Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

24 Mart 2014, Pazartesi

Kırım krizinde cevap bekleyen sorular

Kırım'ın Rusya'ya bağlanmasının ardından Karadeniz'de cevapları belli olmayan soruların sayısı arttı. Rusların bundan sonraki hamlesi ne olacak? Batı Moskova'ya nasıl bir karşılık verecek? Putin, Kırım Türklerine verdiği sözleri tutacak mı? Batı ile Rusya arasındaki Kırım krizinde Türkiye hangi safta duracak? Kırım'da Suriye benzeri iç savaş çıkacak mı?

1-Rusya'nın Kırım ile yetinmeyeceği Ukrayna'nın doğusundan başlayarak işgale devam edeceği söyleniyor. Bu iddianın sahipleri Ukraynalılar özellikle de ulusalcı kesim. Çünkü Ukrayna'nın Rus sınırına yakın doğu bölgelerindeki Karkiv ve Donetsk kentlerinde Rus çoğunluğu hakim. Zaten Kiev'deki yönetim değişikliğinin ardından Rusya Kırım'ı kendine bağlama kararı aldığında eş zamanlı olarak Karkiv ve Donetsk kentlerindeki Rus vatandaşları da ayaklanarak, bu iki kentin de Rusya'ya bağlanmasını istedi. Ukrayna'nın doğuşunda ciddi bir hareketlilik söz konusu. Hatta bu iki kentteki yerel meclis binaları defalarca Ruslar tarafından kuşatıldı. Ukrayna ve Batı cephesi, bu nedenle, Rusya'nı Kırım'dan sonra Ukrayna'nın doğusunu da işgal edeceğini düşünüyor.

2-Batı en başından beri Rusya'nın Kırım hamlesine karşıydı. Ancak bunu engelleyecek her hangi bir somut adım da atılmadı. Şunu unutmamak gerekir ki bugün yaşanan Kırım krizi, Kiev yönetiminin batı yanlısı olarak değişimiyle patlak verdi. Yani sorunun kaynağı Kiev'deki Avrupa ve Amerika destekli darbeydi. Kırım ve çevresinde ciddi bir askeri hareketlilik var. Ukrayna birlikleri orada, Rus askerleri orada aynı zamanda Amerikan savaş gemileri de Karadeniz'de rutin tatbikatlarına devam ediyor. Ancak Amerika Başkanı Obama kesin olarak Rusya'ya karşı askeri müdahale olmayacağını açıkladı. Savaş yerine diplomatik yaptırımlarla Rusya'nın sabrı zorlanacak. Bu durumda da önümüzdeki süreçte karşılıklı askeri tehditler ve yine karşılıklı yaptırımlar arttırılarak ortaya soğuk savaş tablosu çıkacak.

3-Kırım'daki en kritik konu Tatar Türklerinin durumu. 2 milyonluk yarımadada 3 yüz bin nüfusla azınlık konumundalar. 18 Mayıs'ta Kırım Türklerinin sürgün edilişinin 70. Yıldönümü var. 1944'te Stalin dönemindeki tarihi sürgünden sonra Kırım Türkleri için bugün Rusya'nın egemenliğine girmek hiç de kolay kolay kabullenilecek bir durum değil. Zaten Putin'in Kırım üzerindeki agresif tavrı da Tatarları ciddi şekilde bu endişeye sevk ediyor. Referandum öncesi Putin ile Kırım Türklerinin lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu arasında bir görüşme oldu. O görüşmede Putin, Tatarlara bir takım vaatlerde bulundu karşılığında Tatarlardan çatışmaya girmemelerini istedi. Şu an Tatarlar istim üzerinde duruyor. 20 bin kişiden oluşan silahlı bir yapıları var ancak asla ve asla şiddet olaylarının içine girmek istemiyorlar. Bu konuda her Cuma günü Cuma hutbelerinde uyarılar yapılıyor. Buna karşın Tatarlar, Putin'e hiçbir şekilde güvenmiyorlar, verilen sözlerin tutulacağına da inanmıyorlar.

4-Türkiye stratejik konumu itibariyle Kırım krizinin tam ortasında duruyor. Dışişlerinin bu süreçte bir dizi girişimi oldu. Türkiye'nin önceliği Kırım Tatarları. Bu konuda üzerine düşeni bugüne kadar yaptığı gibi yapacaktır. Şu an Kırım'da başta Akmescit olmak üzere diğer kentlerde TİKA'nın girişimleri ile Kırım Türklerine çok sayıda proje kazandırıldı. Bunlar devam edecektir aynı şekilde Kırım Türklerinin korktuğu sürgün benzeri bir durumla yeniden karşılaşılmaması konusunda da Türkiye tavrını belirleyecektir.

5-Kırım krizindeki en kritik soru belki de yarımadada iç savaş çıkıp çıkmayacağı. Bu konuda Rus medyasının provokasyonu söz konusu. Suriye'den El Kaide unsurlarının, Çeçenistan'dan Çeçen direnişçilerin Kırım'a gelerek Kırım'daki Müslüman nüfusu korumak adına Rusya'ya karşı cihat eylemlerine başvuracağı yönünde iddialar var. Ancak Kırım kaynakları tüm bu iddiaların Rus dezenformasyonu olduğunu asla böyle bir eylem planının gündemde yer almadığını savunuyorlar.

SON DAKİKA