Dergimizin geçmişindeki Genel Yayın Yönetmenleri'nden ve mesleğimizin duayenlerden Okan Altan'ın anlattığı bir anekdot da beni bu konuyu irdelemeye itti. Otomobilini teslim almaya giden bir kadın müşteriyi çiçekle karşılayan satış danışmanını anlattı. O müşteri bu şıklığı yapan bayiyi unutmayacağı gibi her fırsatta anlatıp yeni müşteriler kazandırır. Dergimizin en son üyelerinden olan Özerk Ihlamur'un da ailesiyle yaşadığı sıfır km otomobil satın alma tecrübesi akılda kalacak cinsten. Alfa Romeo 156'yı kırmızı bir kılıfla kapatan bayii, aracı teslim almaya gelen müşterisine bir şov yapıp, örtüyü kaldırıp otomobili teslim etmiş. Böyle bir sunum, markaya ve otomobile değer kadar.

İki kere sıfır km otomobil teslim alma tecrübem olmasına rağmen hiçbirinde bir merasimle karşılaşmadım. Her ikisi de de bayilerin otoparkından, sanki kiralık araç teslim alıyor gibiydi ve bu konuda unutulmaz bir anım yok.

Bir okuyucumuzdan gelen mailinde de yaklaşık 200.000 TL ödeyip sipariş verdiği, sipariş süresince de müthiş ilgili olan premium marka bayisinin teslimatta ve teslim sonrasındaki ilgisizliği anlatılmıştı.

Otomobili üretmekle iş bitmiyor. Satıştan sorumlu personel de çok iyi eğitilmeli. Markaya hakim olmalı. Otomobili satarken takındığı güler yüzü teslim ederken de korumalı. Satış sonrasında memnuniyetsizlik yaşanırsa yine aynı güleryüzle karşılanmalı. Servis hizmeti de aynı satıştaki güler yüz ve hızda sonuçlanmalı. Bunların tamamı, işine olan saygıyı gösterirken reklamın da en büyüğüdür.