Yazarlar
28 Ağustos 2013

İngiltere’de çarşı-pazar

Sofra Dergisi Yayın Yönetmeni Esra Düzdağ yazdı...

Tüm Sofra ekibi, Eylül sayısını hazırlamak için hummalı bir çalışma içindeyken, ben hayatımın en uzun tatili boyunca cep telefonumu sadece fotoğraf çekmek için kullanmak gibi bir lükse sahibim! E-mail yok, telefon yok, Türkiye gündeminden binlerce kilometre uzakta, tek derdin "yarın nereye gitsek-şimdi ne yesek?" olduğu 3 hafta boyunca, sadece bedensel değil, zihinsel ve ruhsal açıdan da gerçekten "tatilde" olduğumu hissettim diyebilirim. Bu noktada bir parantez açıp tüm iş ve arkadaş çevreme, bana bu özgürlük alanın tanıdıkları için teşekkürlerimi sunarım.

Londra'da son yılların en sıcak günlerine rastlamış olmamız şans mı şanssızlık mıydı bilemiyorum ama müzelerin, parkların, restoranların ve bilumum pazarların altını üstüne getirmemize engel olduğunu söyleyemeyeceğim! Diğer yandan, İngiltere'nin güney ve güney batı kıyılarındaki seyahatimiz boyunca gözüm de gönlüm de yeşile doymuş oldu.

İngiltere, mutfak konusunda iddialı bir ülke olmasa da, dünyanın dört bir yanından özenle paketlenip gelen sebzeler, meyveler, envai çeşit gıda ürünleri sayesinde, çarşı-pazar dolaşırken kendinizi gastronomik bir zenginlik içinde hissediyorsunuz. Kafanızı çevirdiğiniz her yer, Jamie Oliver ya da Nigella'nın tv seti gibi görünüyor gözünüze! Güne başlarken geleneksel İngiliz kahvaltısını tercih ederek sosis-bacon-kırmızı fasulye yemekten sıkılanlar için Greek cheese yani beyaz peynir, domates, zeytin seçeneklerine ulaşmak hiç de zor değil. Hatta bizim gibi, peperoniden sucuklu yumurta bile yapabilirsiniz!

Diğer yandan, sahil kasabalarındaki coğrafi dokunun güzelliği, deniz ürünlerinin zenginliğiyle birleşince, tahmin edeceğiniz gibi hem gözler hem de damaklar bayram ediyor!

Göz alabildiğine yeşillikler içinde sincaptan kuğuya, tavşandan ceylana türlü türlü hayvanla dokunma mesafesinde ilişki halinde olmak ise pek çoğumuzun özlemini duyduğu pastoral hayatı insanın ayaklarına seriyor.

Başta da dediğim gibi, tamamen tatil psikolojisinde, "arınmaya" odaklı bir zaman diliminden sesleniyorum sizlere! Yoksa, doğup büyüdüğüm toprakların değerini, Türk Mutfağı'nın yerini inkar etmem mümkün değil.

Mesela dönmeden bir gün önce annemi arayıp tavuk suyu çorba, zeytinyağlı taze fasulye ve yaprak sarma sipariş etmeyi düşünüyorum! Sözün özü şu ki, insan yeni yerler görüp, yepyeni tatlar denedikçe ufku, yüreği, damak tadı daha bir zenginleşiyor ama itiraf etmek lazım ki; memleketin kokusu bile özleniyor…



Yazarın Önceki Yazıları

TÜM YAZILARI
SON DAKİKA