Bebek ve çocuklarda diş sağlığı

İlk dişi çıktığında büyük bir sevinçle karşılanan “diş çıkarma dönemi”, bebek ve anne-babaları biraz zorlayabiliyor. Bu dönemi rahat geçirmeniz ve çocuğunuzun ağız ve diş sağlığını koruyabilmeniz için sizlere önerilerimiz var.

Giriş Tarihi: 9.8.2017 11:38 Son Güncelleme: 10.1.2018 15:51
Bebek ve çocuklarda diş sağlığı
Minik bebeğinizle yoğun bir şekilde haşır neşir olduğunuz, birbirinize artık tam anlamıyla alıştığınız ilk 6 ay rüya gibi geçti, değil mi? Şimdi gelişimiyle ilgili farklı bir dönem sizi bekliyor:

Diş çıkarma dönemi!

Aslında kimilerinde daha bile erken başlayan bu dönem bebekler için doğal bir süreç de olsa, biraz sıkıntılı geçebiliyor. Kimi bebek hiç belli etmiyor, kimisi arası sıra, kimisi de sık sık huzursuzluk yaşıyor ve ağlayarak geçiriyor bu dönemi... Süt dişlerinin çıktığı bu dönem ise çocukların ağız ve diş sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Ve tabii ki en büyük sorumluluk anne-babalara düşüyor. Çocuk Ağız ve Diş Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Şule Çıldır, diş çıkarma dönemi ve sonrasında ağız ve diş sağlığını koruyabilmek için dikkat edilmesi gerekenlere ayrıntılarıyla değindi ve bol bol öneri sundu. Unutmayalım ki ağız ve diş sağlığı yaşam kalitemiz ve yaşamdan "tat" alabilmemiz açısından gerçekten çok önemli. Dolayısıyla konuyla ilgili gereken önlemleri almak, çocuğunuza yapacağınız en iyi yatırımlardan biri olacaktır. Diş çıkarma dönemi İlk dişler bebek 6-12 aylıkken sürmeye başlar. İlk süren diş alt çenede sağ ön keser diştir. Sonra sol alt keser diş görünür. Bu dişler tam sürmesini tamamlamadan sol üst keser diş ve sonra sağ üst keser diş sürer. Daha sonra bu dişlerin yanında ikinci keser dişler sürer. Keser dişlerin sürmesi tamamlandıktan sonra 12-18 aylar arasında 1. süt azı dişleri sürer. Bunu 18-24 aylar arasında köpek dişlerinin ve 24-30 aylar arasında 2. süt azılarının sürmesi izler. Böylelikle süt dişlerinin sürmesi yaklaşık olarak 3-3.5 yaşlarında tamamlanmış olur. Bu yaştaki bir çocukta toplam 20 adet diş bulunur. 6 yaşa kadar ağızda dişlenme açısından görünen bir değişiklik olmaz.

Belirtiler

Diş çıkarma belirtilerinin başında diş etinde kızarıklık ve tükürük akışında artış gelir. Genellikle ateş ve bulantı da görülebilir. Ancak bu dikkat edilmesi gereken bir konudur. Çünkü diş çıkarma dönemindeki her ateş, bulantı veya grip direkt olarak diş çıkarma ile ilgili olmayabilir. Özellikle 37-37.5 derecenin üzerindeki ateş diş kaynaklı değildir; bu durumda mutlaka çocuk doktoru bilgilendirilmelidir.

Diş çıkaran bebeklere damak masajı

"Dişlenme sırasında ağrı olur ya da olmaz." demek yanlış olur. Diş sürmesi yavaş olarak gelişen, doğal bir olaydır. Sürme sırasında çocuğun rahatsızlık hissetmesi de doğaldır. Rahatlatmak için günde 3 veya 4 defa diş etlerini gazlı bezle veya parmak fırçayla silmek ve ısırabileceği şeyleri eline vermek çoğu kez bebeği rahatlatır. Yeterli olmadığı durumlarda diş etlerine pedodontistin (çocuk diş sağlığı uzmanı) önerdiği bazı zararsız ilaçlar sürülebilir. Ancak bu ilaçların sürmeyi sağlayıcı ya da hızlandırıcı herhangi bir etkisi yoktur. Sadece o bölgedeki diş etini yüzeysel olarak uyuşturduğu için bir süreliğine bebeğin rahatlamasını sağlar.

Dişlerin erken ya da geç çıkması sakıncalı mı?

Bazı çocukların dişleri çok erken bazılarının ise daha geç sürebilir. Aynı yaştaki çocuklarda sürme zamanları birbirinden çok farklı olabilir. Bunun tıbbi açıdan önemi yoktur. Önemli olan bu durumun bir pedodontist tarafından takip edilmesi, dişlerin sayısının ve dişlenme sırasının bilinmesidir. Genellikle halk arasında erken çıkan dişlerin zayıf olup çabuk çürüdükleri söylenir. Oysa erken sürdükleri için dişlerin zayıf olacağı doğru değildir. Sadece çürük yapıcı etkenlerle daha erken dönemde karşılaştıkları için daha fazla özen gösterilmeleri gerekir.

Süt dişleri

Süt dişleri genellikle değişecekleri düşüncesiyle pek fazla önemsenmezler. Halbuki, 20 adet süt dişi çocukluk yılları boyunca, yaklaşık 10-12 yaşlarına kadar ağızda kalır ve çocuğun hem ağız-diş sağlığında hem de genel sağlığında önemli rol oynarlar. Süt dişleri bireyin dişlenmesinin temel yapısını oluştururlar. Bu nedenle süt dişlerinin erken kaybı büyük problemlere neden olabilir. Süt dişleri, sürekli dişlere sürme rehberliği yapmaları açısından büyük önem taşırlar. Yüzün ve çenelerin gelişimine yardımcı olarak yüzün şeklini önemli ölçüde etkilerler. Çünkü dişler, bir insanın görünümüne büyük katkıda bulunurlar ve bu sayede kendine güvenin artmasına yardımcı olurlar. Özellikle okul çağındaki çocuklar birbirlerine karşı oldukça acımasız eleştirilerde bulunabiliyor maalesef. Bu da çocuğun psikolojik gelişiminin büyük ölçüde etkilenmesine neden olabiliyor. Katı gıdalarla beslenmeye geçtiği zaman bebeğin ısırma ve çiğneme işlemlerini gerçekleştirebilmesi için sağlıklı dişlere ihtiyacı vardır. Ancak bu sayede yiyecekler doğru şekilde sindirilir ve dolayısıyla bebeğin gelişimi sağlanır. Süt dişlerinin en önemli özelliklerinden biri, sürekli dişlere göre daha geçirgen bir yapıya sahip olmalarıdır. Bu da çürüğün bu dişlerde daha hızlı ilerleyerek dişin sinirine ulaşmasına neden olur. Bu dişlerin tedavileri tabii ki mümkündür. Ancak, özellikle küçük yaşlardaki çocukları bir diş hekimi koltuğuna oturtup bu tedavileri yapmak çok kolay değildir. Süt dişlerinin erken kaybı, özellikle arka azı bölgelerinde sürekli dişlenme sırasında bazı problemlere neden olur. Çünkü dişin kaybedildiği boşluğa doğru komşu dişler zaman içerisinde kayarak bu yerin kapanmasına neden olup ileride yerine gelecek olan sürekli dişin süremeyip içeride gömülü kalmasına ya da farklı bir yerden (diş dizisinin önünden ya da arkasından) sürerek hatalı kapanışların gerçekleşmesine neden olabilir. Bu gibi durumlarda da çocuğun ileride ortodontik bir tedavi görmesi kaçınılmaz olur. Tüm bunlar süt dişlerinin hiçbir zaman kaybedilmemesi gerektiği anlamına da gelmez. Bazı durumlarda süt dişlerinin çekimi gerekebilir. Bu durumda bir pedodontistin takibi çok önemlidir. Komşu dişlerin çekilen boşluğa kaymaması için "yer tutucu" denilen apareyler takılır ve sürekli diş sürene kadar ağızda kalır. Bu sayede erken diş çekiminin neden olabileceği kaymalar önlenmiş olur.

Süt dişlerinde oluşan problemlerin sürekli dişlerde yol açabileceği durumlar

-Düşme ya da vurma sonucu ön bölgedeki süt keser dişlere gelecek travma, bu dişlerde zaman içerisinde enfeksiyon gelişmesine neden olabilir. Takibinin yapılmadığı durumlarda bu enfeksiyon gelişmekte olan sürekli dişlerde şekil bozukluklarına ya da renklenmelerin oluşmasına neden olabilir.
-10-12 yaşına kadar ağızda kalması gereken süt azı dişlerinde oluşan çürükler, tedavi edilmediği durumlarda özellikle 6 yaşında süren sürekli 6 yaş dişlerinin çürüklü bir ortamda sürmelerine neden olarak kolayca bu dişlerin de çürümesine neden olabilirler. Ayrıca yine bu tedavi edilmeyen dişlerde de enfeksiyon gelişebilir ve kök ucunda oluşan enfeksiyon, süt azılarının altında gelişen sürekli küçük azı dişlerinde şekil ve renk bozukluklarına neden olabilir.
-6 yaş dişi sürmeye başladığında özellikle ikinci süt azısının ağızda bulunması çok önemlidir. Çünkü bu dişlerin eksik olması durumunda, 6 yaş dişleri öne doğru kayarak sürmelerini tamamlarlar. Bu da 11 yaş civarında süren ikinci küçük azı dişinin yerinin kapanmasına ve bu dişin süremeyip gömük kalmasına neden olabilir.

6 yaş dişleri

Çocuklarda ilk süren sürekli dişler, 6 yaşında çıkan 1. büyük azı dişleridir. Bu dişler, herhangi bir süt azısının yerini almadığı ve ikinci süt azısının arkasından geldiği için birçok anne-baba bu dişlerin sürdüğünün farkına varmayabilirler ve dolayısıyla bunların sürekli dişler olduğunu da anlamayabilirler. Ancak sürekli diş dizisinin normal ve düzgün bir şekilde tamamlanmasında büyük rol oynayan bu dişlerin bakımı büyük önem taşır. Eğer süt dişlerinde erken bir kayıp olmamışsa 6 yaş dişleri uygun yer ve pozisyonlarında sürmelerini tamamlayacaklardır. Bu dişler, çenelerin birbirleriyle olan ilişkisinde de kilit rol oynar. Her yarım çenede birer tane olmak üzere toplam dört adet 1. büyük azı dişleri 6 yaşında sürmeye başlar. Bu dişlerin ağızda görünmeye başlamalarından itibaren temizliğine çok dikkat edilmeli ve sürmesi dikkatle izlenmelidir. Bu dişlerin yüzeyleri oldukça geniştir ve derin çukurcuk ve girintiler içerir. Besin artıkları ve plak, bu girinti ve çukurcuklara kolaylıkla tutunur. Bu da her gün yeterli ve etkili bir temizlik yapılmazsa kısa zamanda daha dişler tam sürmelerini tamamlamadan çürümelerine neden olurlar. Çoğu anne baba böyle bir durumda dişin çürük olarak sürdüğünü sanabilirler. Bu nedenle 6 yaş civarında çıkmaya başlayan bu dişler anne baba tarafından çok iyi takip edilmeli ve fırçalanmasına çok dikkat edilmelidir. Çocuk kendisi dişlerini fırçaladıktan sonra anne-baba bu dişleri ayrıca fırçalamalıdırlar. 6 yaş dişleri sürmelerini tamamladıktan sonra henüz çürük oluşmadan, "çürükten koruyucu fissür örtücü uygulamalar" ile kaplanmalı ve her 6 ayda bir çocuk dişleri uzmanı tarafından kontrolleri yapılmalıdır. Eğer bu dişlerde çürüme başlamışsa vakit kaybetmeden hemen tedavileri yapılmalıdır. Genç sürekli dişlerde dentin yapısı daha geçirgen olduğu için çürük kısa zamanda dişin sinirine ilerleyebilir. Dişlerin köklerinin gelişimi dişler sürdükten sonraki 3 yıl içerisinde tamamlanır. Bu nedenle eğer kök gelişimi tamamlanmadan çürük sinirlere ilerler ve kanal tedavisi yapılması gerekirse bu, hem çocuk hem de anne-baba için çok uzun zaman gerektiren bir tedavi olur. Bu dişlerin çekimi ise çocuğun ağız-diş yapısı açısından çok büyük zorluklara neden olur. Böyle bir durum dişlerin uyumunda ve pozisyonunda geri dönüşü zor problemlere ve ileride çok pahalı ortodontik tedavilere neden olur.

Biberon çürükleri

Bebekler, doğumlarını izleyen 6. aydan sonra ilk süt dişlerinin ağızda belirmesi ile birlikte katı beslenmeye geçerler. Ancak bu dönemde süte de gereksinim duydukları için, biberonla süt içerler. Özellikle gece uyumadan hemen önce veya uyku sırasında biberonla içilen süt, bebeğin dişlerinde "Biberon Çürüğü" gelişimine neden olabilir. Bazı aileler besleyici değerini arttırmak ya da çocuğun sakinleşmesini kolaylaştırmak amacı ile süte bal, pekmez ya da şeker gibi tatlandırıcılar katarlar. Bu durum "Biberon Çürüğü" gelişimini iyice hızlandırır. Biberonla verilen sütün kalıntıları, uykuya geçildikten sonra dişlerin üzerinde birikir. Uyku sırasında tükürük salgısı da azaldığından dişler hiçbir şekilde temizlenemez ve ağızda dişlerin üzerinde daha önceden var olan çürük yapıcı bakterilerin asidik bir ortam oluşturmasına neden olur. Bu asitler dişlerin tüm yüzeyini kaplayan mine yapısının mineral yapısını bozarak, önce tebeşirimsi beyaz renkte lekelerin görülmesine, daha sonra da kahverengi renkte çürüklerin oluşmasına neden olur. Bu çürükler önce üst çenedeki kesici dişlerin ön yüzlerinde başlar, daha sonra diğer dişlere yayılır. Burada unutulmaması gereken en önemli noktalardan biri, sütün doğal bir şeker olan laktoz içerdiğidir. İşte bu nedenle süt gece boyunca tüketildiğinde çürük gelişimine neden olabilir. Bu nedenle 1 yaşından itibaren gece boyunca su dışında anne sütü dahil bebeğin (süt, meyve suyu, rezene çayı vb) herhangi bir şey tüketmesine izin verilmemelidir.

Biberon çürükleri nelere yol açar?

Biberon çürüklerinin oluşmasına neden olan bakterilerin zararlı etkileri, süt dişlerinin geçirgen yapıları nedeniyle kısa bir sürede dişlerin sinir dokusuna ilerler ve dişlerin kısa sürede iltihaplanmasına neden olurlar. Gelişen bu diş enfeksiyonları, çocuğun ağrı duymasına, özellikle yemek yerken huzursuzlanmasına ve düzenli uyku uyuyamamasına neden olur. Bu enfeksiyon ayrıca uzun süre kalırsa zaman içerisinde süt dişlerinin altında gelişmekte olan sürekli diş germlerinin de zarar görmesine neden olabilir. Böyle durumlarda sürekli dişler sürme zamanları geldiğinde, renk ve şekil bozukluklarıyla sürebilirler. Özellikle üst çenedeki kesici dişlerden başlayan biberon çürüğü, bu dişlerde büyük madde kayıplarının meydana gelmesine neden olur. Bu durum da çocuğun ağız ve diş sağlığının bozulmasının yanı sıra, aynı zamanda çocuğun konuşmasında ve estetik görünümde de bozukluklara neden olduğundan özellikle yuva dönemindeki çocuklarda ciddi psikolojik problemlere neden olabilir. Biberon çürüğü olan çocuk, hiç hazır olmadığı çok erken bir dönemde yaşına göre oldukça zor olan kanal tedavisi, dolgu, çekim gibi tedavilerle karşılaşabilir. Çoğu zaman bu küçük yaşlarda bu tedavilerin normal diş ünitesinde yapılabilmesi mümkün olamayacağından genel anestezi altında yapılmaları gerekir.

Biberon çürükleri nasıl önlenir?

-1 yaşından itibaren bebeğin biberonla veya anne memesinde uyumasına izin verilmemelidir.
-Biberonla süt içirildikten veya anne sütü alımından sonra bebeğin mümkün olduğunca su içmesi sağlanmaya çalışılmalıdır.
-Belirli periyotlarla bebeklerin dişleri temizlenmelidir.
-Bebeğin özellikle 1 yaşından itibaren düzenli olarak bir pedodontiste (çocuk diş sağlığı uzmanına) götürülmesinin, erken dönem çocukluk çağı çürüklerinin (biberon çürüklerinin) önlenmesinde önemi çok büyüktür.
-Ara öğünlerde mümkün olduğunca dişler üzerinde yapışıp kalan karbonhidrat ağırlıklı beslenme yerine lifli besinler, sebze, meyve ve kuruyemiş tercih edilmelidir.
-3.5-4 yaşına kadar tükürme refleksi tam olarak gelişmediğinden diş macunsuz ya da pedodontistinizin önereceği fluorid içermeyen diş macunları ile dişler fırçalanmalıdır. Diş fırçası da mümkün olduğunca küçük başlı ve yumuşak kıllı olmalı ve ayda bir yenilenmelidir.
-Çocukların el gelişimlerinde fırçalamanın önemi büyüktür. Bu nedenle 1.5-2 yaşından itibaren çocukların dişlerini kendilerinin de fırçalamasına izin verilmelidir. Ancak el yetenekleri, dişlerinin tüm yüzeylerini etkili olarak fırçalamaları için yeterli olamayacağından, okul dönemine kadar çocuğun fırçalamasına izin verildikten sonra arkasından anne-babaların diş fırçalama görevini üstlenmeleri gerekir.

Bebeklerde ağız ve diş bakımı

Düzenli temizliğe bebeğin dişlerinin sürmesinden önce başlamalıdır. Diş etleri ve yeni sürmeye başlamış dişler üzerinde oluşan bakteri birikintileri mutlaka temizlenmelidir. Çünkü bu bakteriler gıda artıkları ile etkileşip asit salgılar ve dişlerin çürümesine neden olurlar. Bunun için anne, temiz bir gazlı bezi işaret parmağına dolayarak veya eczanelerde satılan yumuşak parmak fırça yardımıyla diş ve diş eti üzerindeki plağı temizleyebilir. Ancak sadece bu tabakayı kaldıracak kadar basınç uygulamaya dikkat edilmelidir. Fazla bir basınç uygulanması bebeğin rahatsız olmasına ve bu nedenle uygulama sırasında ağlamasına neden olabilir. Doğru basınç, temizliğin yanı sıra bebeğin rahatlamasını da sağlayacaktır. Bu temizleme işlemi, kahvaltıdan ve akşam yemeğinden sonra olmak üzere günde en az iki kez yapılmalıdır. Bu sayede bebeğin ilk dişleri temiz bir ortamda sürmüş olur. Bebeklerin ilk olarak alt ön bölgedeki keser dişleri sürmeye başlar. İlk keser dişin sürmesi tamamlandıktan hemen sonra bebeğin bir diş fırçası olmalı ve dişler fırçalanmaya başlanmalıdır. Bu ilk dönemlerde fırça macunsuz olarak kullanılmalıdır. Sonrasında da asla yetişkinler için olan diş macunları kullanılmamalıdır. Özellikle 3.5-4 yaşına kadar pedodontistin önerisiyle fluoridsiz diş macunu kullanarak dişlerin fırçalanması sağlanmalıdır.

Sağlıksız beslenmenin diş sağlığı üzerindeki etkileri

Ağız ve diş sağlığının korunmasında diş fırçalama ve bakımı kadar beslenme alışkanlıklarının etkisi de büyüktür. Özellikle ara öğünlerde çikolata, şeker, fast food benzeri yiyecekler diş yüzeyine yapışır. Hemen sonrasında dişler fırçalansa bile bu gıdaların uzaklaştırılması zordur. Bunun sonucunda da kısa sürede diş çürüğü gelişimi kaçınılmaz olur. Süt dişleri ve yeni süren genç sürekli dişler asit ataklarına karşı çok hassastırlar. Bu nedenle bu dişlerde kolay çürük oluşur ve oluşan çürük de yine bu dişlerin yapıları çok geçirgen olduğu için hızlı ilerler. Karışık dişlenme dönemi dediğimiz hem süt hem de sürekli dişlerin ağızda bulunduğu 6-14 yaş arası dönemde çürük yapıcı gıdalardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışmak önemlidir.

Diş fırçalama eksikliğinin sonuçları

Çocuklarda diş çürükleri kolay oluşur. Düzenli ve doğru bir yöntemle dişlerin fırçalanmadığı durumlarda diş çürüğü ve diş etlerinde plak birikimine bağlı ödem oluşabilir. Bunun sonucunda da çocuk yemek yemek istemez. Gelişimi için önemli gıdaları yeteri kadar tüketemediğinden büyüme ve gelişimi de olumsuz yönde etkilenir. Ayrıca diş çürüklerine bağlı ağrı şikayetlerinin olması, çocukların uyku düzenini de bozar. Bu da onların daha huzursuz ve agresif olmalarına neden olabilir. Özellikle üst ön keser dişlerinde diş çürüğü olan çocuklarda bu dişlerinin görüntüsüne bağlı psikolojik problemlerle de sıklıkla karşılaşabiliyoruz. Bu hoş olmayan görüntü de çocukların kendilerini mutsuz hissetmelerine neden olabiliyor.

Diş ipi kullanımı

Özellikle çocuklarda sıklıkla karşılaştığımız diş çürüklerinden biri ara yüz çürükleri dediğimiz dişler arası bölgede yer alan diş çürükleridir. Süt dişlenme döneminde ön bölgedeki süt dişlerinin aralarında hafif boşluklar vardır. Bu nedenle bu dişler diş fırçasıyla kolaylıkla temizlenebilir. Ancak azı bölgesindeki sıkı temaslı dişlerin arasını sadece diş fırçasıyla temizlemek her zaman mümkün olmaz. Bu dişlerin arasındaki gıda artıklarını ve oluşan plağı ancak diş ipi kullanarak uzaklaştırmak mümkün olur. Anne-babanın veya diğer bakım veren kişinin yardımı ile günde en az 1 kez olmak üzere (tercihen akşamları) çocuğun diş yapısına uygun diş ipi ile diş aralarının temizlenmesi çok önemlidir.

Çocukluk çağında çürükten koruyucu önlemler

6 yaşındaki çocuklar, en arkada bulunan büyük dişleri iyi ve özenli fırçalamayabilir ve anne-baba da bu dişlere fırçalama sırasında özen gösteremeyebilir. İyi fırçalanmama sonucu derin çukurcuklar içerisinde biriken yiyecek artıkları da kısa zamanda, hatta dişler dizideki yerlerini tam almadan çürüklerin oluşmasına neden olabilir. Çoğu anne baba bu nedenle, bu dişlerin çürük olarak sürdüğünü bile düşünürler. İşte bu yüzden çocukluk döneminde çürükten koruyucu önlemler alınmalıdır. Bu önlemler için yapılan uygulamalar çocukları dişleri iyi fırçalanmadığı için oluşabilecek çürüklerden de korumuş olur. Bu çürükten koruyucu önlemler çerçevesinde öncelikle süt dişi dizisinin tamamlanması ile birlikte tüm diş dizisine; diş yüzeyinde çürüğe karşı koruyucu bir kalkan görevi gören "yüzeysel fluorid uygulamaları" yapılır. Bu uygulamalar sonucunda fluorid ağız içerisinde diş minesine, varsa dolgulara ve yumuşak dokulara tutunarak 6 aya kadar ağızda fluorid salınımı sağlar ve çürükten korunmaya yardımcı olur. Çeşitli meyve tatlarında olabilen bu uygulamalar sayesinde hem dişler çürüklere neden olan asit ataklarından korunur hem de yapılan işlem kolay ve kısa süreli olduğundan çocuğun diş hekimi uygulamalarına uyumunu arttırır. Diğer önemli bir çürükten koruma yöntemi de fissür örtücü uygulamalardır. Bunlar diş yüzeyine 1 kez uygulanır ve tekrar yapılması gerekmez. Sadece belirli aralıklarla kontrol edilmeleri gerekir. Yüzeysel fluorid uygulamalarının da çocuğun çürüğe yatkınlık ve risk durumuna göre pedodontistin belirleyeceği aralıklarda (4-6 ayda bir) tekrarlanması gerekir. Bu tip uygulamalar, çürük dişlerin tedavilerine oranla hem daha ekonomik hem de daha kısa süreli ve ağrısız işlemlerdir. Burada önemli olan; pedodontistin çocuğun diş yapısına, çürük risk durumuna ve genetik özelliklerine dikkat ederek çürükten koruyucu doğru yöntemleri tercih ederek uygulama yapmasıdır. Yapılan araştırmalar, her 5 çürük dişten 4'ünün arka azı dişlerde oluştuğunu gösterir. Özellikle büyük yüzeylere ve derin çukurcuklara sahip olan ve en önemlisi 6 yaşında sürüp ömür boyu ağızda kalan, dişlenme ve kapanışın temeli olan 6 yaş dişlerine fissür örtücü uygulanması büyük yarar sağlar. Halk arasında diş ojesi olarak da bilinen bu koruyucu uygulamalar sayesinde azı dişlerinin derin girintilerinde plak birikiminin tamamen önüne geçebilmek mümkün olur. Tüm bu uygulamalar, ancak düzenli diş fırçalamayla birlikte yarar sağlar. Fırçalama olmaksızın sadece koruyucu uygulamalarla çürükten korunmak mümkün değildir.

Genetik diş eksikliği

Günümüzde genetik olarak diş eksikliği ile sıklıkla karşılaşılıyor. Genellikle eksikliği görülen dişler üst yan keser dediğimiz 2. keser dişler, 2. küçük azı dişleri ile 20 yaş dişleridir. Bu dişlerin eksiklikleri durumunda; gerek ortodontik tedavi gerekse büyüme ve gelişim tamamlandıktan sonra implant uygulamaları ile eksiklikler kolaylıkla yerine konur. Ancak bazen genetik olarak taşınan bazı hastalıklara bağlı olarak (ektodermal displazi vb) çok sayıda diş eksiklikleri ile karşılaşılabilir. Çok sık olmasa da böyle bir durum söz konusu olduğunda, çocuğun gelişimi için çok önemli olan "beslenmesini" sağlayabilmek için dişlere ihtiyacı vardır. Ancak büyüme ve gelişimi tamamlanmayan çocuklarda implant veya köprü gibi sabit uygulamalar yapılamıyor. Bu çocuklara dişli ve takılıp çıkarılabilen protezler uygulanarak çocuğun rahatlıkla yemek yemesi ve estetik açıdan da önemli olan eksik dişlerinin tamamlanması sağlanıyor. Burada önemli olan sürekli gelişim döneminde oldukları için bu protezlerin belirli aralıklarda yenilenmesidir.

İlk diş hekimi muayenesi

İlk diş hekimi muayenesinin çocuğun ilk dişi çıkmaya başladıktan sonra, genellikle 6 ay-1 yaş arasında olması önerilir. İlk diş hekimi ziyaretinin bu kadar erken başlamasının en önemli nedeni, bebeklik döneminde dişlerin nasıl temizlenmesi gerektiğini ebeveynlere göstermek ve biberon çürüğü gibi yanlış beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak oluşabilen çürüklerden çocuğu korumaktır. Bu yaşlardan itibaren çocuğu rutin olarak her 6 ayda 1 kez veya diş hekiminin önereceği aralıklarla muayeneye götürmek; onu hem çürük oluşumundan korur hem de bugün küçük-büyük herkeste olan diş hekimi korkusunun çocukta oluşmasını engellemiş olur. Kontroller sırasında çocukların beslenme alışkanlıkları incelenerek doğru beslenme önerileri verilir ve çocuk uygun yaşa geldiğinde koruyucu tedavileri de uygulanır. Tüm bunlar da diş çürüklerinden çocukları korumuş olur. Hekim, bebeğin yeterli miktarda fluorid alımını da kontrol eder. Ayrıca bebekliğinden itibaren gitmeye alıştığı diş hekimi muayenehanesi, çocuk için hep eğlenceli ve gitmekten zevk aldığı bir yer olacaktır. Tabii tüm bunların gerçekleşebilmesinde, anne ve çocuk uyumunun dışında diş hekimi de büyük rol oynar. Çocuk için, ona yeterli zamanı ayırabilecek, sakin, anlayışlı ve çocuklarla çalışmayı seven bir diş hekimi seçilmelidir. Pedodontistler, standart diş hekimliği eğitimine ilaveten özürlü ve özel ihtiyaçları olan çocuklar dahil tüm çocukların psikolojisi, büyüme ve gelişim üzerine de eğitim görmüş olan uzman çocuk diş hekimleridir. Daha büyük çocuklarda da ilk ziyaret çok önemlidir. Çocuğu diş hekimine götürmeden önce ona bazı bilgiler verilebilir. Ama anne baba hiçbir zaman kendi deneyimlerini anlatmamalıdır. Çünkü çocuk kendi kafasında farklı şeyler düşünebilir ve istenmeyen tepkiler verebilir. Örneğin; çocuğunuza "acıtmayacak" derseniz, aklına ağrı hissini getirmiş olursunuz. Ayrıca ona, diş hekiminin dişlerine bakmaktan başka hiçbir şey yapmayacağı konusunda da söz vermeyin. Bırakın çocuk, hekimini dinleyerek kendi izlenimleri ve hissettikleriyle üstesinden gelsin. Zor bir tedavi yapılacak olsa bile eğer ilk ziyarette çocuk ile hekim arasında iyi bir güven duygusu oluştuysa bunu birlikte aşabilirler. Anne baba olarak bu ilk ziyarette en büyük görev size düşer. Kötü tecrübelerinizi ya da korkularınızı çocuğunuza asla yansıtmamalısınız. Ayrıca çocuğunuzu diş hekimine götürürken, kendi endişelerinizden dolayı muayene sonrası için çocuğunuza oyuncak, dondurma veya benzeri ödüller için söz vermeniz, onun zor bir şeyle karşı karşıya olduğunu hissetmesine neden olur. Çocuğunuzun sizin korku ve endişelerinizi hissetmeden diş hekimine gitmesini sağlamalısınız.

Muayene sırasında

Çocuklar onlar için oldukça yabancı bir ortam olan diş hekimi muayenehanesinde anne ya da babasıyla birlikte olmak isterler. Bu, onlara güven verir. Eğer hekiminiz farklı bir şey önermiyorsa, çocuğunuzun kendini daha rahat hissetmesi için ilk muayene sırasında siz de muayene odasına girebilirsiniz. Ancak çocuğun görüş alanının dışında durmanız gerekir. Çünkü istemeden de olsa yüzünüzdeki en ufak endişeli ya da korkulu bir ifade çocuğunuzu etkileyebilir. Ayrıca hekimle arasındaki diyaloğa hiçbir zaman müdahele etmeyin. Bırakın sorulan soruları o cevaplasın. Hekim sizden yardım istemedikçe sizin hiçbir tepkide bulunmamanız, olaylara müdahale etmemeniz çocuğunuzun bir süre sonra hekimle anlaşmasını kolaylaştıracaktır. İlk diş hekimi muayenesinden önce sadece çocuğunuzun sorduğu soruları cevaplamak ve onun anlayacağı şekilde açıklamak; öğrenmek istediğinden daha fazlasını kesinlikle anlatmamak bu ilk ziyaretin başarılı geçmesindeki en önemli faktörlerden biridir.

Aşırı diş doktoru korkusu olan çocuklar için ne yapılıyor?

Pedodontistler, aşırı korkan çocukların bu korkularını yenebilmek için birçok yöntem uygular. Bir-iki seans sadece sohbetle geçebilir, daha sonra çok basit uygulamalarla işlemler başlar. Çocuğun bir şeyler yaptırabildikçe kendine güveni gelir. Hekimine de güvenmeye başlayan çocuk son derece uyumlu olarak tüm tedavi işlemlerini çoğu zaman yaptırabilir. Burada önemli olan pedodontistin bu güveni sağlayabilmesi için gerekli olan seanslara ailenin sabır gösterip gerekli sıklıkta çocuğunu kontrole getirmesidir. Ancak hiçbir şekilde iletişim kurulamayan, kooperasyon yani uyum problemi gösteren çok küçük yaştaki çocuklarda veya engelli bazı bireylerde diş tedavilerinin diş koltuğunda yapılabilmesi zordur. Böyle durumlarda tedaviler sedasyon ya da genel anestezi altında gerçekleştirilebilir. Genel anestezi altında yapılan diş tedavileri sayesinde hem çocukların hem de anne babaların diş tedavi seanslarında psikolojik olarak yıpranmalarına da engel olunur. Çocuklar anestezi alırken anne-babaları da yanında olmalıdır. Yine uyanırken de yanında olmaları çocuk açısından çok önemlidir. Zor tedavilerin hepsi genel anestezi ile tamamlandıktan sonra kontrollerine düzenli olarak getirilen çocuklar diş doktoru korkularını da yenmiş oluyor. Sonrasında bir tedavi yapılması gerektiğinde, artık tedavilerini diş koltuğunda rahatlıkla yaptırabiliyorlar.

Hazırlayan: Zuhal K. Eyüboğlu

ARKADAŞINA GÖNDER
Bebek ve çocuklarda diş sağlığı
* Birden fazla kişiye göndermek için, mail adresleri arasına “ ; ” koyunuz
SON DAKİKA