Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

10 Şubat 2014, Pazartesi

Suriye odaklı ‘Ortadoğu pazarlığı’

30 Haziran 2012, Cenevre Konferansı'nın birincisi, Kofi Annan geçiş hükümeti kurulacağını açıklıyor, masada Rusya da var, Ruslar planı okeyliyor, muhalifler umutlu ama son bir şart koyuyor Rusya, 'Esad kalacak', salon bir anda buz kesiyor, sonuç fiyasko, savaşa devam.

7 Eylül 2013, Rusya'da G20 Zirvesi, Ağustos'taki kimyasal saldırının ardından Amerika müdahale kararı almış, karar kesin, sadece detaylar tartışılıyor, acaba Fransa ile birlikte İngilizler de koalisyona katılsın mı katılmasın mı yoksa operasyonu Amerika tek başına mı yapsın? İşte bu ortamda Rusya'daki G20 Zirvesinde Obama-Putin görüşmesi yapılıyor, Putin şiddetle operasyona karşı çıkıyor.
Bir hafta sonrasında 14 Eylül'de ABD ile Rusya'nın Dışişleri Bakanları buluşuyor. Kerry, 'Esad kimyasalları denetime açarsa operasyonu iptal ederiz ama bunu asla yapmaz' diyor, Lavrov hemen atılıyor, 'bir deneyelim'.

Ve aynı gün Şam'dan yanıt geliyor, 'kimyasalları denetime açmaya hazırız'. Yine Rusya'nın dediği oluyor, operasyon iptal, savaşa devam.
Arap Baharı bir halk ayaklanmasıydı, kimsenin kontrolünde olmadan, spontane başladı. Sonra birileri direksiyona geçti, otobüslerini tam uçuruma yuvarlanmadan önce düzlüğe çıkarmayı başardı.
İspatı, Mısır'da. Halk devrimi nasıl askeri darbeye döndü, gördük.

İspatı, Suriye'de. 3 yıldır 200 bin kişi katledildi, kimse kılını kıpırdatmıyor.
Suriye'deki savaşın hala devam etmesinin nedeni, Rusya ile Batı'nın hakimiyet mücadelesi. Afganistan, Irak ve Kuzey Afrika'yı kaybettikten sonra Suriye, Rusya'nın son kalesi konumunda. Rusya kolay kolay teslim etmez Suriye'yi.

ABD de bunun farkında zaten yukarıda saydığım Suriye krizini çözecek iki adımın nasıl Rusya lehine bertaraf edildiği açık.
Bu durumda savaş Ruslar 'dur' diyene kadar devam edecek. Yani burada anahtar Rusya'nın elinde.
Suriye savaşı üzerinden ABD ile Rusya arasında bir pazarlık var. Pazarlığın altında ise çok büyük bir Ortadoğu hakimiyeti mücadelesi yatıyor.
Tepede durum böyleyken aşağıda dengeler alt üst olmuş halde. Mesela bu Suriye savaşı, en çok Türkiye'yi zorda bırakıyor., İsrail'e ise kazandırıyor.
İsrail de savaşın sınır komşularından biri ama onlar 3 yıldır Ortadoğu'da bugüne kadar hiç olmadıkları kadar dost sahibi oldular.
Araplarla tarihlerinden beri ilk kez inanılmaz derecede yakınlık kurdular özellikle de Suudi Arabistan ile. Batı İran'la barışınca körfez ülkelerinden tepki geldi, bu uzlaşı İsrail ile körfezi yakınlaştırdı.

Mübarek sonrası Mısır'da İhvan başa gelse de, bir darbeyle İsrail Mübarek'ten daha sadık bir Mısır buluverdi hemen yanı başında.
İran bugüne kadar İsrail için en büyük tehdit unsuruydu şimdi Ruhani ile beraber onlarla da aradaki buzları eritir oldular.
Yine en büyük tehditlerden biri Hizbullah'tı. Suriye savaşının içine dahil olan Hizbullah da artık İsrail için tehdit olmaktan çıktı.
İsrail'in bu dostlarının şu an Türkiye'yle ya düşmanlıkları var ya da eskisi gibi araları yok.

Rusya için de İsrail için de Amerika için de Ortadoğu'nun Batı'ya açılan tek kapısı Türkiye üzerinden geçiyor.
Suriye'deki savaşla El Kaide, PYD gibi terör unsurlarıyla tehdit edilen Türkiye, Suriye savaşı üzerinden yürütülen bu denklemlerin hepsinde söz sahibi. Zaten geçtiğimiz Haziran'dan bu yana devam eden Türkiye'ye yönelik operasyonların nedenlerinden biri de bu.
Çünkü şu an Ortadoğu'da kontrol dışındaki son kale Türkiye. Geri kalanın tamamı kontrol altına alındı.

SON DAKİKA