|
|
Öküzün altında buzağı var mı?
Bizim teknoloji editörü Timur Sırt geçen salı günü bir haber yazdı. Haber şöyle verilmiş: "Milli Eğitim, 600 bin öğretmenin bilişim teknolojisiyle tanışması için ihale açmaya hazırlanırken, Microsoft, "Biz bağışta bulunuyoruz" dedi. Şimdi sektör, bağışı tartışıyor." Küçük bir çevrede dönen tartışma, Timur sayesinde konuyla uzaktan yakından ilgili herkesin gündemine güm diye oturdu. İşin özü şu soruyla ilgili: Öküzün altında buzağı var mı, yok mu? Yani Microsoft, devletin ihale açıp parayla yaptıracağı işi, bedavaya yaparak, toplumsal sorumluluğunu mu yerine getiriyor, yoksa kendisine ileriye dönük müthiş bir avantaj mı sağlıyor? Sonunda bizi ilgilendiren, buzağı meselesinden çok, işin tabii ki yine iletişim yanı olacak. Bu arada sektörün çatı örgütü ve 'racon' kesmeye en yetkili kurumu Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı'nı aradım. Faruk Bey'in görüşü şöyle: "Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu projesinin temel hedefi nedir? Devlete mümkün olan en az maliyetle bilişim kültürü yönünde toplumsal transformasyonu en hızlı bir şekilde gerçekleştirmek. 50 milyon dolarlık bu hizmeti dünya devi Microsoft en az iki yıldır bedava vermeye hazır olduğunu söylüyor. Ayrıca diğerleri de aynı yolu deneyebilirlerdi. MEB'in bu kararı o zaman tartışılabilirdi. Bence her iki tarafın da haklı olduğu yönler olabilir... Ama böyle bir öneri ancak başka önerilerle karşılaştırıldığı veya böyle bir öneri red edildiği taktirde bir yargıya varılabilir. Bunun kararını en iyi kamuoyu verecektir." Bence Timur çok iyi bir iş yapmış. Micro- soft'a, bana sorarsanız yeterince iletişimini yapmadığı bu bağış meselesini enine boyuna ilgili çevrelere anlatma fırsatı vermiş. Zaten şu anda bu alanda Türkiye'de kullanılan yazılımların %90'dan fazlası Microsoft'a ait. Pazara öyle yerleşmiş ki zaten, Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) ihalesini alamayışı dünyanın sonu olmazdı. Öte yandan belki 10 yıl sonra MEB'in Microsoft bağımlısı olması sonucu ken- dine büyük avantaj sağlayacak... Ama kim Microsoft bağımlısı değil ki? Microsoft'un bir tek yumuşak karnı var. Kamu vicdanı, ticari sorumluluklarla kesişen sosyal sorumluluk konularını, salt 'insanlık adına yapılmış' bir etkinlik olarak algılamayabilir. Örneğin Vestel, tutup Manisa'daki tesislerine eleman aldığı teknik liselere bedava bilgisayar verse, bu hayır hasenat işi gibi algılanmayabilir; oysa atletizme verdiği destek tam bir sosyal sorumluluk projesidir. Eğer Microsoft bu tartışmadan avantajlı çıkmak istiyorsa, şu 'toplumsal sorumluluk' söylemini biraz geri çekmeli ve iletişimini daha çok 'kurumsal vatandaşlık görevi' ve 'pazarlama yönelimli halkla ilişkiler' (marketing PR) üzerine kurmalı. O zaman Timur da rahat edecektir, rakipler de, MEB de ve tabii ki en fazlası Microsoft da...
|