Mehmet Metiner

07 Aralık 2013, Cumartesi

Ergenekoncu-Gezici mantığın Cemaat’in içinde ne işi var?

Görünen o ki Cemaat'in içinden birileri o tertemiz, inançlı ve dürüst Anadolu insanlarının himmetiyle oluşan o pak Cemaat'i Gezi'ye çıkarmaya çalışıyor. Görünen o ki o birileri AK Parti'yi ve Gülen Cemaat'ini bitirme planları yapanların dün başaramadıklarını bugün bir başka vesileyle yapmaya çalışıyor.

Üzgünüm.
Cemaat'in içinden birilerinin esas aldığı mantık ile Ergenekoncuların-Gezicilerin mantığı neredeyse birebir aynı.
Ergenekoncular-Geziciler Başbakan Erdoğan'a hangi suçlamaları getiriyor idiyseler Cemaat'in içinden o birileri de aynı suçlamalara yaslanıyorlar.
Çok üzgünüm.
Cemaat'e mensup benim de değer verdiğim birinden okuduğum sözler beni ziyadesiyle üzdü.
Kendisiyle beraber çalışmışlığım var.
Geçmişe dayalı bir hukukumuz var.
Kendisine cevap verip vermemek konusunda epey düşündüm.
Kendisinin söylediklerinden son derece incinen biri olarak düşündüm: Acaba kendisine cevap verirken kendisini incitir miyim?
Görünen o ki kendileri kardeşlik hukukuna artık önem vermiyorlar.
Ergenekoncuların-Gezicilerin mantığına yaslanarak Başbakan Erdoğan'ı ve AK Parti hükümetine derin bir husumet beslemeyi marifet biliyorlar.
AK Parti'ye karşı oluşturulan o derin husumet cephesinin içine kendini yerleştirmesine o kadar çok üzüldüm ki bilemezsiniz.
Biliyorum bu yazımı okuduğunda kendisi de şahsım hakkında ileri geri konuşacaktır.
Ne bileyim mesela başkaları gibi o da "yandaş" veya "yalaka" diyecektir.
Veya kendisinin çok değerli Nihal Bengisu Karaca'ya sarf ettiği, "O görevini yapıyor!" yollu suçlamalara belki beni de muhatap edecektir.
Belli ki burnundan soluyor o kardeşimiz.
Belli ki öfkesi aklına ve vicdanına galebe çalmış.
Öyle olmasaydı dilini kendi kardeşlerine karşı bir kılıç gibi kullanma yoluna gider miydi hiç?
Kimden mi bahsediyorum?
Bülent Keneş'ten.
Cemaat'e, hadi onun düzeltmesine fırsat vermeden ben diyeyim, Hizmet Hareketi'ne mensup Today's Zaman'ın Genel Yayın Yönetmeni olur kendisi.
Ama hemen belirteyim ki onun sözleri Cemaat'i bağlamıyor.
Kendisi de bunu söylüyor her defasında zaten.
O yüzden benim kendisine yönelik eleştirilerimi hiç kimse lütfen Cemaat'e veya Hizmet Hareketi'ne yöneltilmiş eleştiriler olarak almasın.
Bülent Keneş kişisel görüşlerini mi belirtiyor sadece peki?
Hiç sanmıyorum.
Çünkü son zamanlarda Keneş gibi düşünen o kadar çok sayıda Cemaat mensubu köşe yazarı var ki, bunu tekil bir olay olarak algılamak pek de mümkün değil.


Dershane bahane
Keneş'in Medyaradar sitesine verdiği röportaj zehir zemberek.
Eleştirinin de bir dili, bir adabı, bir ayarı olur elbet.
Hele Müslümansanız ve eleştirdiğiniz kişi de kardeşiniz ise bin kere daha düşünmeniz inancın bir gereği iken Keneş bu ahlaki kurala hiç riayet etmemiş.
Niçin mi?
Çünkü aynı suçlamalar, Ergenekoncu-Gezici çevrelerin dilinden düşürmediği suçlamalar…
Keneş'i okuduktan sonra öyle bir yere varıyorsunuz ki, sanki karşınızda bir diktatör var ve o diktatör herkesi baskı altına alıyor. Farklı yaşam tarzlarına asla tahammül göstermiyor. Kendisini eleştiren herkesi imha edilmesi gereken düşman olarak görüyor.
Aman dikkat, diyor Keneş, şayet o kişi veya partisi önümüzdeki seçimlerde güçlü bir şekilde sandıktan çıkarsa yandığımızın resmidir! Demokrasiye ebediyen elveda diyebiliriz!
Kim mi o kişi?
Pek tabii Başbakan Erdoğan…
Ben Keneş'in röportajını kabaca özetledim.
İnanmayıp merak edenler siteye girip tam metnini okuyabilirler.
Hadi ısrarınız üzerine birkaç alıntı yapayım…
-"Maalesef iyi bir yere gitmiyoruz. Nasıl ki kızlı-erkekli evler tartışması başlatılabiliyorsa; nasıl ki bu ülkenin farklı yaşam tarzlarına sahip kesimleri yahut farklı düşüncelere sahip kesimleri tek tek hizaya getirilip bir şekle, bir forma sokuluyor ya da susturuluyorsa…(….) Çünkü Sayın Başbakan artık kendisini devlet olarak düşünüyor. Devlete de şirk kabul etmiyor. Hiçbir itiraz, hiçbir farklı görüş olsun istemiyor… Herkes önünde eğilsin adeta kendini kutsasın istiyor, hiçbir alternatif bakış istemiyor. "
-"2010 referandumu ve 2011 seçimlerinden sonra askeri vesayet iyice geriletildi, medya belli bir kıvama getirildi. Tamamen 'devlet benim oldu' düşüncesine kapıldılar… Tıpkı eski Kemalist-militarist devlet gibi farklılıkları bastırmaya, susturmaya ve sindirmeye yöneldiler."
Günahtır, ayıptır…
Bu üslup inançlı bir insanın bir başka inançlı kardeşine yöneltebileceği bir üslup olabilir mi?
Ne Tayyip Erdoğan kendisini kutsayan biridir, ne de kendisinin kutsanmasına izin veren biridir…
Keneş gibiler Hocaefendi'yi nasıl seviyor iseler Tayyip Erdoğan'ı lider olarak başlarına taç edenler de o ölçüde seviyorlar.
Görünen o ki Cemaat'in içinden birileri o tertemiz, inançlı ve dürüst Anadolu insanlarının himmetiyle oluşan o pak Cemaat'i Gezi'ye çıkarmaya çalışıyor.
Görünen o ki o birileri AK Parti'yi ve Gülen Cemaat'ini bitirme planları yapanların dün başaramadıklarını bugün bir başka vesileyle yapmaya çalışıyorlar.
Dershane meselesi sadece bu işin bir bahanesi…
Zaten Keneş gibiler de öyle diyorlar: "Mesele dershane meselesi değil, daha büyük bir mesele."
"Mesele ağaç meselesi değil anlamıyor musunuz?" diyen o Gezicilerin kulakları çınlasın…
**Ara başlık**
Ayıplarla dolu bir dil
Neymiş o asıl mesele peki?
Keneş'ten dinleyelim:
"Dershanelerin kaderinden ziyade Hizmet Haraketi'ne yönelik açıktan bir düşmanlık ve bir tasfiye girişimi olarak algılanıyor bu durum…"
Neymiş efendim!
Başbakan Erdoğan ve AK Parti Hükümeti asıl Hizmet Hareketi'ni tasfiye edilmesi gereken bir düşman olarak görüyormuş!
Çok yazık, çok!
Cemaat'in en güçlendiği dönem AK Parti'nin iktidar olduğu dönemdir.
Başbakan Erdoğan'ın Hizmet Hareketi'ne sunduğu katkıyı inkar etmek yetmiyormuş gibi Başbakan Erdoğan'ın Hizmet Hareketi'ni düşman olarak gördüğünü söyleyecek kadar işi ileriye götüren bir bakış açısı hem bir yalana, hem de bir bühtana yaslanıyor.
Yok öyle bir şey!
Keneş'in dili ayıplarla dolu…
Suçlamalara bakınız lütfen…
"Takiyyecilik", "İstismarcılık", "Kandırmaca", "Dayatma"…
Bu suçlamalar size hangi çevreleri hatırlatıyor?
Ergenekoncuların-Gezicilerin mantığı Hizmet Hareketi'nin mantığına dönüştürülmek isteniyor.
Keneş gibilerin seviyesine inerek kardeşlik hukukuna zarar verecek bir dil kullanacak değiliz, ama Hizmet Hareketi'ne mensup kardeşlerimiz, kimler üzerinden nereye götürülmek istendiklerini görsünler istiyorum…

SON DAKİKA