Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

03 Şubat 2014, Pazartesi

Barış için barışı bozanlar durdurulmalı

Suriye'de katliamlar var, barış sürecine gidiliyor, sonuç yok. Mısır'da önce darbe ardından katliamlar oldu Batılı arabulucular barış için peş peşe Kahire'ye gidip geldiler, sonuç yeni katliamlar oldu. ABD, Filistin-İsrail barış sürecini başlattı, aradan 7 ay geçti, her geçen gün Filistin toprakları daha fazla Yahudileştirildi.

Barış, sihirli bir kelimeydi, kulağa hoş gelirdi, savaşlarda can pazarının ortasında kalan sivillerin umuduydu. Tarihte binlerce savaş yapıldı, mertçe savaşıldı, mertçe barışıldı.
Ama şimdi öyle değil. Savaşılmıyor, güçlü olan katliam yapıyor. Ortada mertlik kalmayınca kim ne kadar zorlarsa zorlasın barış da olmuyor.

En sıcak örnek Suriye. 3 yıllık bir katliam süreci var. Bitirmek için iki büyük barış girişimi yapıldı.30 Haziran 2012'de 1. Cenevre hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Ocak 2014'te devam niteliğinde ikincisi düzenlendi. İlk turu bitti, sonuç katliamlara devam. Barış görüşmelerinin son gününde bile Halep varil bombalarıyla vuruldu, 90 kişi daha can verdi.

Mısır'da 3 Temmuz'da darbe oldu. Hemen arkasından Ağustos'ta katliamlar yapıldı. Ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanının hangi cezaevinde hapis tutulduğu bile bilinmezken Batı barış süreci başlattı. AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Catharine Ashton ve Amerikalılardan oluşan heyet defalarca Mısır'a gidip, geldiler. Hem darbecilerle hem de hedefteki Müslüman Kardeşler'in temsilcileriyle görüştüler. Amaç arayı bulup, barış ortamı hazırlamak ve Mısır'ı demokratik seçim sürecine götürmekti. Olmadı, barış mayası tutmadı zaten peşinden de darbeciler, ortada barış yapacak tek bir tane bile İhvan üyesi bırakmadılar.

Umutsuz barış süreçlerinden biri de Filistin'de devam ediyor. Amerika 2013 Şubat ayından itibaren barış turları başlattı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin ısrarıyla Temmuz'da İsrail ile El Fetih yönetimi barış masasına oturdu. Sürecin adına 'Filistin-İsrail Barış Görüşmeleri' denildi ama masadaki Filistin tarafı olan El Fetih'in ne kadar Filistinli olduğu tartışmaya açıktı.
Ortadoğu'da yaklaşık 12 milyon var. Onların haklarını korumak adına El Fetih Yönetimi tek başına İsrail ile masaya oturdu, Gazze ve milyonlarca mülteci hiçe sayıldı.

Neticede Temmuz'dan bu yana deam eden süreçte Filistin topraklarındaki işgal iki katına çıktı. Kudüs'te Mescid-i Aksa'ya 500 metre mesafedeki Silvan semtinin adı 'City of David' olarak değiştirildi. İsrail o mahalledeki Filistinlilere ait evleri yerle bir etti. Batı Şeria'daki her Filisin köyünün, her Filistin mülteci kampının karşısına bir Yahudi yerleşim birimi inşa edildi. O Yahudileri korumak için de tampon bölgeler kuruldu. Yani inşa edilen her yerleşim birimini çevresi Filistinlilerden arındırıldı.

Suriye'de iki kez denenen Cenevre süreci, Filistin için son 20 senede 13 kez denendi ve hepsi başarısızlıkla sonuçlandı.
Şimdi Suriye için Şubat'ın 10'u veya 11'inde yeni bir tur başlayacak. Rejimin infaz belgeleriyle açılan Cenevre toplantılarından çıkmayan barış acaba kaçıncı turda gelebilir?
Filistin, Suriye, Mısır. Ortadoğu'nun kanayan üç yarası ve Batı logolu barış görüşmeleri. Suriye Ulusal Konseyi eski Başkanı Ahmet Muaz Hatip'in daha önce 'sadece çay, kahve içmeye yarıyor' dediği toplantılar. Barış kelimesinin sihrini de kulağa hoş gelişini de yaralayan görüşmeler. Barış bu toplantılardan çıkmadı, çıkmıyor.

Barış için sadece ve sadece Filistin halkı, Mısır halkı, Suriye halkı dinlenmeli, onların dediği olmalı çünkü söz sahibi onlar, barış onların hakkı.
Barış için İsrail durdurulmalı, Esat durdurulmalı, Sisi durdurulmalı çünkü barışı bozan onlar.

SON DAKİKA