ÇOCUK KAÇ YAŞINDA ANNEDEN BAĞIMSIZLAŞMAYA, UZAKLAŞMAYA BAŞLAR?
Dünyaya annesine muhtaç bir şekilde gelen çocuk, henüz anne karnındayken annesi ile iletişime geçer. Anne ve bebek arasındaki o muazzam bağ da bebek dünyaya gözlerini açtıktan sonra kurulur. Bebek ilk 6 ayda, annesinden ayrı bir varlık olduğunun bilincinde değildir. Kendini annesinin bir parçası gibi görür. Bu 6 aylık dönemde annelerde 'normal delilik' dediğimiz bir durum vardır. Annenin gözü çocuğundan başkasını görmez, çoğu kez eşini bile... Bebeğin annesine bağlanabilmesi, sevgiyi alabilmesi ve annenin, bebeğini aşkla emzirebilmesi için bu 'delicesine' aşk dönemi normaldir. 6. aydan sonra bebek, anneden ayrı bir varlık olduğunun bilincine varmaya başlar. Annenin zihninde de eş zamanlı olarak bebeğinden başka kişilerin de var olduğu fikri yavaş yavaş uyanır. Artık sadece anne değil; kadın, çalışan birey ve eş rolü de devreye girer. Bu süreç, sağlıklı bir süreçtir. Ayrışmanın temelleri burada atılmaya başlar. Bu ayrışma tam bir bağımsızlaşma değildir elbette. Bebek yürümeye başlayıp dünyayı keşfedebildiğini, merak ettiği şeylere eliyle ulaşabildiğini fark ettiğinde yavaş yavaş anneden ayrışabildiğini de görür. 2 yaşına geldiğinde ise hem dil becerisi, hem de zihinsel ve fiziksel becerileri sayesinde adeta bir kaşif gibi yeniliklere açılır. 3 yaşına geldiğinde ise artık annesi ve kendisi arasında olan 'biz' ittifakı, 'ben' ve 'sen'e döner.
ANNENİN, ÇOCUK ÇEVRESİNDEKİ SÜREKLİ VARLIĞI ÇOCUĞU POZİTİF VE NEGATİF ANLAMDA NASIL ETKİLER?
Anne, ilk 6 ayda çocuğunun "sürekli" yanında olmalı. Bebeğin ihtiyaçlarına gecikmeden cevap vermek, onu ağladığında emzirmek, korktuğunda sarıp sarmalamak çok önemli. Anne ve bebeğin sağlıklı bir şekilde bağlanabilmesi için ten teması, bebeğin kucakta veya bağlama aparatıyla taşınması da olmazsa olmazlardan. Ancak, bebeğin sağlıklı gelişimi için bir süre sonra (yaklaşık 6-8 ay sonunda) annenin kısa aralıklarla da olsa uzaklaşması ve bebeğe geri dönmesi önemli.
ANNE NEDEN ARA SIRA UZAKLAŞMALI?
Bebeklerin dil gelişimi başladıktan sonra, ilerleyen aylarda 'simgeleştirme' dediğimiz kavram devreye girer. Yani, çocuk iç dünyasında olan biteni bir sembol, oyun veya sözcük ile dışarı yansıtır. Örneğin; annesi işe gittiğinde ondan ayrılmanın yarattığı ruhsal gerginlikle topunu koltuğun altına atıp gözden kaybedip sonra yeniden geri alarak bu duyguyla baş etmeye başlar. Veya isteklerini sözcükler ile ifade eder. Bu iki örnek de simgeleştirmedir. Bir çocuğun, simgeleştirme yapabilmesi için normal bir ruhsal işleyişe sahip olması gerekir.