Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

20 Eylül 2018, Perşembe

Anahtar Türkiye'de

Rusya, İran ve Türkiye, 7 Eylül'de, Tahran zirvesini gerçekleştirdiler. Zirvede İdlib'in geleceğini masaya yatırdılar. Ancak mevzu oldukça çetrefilli ve derindi. Bir zirveye daha gereksinim vardı. Erdoğan'ın girişimleriyle Soçi'de yeni bir zirve daha gerçekleştirildi. Zirveye Erdoğan ve Putin katıldı. Ruhani katılmadı.

İki lider, zirvede, İdlib'deki sivil halkı "olası bir operasyon karşısında insanî felaketten" nasıl kurtarırız üzerine görüş alışverişinde bulundular. Zira milyonlarca masum insan İdlib'de sıkışıp kalmıştı.

Görüşmede Cumhurbaşkanımız büyük bir başarıya imza attı. (Bu konuda Putin'i ikna etti. Putin'in ikna olması aynı zamanda Ruhani'nin de ikna olması anlamına geliyordu.) Düzenlenen basın toplantısında, Erdoğan, İdlib'e operasyon yapılmayacağını ve sahada çatışmasızlık bölgesi oluşturulacağını, bu mevzuda bir anlaşmaya vardıklarını açıkladı.

Putin ve Rusya Savunma Bakanı da benzer beyanlarda bulundular. Anlaşmanın detaylarını Suriye Rejimi ile paylaşacaklarını falan belirttiler.

Bu arada, İran Dışişleri Sözcüsü, "Şu an İdlib'de insani konular için girişimler var. Bunların başarıya ulaştığını görmek istiyoruz" dedi. Ayrıca İran'ın İdlib'e yönelik olası bir operasyona katılmayacağını deklare etti.

Söyleyin, İdlib'deki bu yeni gelişmeler ülkemizin başarısı değilse, nedir o zaman?

Gelelim anlaşmanın detaylarına: 15 Ekim'e kadar bölge her türlü ağır silahlardan temizlenecek. (Bunu ancak biz yapabiliriz. O yüzden başlıkta, "Anahtar Türkiye'de" dedim.) Bölgede 15-20 kilometrelik bir çatışmasızlık alanı oluşturulacak. Böylece sivillerin zarar görmesi engellenecek. İnsanî yıkımın önüne geçilecek.

Gel gör ki, Erdoğan-Putin görüşmesinin üzerinden daha iki saat geçmeden Lazkiye'ye füzelerle saldırılar düzenlendi. Birileri bu anlaşmayı bozmak istiyordu. Peki bu saldırıların failleri kimlerdi acaba?

Batı Bloku, Rusya ve İran'ın Türkiye'yle bu hususta bir anlaşmaya varmasına (her ne kadar İdlib'deki operasyona itiraz etseler de) karşı. Zira onların Kuzey Suriye'de PKK, PYD ve YPG adına gizli planları, programları ve projeleri var.

İşin matrağı, bu güçler Suriye'de olduğumuz sürece bu hain planlarını hayata geçiremeyeceklerini de çok iyi biliyorlar. Bu son cümle, bizim oralarda ne işimiz var diyenlerin kulağına küpe olsun!

SON DAKİKA