İBB çevre katliamına neden oluyor! Çöp suyunu direkt Haliç'e akıtıyor

İBB'nin Kâğıthane Deresi-Göktürk'te tam bir çevre katliamı yaptığını açıklayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Komisyon Başkanı Sadullah Kabahasanoğlu sosyal medya hesabından çevre kirliliğinin görüntülerini paylaşarak şunları söyledi: "İstanbul'a yazık oluyor. Silahtarağa Projesi Haliç'i kirletecek diye Temel Atmama Töreni yapan İBB Başkanı, çöp suyunu direkt Haliç'e gönderiyor. Aynı çöp sızıntı suyu, evsel atık suya göre 55 kat daha kirlilik içeriyor. Tam bir Çevre Katliamı. Her sıkışınca "Kuru Gürültü" diye topu taca atan İBB Başkanı ne yorum yapacak merak ediyoruz." İşte çevre katliamının görüntüleri

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silahtarağa İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi 'Temel Atmama' Töreni'ni 7 Kasım 2019 yılında düzenlemiş, büyük tepkiye neden olmuştu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Komisyon Başkanı Sadullah Kabahasanoğlu, İBB'nın atık su tesisleriyle ilgili tavrını hatırlatarak, İBB'nin Kâğıthane Deresi-Göktürk'te tam bir çevre katliamı yaptığını belirtip çevre kirliliğinin görüntülerini sosyal medyadan paylaştı.

İBB çevre katliamına neden oluyor! Çöp suyunu direkt Haliç'e akıtıyor | Video

"ÇÖP SUYUNU DİREKT HALİÇ'E GÖNDERİYOR!"

Kabahasanoğlu sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "İstanbul'a yazık oluyor. Silahtarağa Projesi Haliç'i kirletecek diye Temel Atmama Töreni yapan İBB Başkanı, Çöp suyunu direkt Haliç'e gönderiyor. Aynı çöp sızıntı suyu, Evsel atık suya göre 55 kat daha kirlilik içeriyor. Tam bir Çevre Katliamı.. Her sıkışınca "Kuru Gürültü" diye topu taca atan İBB Başkanımız ne yorum yapacak merak ediyoruz. Kâğıthane Deresi - Göktürk Detaylı açıklama linkteki videoda" ifadelerini kullandı.

İBB ÇÖP SULARINI, ZEHİRLİ SULARI NEDEN TANKERLERLE TAŞIYOR?

Kabahasanoğlu çevre kirliliğiyle ilgili bilgilerin detaylarını Youtube'dan paylaşarak şunları söyledi: "Şu anda Kâğıthane deremizin Göktürk kısmında bulunan bir alandayız. Burada bulunmamızın sebebi dün çekilen ve sosyal medyada ciddi manada etkileşim oluşturan ve İstanbul'da ve Avrupa yakasında oluşan katı atıkların çöplerimizin atık sularının arıtılmadan işte Kâğıthane deremize aktarıldığına dair görüntülerle ilgili karşınızdayım sizleri bilgilendirmek üzere. İstanbul Avrupa yakasında günlük 12 bin ton civarında katı atık oluşmakta. Bu 12 bin ton katı atığın, Silivri'de bulunan Seymende'ki düzenli çöp depolama sahasında bertaraf edilmekte. Bertaraf esnasında oluşan çöp sızıntı suları normal atık sularından 55 kat daha yüksek derecede kirletici özelliği sahip olan atık sular. Oradan tankerlerle hemen sağ tarafımızda bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin işletmesi kapatılmış olan oda yeri depolanma sahasındaki atık su arıtma tesisine getirilmektedir. Neden oradan buraya taşınmakta? Çünkü Seymen'de yapılmış olması gereken, şimdiye bitmiş olması gereken atık su arıtma tesisi olmadığı için. Neden bu sular buraya akıtılıyorlar? Çünkü İBB'nin mevcut ellerindeki atık su arıtma tesislerini yeterli verimde ve kapasitede işletemediği için. Daha önce aynı görüntüler Küçükçekmece'de Riva'da Haliç'te ortaya çıkmıştı. Hatırlayacağınız üzere."

"SEYMEN'DEKİ ARITMA TESİSİ İÇİN İHALE 2018'DE YAPILDI AMA İBB BAŞKANININ TALİMATIYLA DURDURULDU"

Kabahasanoğlu sözlerine şöyle devam etti: "Şimdi neden bu atık suların buraya taşındığının ve Kâğıthane deresine akıtıldığının hikâyesini anlatmak istiyorum. Bakınız şu an elimde olan belgede bir ihale sonuç belgesi var. Ne zaman? 2018 yılında sonuçlanmış ve sözleşmesi imzalanmış bir ihale. Nedir bu? Silivri Seymen'de ki çöp sızıntı sularının, atık suların arıtılmasını yapmak üzere bir arıtma tesisi projesi ihalesi bu. 2016 yılında başlamış çalışmalar, 2018 yılında neticelendirildi. Şubat 2018 yılında yüklenici firmayla sözleşmesi yapıldı. Bugün bu tesis var mı? Henüz yok! Neden? Hemen göstereyim! İBB Başkanı görevi geldiği anda kendi birimlerine bir yazılı talimat gönderiyor diyor ki: Rutin işlerin dışında tüm uygulamaları durdurun. Ne kadar? Süresiz. Ve Seymen'de yapılması gereken arıtma tesisi de bu talimata takılarak durduruldu."

"BORÇLANMA VERDİK AMA 13-14 AY GEÇTİ. HÂLÂ TESİS ORTADA YOK"

Kabahasanoğlu şu noktalara dikkat çekti: "Biz bunu İBB Meclisi'nde defalarca gündeme getirdik. O gündemlerden sonra İBB yönetimi meclisimize bir borçlanma yetkisi getirdi. Dış borçlanma. 10 milyon Euro. O günkü kurlar 80 milyon liralık borçlanma yetkisi. İşte burada komisyon raporu ve oybirliğiyle alınan karar. Ne zaman? 17 Eylül 2020 tarihinde. Bu tesisin ilk ihale sözleşmesine göre ne zaman bitirilmesi gerekiyordu? 20 Ekim 2020. Bitmesi gereken tarihten bir ay önce İBB bizden borçlanma talep etti. Bizde kuruşuna dokunmadan borçlanma yetkisini kendilerine verdik. Aradan geçen 13-14 ay var. Hâlâ tesis ortada mı? Hayır. Neticelendirilmiş bir tesis yok."

"KÂĞITHANE DERESİ ÜZERİNDEN DE HALİÇ'E TONLARCA ZEHİRLİ SU GÖNDERİLİYOR"

Kabahasanoğlu sözlerini şöyle tamamladı: "O Seymen'de Silivri'de normal atık sulardan 55 kat daha zehirli olan, kirli olan atık sular tankerlerle buraya taşınıyor ve maalesef dün sosyal medyaya yansıdığı şekliyle görüntülerde göreceğiniz şekliyle, buradan Kâğıthane deresine, Kâğıthane deresi üzerinden de Haliç'e tonlarca zehirli su gönderiliyor. Şimdi bu belli aralıklarla devam eden bir süreç. Şimdi bakınız! Bu anlatmış olduğum mesele 2,5 yıldır İBB'nin nasıl bir anlayışla yönetildiğinin sadece bir örneği. Ancak bütün meseleleri kendi içerisinde barındıran çok önemli de bir örneğidir. Herhangi bir engelleme var mı? Yok! Talep edilen borçlanmaya meclis evet demiş mi? Evet! Peki ortada tesis var mı? Henüz yok, maalesef! Biz buradan bütün yetkilileri özellikle İBB Başkanı'nı ciddi manada çalışmaya, işlerine odaklanmaya, İstanbul'un meselelerine odaklanmaya davet ediyoruz. Çevre hepimizindir. Çevre siyaset malzemesi olmamalıdır. Çevre bir inanç meselesidir, gayret meselesidir. Hele günümüzde Paris İklim Antlaşmasının konuşulduğu şu günlerde, Sayın Cumhurbaşkanımızın yeşil kalkınma devrimini başlattığı şu günlerde 2022 senesine girerken biz hâlâ bu kadar imkân varken, şu derelerimize akıtılan atık suları zehirli suları, konuşuyoruz. Buna da ayrıca üzgün olduğumuzu İstanbullu hemşerilerimiz adına belirtmek istiyorum."