi; bir de nar! Kurulan tüm sofralarda nar taneleri baş köşede yer alıyor. Kırmızı etin yanına nar taneleri konuluyor, garnitür niyetine. Bir koca sürahi nar suyu ile tatlandırılıyor sofralar.

Ama en çok şaşırdığım, balığın yanında gelen sosluktaki kıvamlı nar ekşisi oluyor. Balığın üzerine konulan nar ekşisi inanılmaz güzel bir tat bırakıyor damakta. Balık demişken, dünyanın en iyi havyarı olarak kabul edilen "Beluga" havyarı da yine burada... "Sizin pilavınız yavan" diyor Mübariz Bey... Burada pilavların içinde envai çeşit malzeme var. Kuru kayısı, üzüm, kurutulmuş meyveler, fındıkla süslenen pilavın üzerine kemiksiz kırmızı veya beyaz et konuluyor. Bu arada eğer siz de benim gibi peynir sevenlerdenseniz, burası tam size göre...

Azerbaycan'da çay içmek ise başlı başına bir seramoni adeta. Bir bardak çay istediğinizde yanında mutlaka "mürebbe" denilen reçellerden oluyor. Küçük tabaklarda ikram edilen erik, gül, kızılcık reçelleri, çay kaşıkları ile yeniliyor. Bunca lezzetli yemeğin yanında bir de sohbet ettiğim herkesin Sofra Dergisi'ni biliyor olması ayrı lezzet katıyor masaya...

"Geldik, gördük, yazdık..."

Bakü'de, Azerbaycan Gençler Spor Bakanlığına bağlı Gençler Fondu'nun desteğiyle, Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği tarafından organize edilen "Geldik, gördük, yazdık..." organizasyonu ile Türk devletlerinden gelen birçok yazar, akademisyen ve gazeteci ile tanıştık, sohbet ettik.... Son sözüm Ekber Koşalı'ya... "Geldim, gördüm, yazdım..." Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.

Yeni yıla merhaba demeye hazırlandığımız şu günlerde, sofranızdan bereket, kalbinizden huzur, etrafınızdan sevdikleriniz hiç eksik olmasın diyorum. Azeri dostlarımızın deyişiyle; "yeni iliniz müqaddes olsun!"



SON DAKİKA