ENGİN ARDIÇ'IN YAZISINDAN BAŞLIKLAR
Bundan beş hafta önce, seçimden de bir hafta sonra gazetemizde yayınlanan, sevgili kardeşim İsa Tatlıcan ile yaptığımız sohbette şöyle demiştim:
"Kılıçdaroğlu partiye lök gibi oturmuş, kimse onu yerinden kaldıramaz. Bütün mekanizmalar onun elinde. Parti yönetimi onun kontrolünde."
Bu patırtıda, olan, "partimize demokrasi geliyor" diye sevinen emekli memurlara oldu...
Aslında istedikleri demokrasi falan değil, "partiye seçim kazandıracak bir adamdır" ama analar böyle bir yiğidi henüz doğurmamışlardır.
İsmet Paşa mezardan kalkıp "Milli Şefliği'ni" ilan etse demokrasi diye tutturacaklarını hiç sanmam. İsmet Paşa onlara seçim kazandıracağından değil, hiç olmazsa havası vardır. (Öte yandan "başımızda Erdal İnönü olsaydı bu duruma düşer miydik" diye ağlayan bile çıktı.)
Muhalif basın da kayıkçı kavgasını "demokrasi mücadelesi" diye pek güzel pazarladı. Emekli memurlar yuttular.
İktidara dönmesi hiçbir şekilde söz konusu olmamış ve olmayacak CHP'de kavga "bazı belediyeleri ele geçirmek için" veriliyor.
Muharrem İnce ve ekibi parti yönetiminden de meclis grubundan da tasfiye edildiler, Kılıçdaroğlu yerinde kalırsa belediyelerden de tasfiye edilecekler.
Onlar da elbette CHP'nin "kalesi" sayılan birkaç belediyede kendi adamlarını görmek isterler.
Çünkü büyük para dönüyor, inanmazsanız Mustafa Sarıgül'e sorunuz.
Kaleler... Başta İzmir... Programa ilaveten Çanakkale, Tekirdağ, Edirne... (Tunceli de var ama onu boşverin, orası fakir.)
Bir de İstanbul'un "mutena" semtleri tabii, başta Kadıköy olmak üzere Şişli, Beşiktaş, Bakırköy falan.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ