Potansiyel yapabileceklerini tanımlar… Güç ise zaten başardığındır… Potansiyel tomurcuk vaadidir.
Güç ise meyvenin bizatihi kendisi…
Tomurcuk derdi olmayan ağaca "odun" der Necip Fazıl. Her ulu çınar da tomurcuktan evrilmiştir. Potansiyel değerlidir ama aslolan meyvedir, güçtür… Bugün Türkiye, 100'üncü yılına doğru, küresel arenada kendini "marka podyumunda" yeni slogan ve logosu ile tanıtma kararı aldı… Seçilen kelime, olmuşluktan ziyade olacaklara işaret…
Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Türkiye Markası" olarak seçilen "Turkey, Discover the potential" sloganının tercümesine, "Gücü Keşfet" ifadesinin daha uygun olacağını söyledi dünkü tanıtımda….
Katılıyorum, Türkiye marka olmak zorunda ve en büyük markamız olan "Türkiye" algısını, "potansiyelden" ziyade "güce" yakın tutmak, daha fazla verimli olacaktır. Potansiyeli herkes taşır ama güç, onu gerçekleştirebilenindir.
İngiltere benzer çalışmayı "… IS GREAT" ifadesiyle sundu dünyaya… Noktalı yere iş, teknoloji, ticaret, yönetim kelimelerini koyuyor ve "İngiltere bu alanda büyüktür" anlamını algılatıyorsunuz. Hindistan "incredible India" diyerek her şeyiyle dünyayı şaşırttığı duygusunu işliyor. İspanya, Picasso'nun meşhur "espana" grafiğiyle markalaşma gayretinde… Türkiye'nin bundan böyle dünyadaki marka taşıyıcısı "gücü keşfet" olmalıdır potansiyel vaadi yerine… Logo ise ilkokul öncesi çocukların dahi çizerek üretebileceği kadar sade ama bir o kadar da Türkiye ile özdeşleşecek grafik değere sahip olmalıydı. Firuze renk zaten önceden kullana geldiğimiz bir renkti.
Herkesin her ülkenin potansiyeli vardır. Ama Türkiye, pek çok açıdan potansiyellerini gerçekleştirmiştir ve markasını güç ile eşleştirecek özgüveni artık taşıyor. O halde bu gücü ve onu temsil edecek logoyu "made in Turkey" yerine neden kullanmayalım ki…