Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
3 Mart 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Ekonomi Gündem Siyaset Dünya Spor Yaşam
 
24 Saat
24 Saat
2004 yılında göreve gelen Yıldırım Demirören ve ekibi, kriz durumlarında Beşiktaş'ı hiç iyi yönetemedi. Çok acele alınan kararlar, harcanan paralar ve teknik adam konusundaki istikrarsızlık Kartal'ı hep üzdü
Dünya ekonomik krizlerle çalkalanırken, Avrupa sanayisiyle, futbol endüstrisiyle sarsılırken Türkiye'nin en eski kulübü Beşiktaş başarıya ulaşma hırsıyla, krize kulak asmaz tavrıyla yeni ve pahalı transfer takviyeleriyle alışılagelmiş tavrını devam ettirerek 2009 yılına girdi. 30 Haziran 2004'te yönetimi devralan başkan Yıldırım Demirören, 4.5 yıllık süre zarfında yönetim politikaları, 5 teknik direktör değişikliği ve 58'i bulan futbolcu transferleriyle 17 milyon dolardan aldığı borcu, 117 milyon dolarlar seviyesine getirdi. Camia, "Demirören'in yönetim anlayışı Beşiktaş'ı uçurumun kenarına götürüyor. Kulübü 60 milyon TL kendine borçlandırarak tek adamlığa oynuyor" diyenlerle, "4 yıldır olmadı ama bu yıl şampiyon yapacak. Tek sorun başkanın etrafı zayıf. Şimdi kenetlenme zamanı" diyenler olarak ikiye bölündü. 2009 İdari ve Mali Kongresi'nde Beşiktaş'ın gerçek sahipleri her türlü eleştiriyi yaptığı ve bu "tarihi uyarıyı" başkan Yıldırım Demirören her eleştiriyi sineye çekerek aldığını gösterdiği için sonuçlardan ziyade "Sebepler" üzerinde durmanın daha yol gösterici olacağına inanıyorum. Ekonomistler, sosyologlar "Krizler her zaman yıkıcı değildir, doğru yönetebilenlerin elinde fırsata dönüşebilir" tespitini yaparlar. Ancak bunu "İyi yöneticiler" ve "Ekipler" başarabilir.

TECRÜBESİZ VE GENÇ
Beşiktaş'ın sorunlarının ana temelinde "Krizi iyi yönetememenin" yattığı görülüyor. Samsun faciasıyla başlayan ve 101. yılda kaçan şampiyonluk depreminin yarattığı şok sarsıntıların ardından göreve gelen genç ve tecrübesiz Demirören yönetimi kucağında, "Nur topu gibi bir kriz bulmuştur." Kırılgan yapıdaki, çiçeği burnundaki yönetim ilk tanıştığı krizde 100. yılda şampiyon olmuş takımı dağıtarak, 13 yeni transferi milyonlar saçarak ve transferlerin "Öncesinde değil, sonrasında da" dünya markası Del Bosque'yi getirerek aşmaya çalışmıştır. Beşiktaş'ın transfer kimyasının bozulması burada başlar. Ancak 233 gün sonra UEFA'dan elenmenin faturası olarak devre arasında gönderildi. Başkan Demirören daha sonra "Ani karar verdik. Del Bosque'yi göndermem büyük hataydı" dese de son pişmanlık fayda etmedi zincirleme yanlışları Beşiktaş'ın kasasından 9 milyon euro tazminat çıkmasına neden oldu. 27 Ocak 2005'te göreve getirdiği Rıza Çalımbay, 264 gün görevinin başında kalırken, gönderiliş sürecinin UEFA elenişinden sonra, yine ligin ortasında yaşanması enteresandı. 1 Ekim 2005'te Beşiktaş'a gelen Jean Tigana ise 591 gün siyah-beyazlıları çalıştırarak Demirören döneminin en uzun çalışan teknik direktörü olurken 1 Haziran 2007'de bayrağı devralan Ertuğrul Sağlam, 492 gün sonra diğerlerinden farklı olarak istifa etti. Sağlam'ın da istifa süreci 1-0'ın rövanşında Metalist Kharkiv'e 4-1 yenilerek UEFA'dan elendiği akşam duyguları kabarmış, kafaları sisli bazı yöneticilerin ulu orta "Metalist gibi mahalle takımına eleniyoruz. Hoca gitsin!" açıklamalarını izledik.

ÖFKE İLE KALKAN...
İçe atılmış bazı yönetici komplekslerin de körüklediği goy goyların ardından Yıldırım Demirören "panik atak bir ruh haliyle" özel uçağına atlayıp 300 km mesafedeki Lucescu ile görüşmesi "Öfke ile kalkan, zararla oturur" ata sözünü hatırlattı. Çünkü hatadan dönüş denemesi "Elenmenin acısıyla maç sonu hata yaptık. Kal!" baskılarına rağmen Ertuğrul Sağlam'ın onurlu istifasına takılmıştı. Bazı yöneticilerin 'Mahalle takımı' dediği Metalist'in G.Saray'ın da olduğu gruptan yenilgisiz çıkması, son maçında İtalya'da Sampdoria'yı 1-0 yenip yoluna devam etmesi traji komik durumun başka bir perdesi.. Acı olan yöneticilerin başarısızlığın faturasının yine bir teknik adama kesip kamuoyunu manipüle etmesi. Bu panikatak hali sadece hocalarla, yanlış transferlerle sınırlı değil;
*
FENERBAHÇE karşılaşması sonrası, Liverpool maçı öncesi "Sivasspor maçına PAF takımla çıkacağız" kararı ve sonra geri dönülmesi.
* BU sezon başı Avusturya kampında kavga eden İbrahim Üzülmez ve İbrahim Toroman'ın kadro dışı bırakılıp, apar topar kaptanlıklarının ellerinden alınması. Ardından affedilmesi.
* BU sezon G.Saray maçında Merkez Hakem Kurulu Başkanı Oğuz Sarvan'a hakaret edilmesi sonrasında özür ve birlikte fotoğraf verilmesi.
* FULYA Projesi ve diğer konularda kendi camiasındaki insanlara önce "Düşman, hain" gibi sıfatlar kullanarak 'Ötekileştirmesi" ancak son mali kongrede doğru bir tavırla bu birliği zedeleyen söylemleri bırakıp "Birlikte Beşiktaş'ın menfatlerini koruyalım" çağrısıyla teşekkür etmesi gibi bir çok örnek verilebilir.

4.5 YILDA 117 MİLYON DOLAR
4.5 yılda 17'den 117 milyon dolara çıkan borçla birlikte Beşiktaş 2 Türkiye Kupası ile yetinmek zorunda kalırken Demören yönetiminin "Kriz anını iyi yönetememesi" yüzünden hoca, futbolcu, para ve daha önemlisi "Zaman" kaybettiği görülürken şu önemli sonuç ve bilgiyi ortaya koyuyor; Demirören yönetimi kötü anlardan hemen sonra adeta "Kriz tutulması" yaşıyor. Bu yüzden özellikle kötü sonuçlardan sonra yönetim konuşmamalı ve asla ani karar almamalı. Tecrübeli insanlarla da istişare ederek kararlarını uygulamalı..