Türk sinemasının altın yıllarına damga vuran, hem oyunculukta hem de yönetmenlikte efsaneleşen bir isimdi Kartal Tibet. Tarkan ve Karaoğlan karakterleriyle milyonların gönlünü fethetti, kamera arkasında ise Tosun Paşa ve Hababam Sınıfı gibi kült filmlerle adını tarihe altın harflerle yazdırdı. Sadece beyazperdede değil, hayatında da gerçek bir efsaneydi... Peki, onun gibi ünlü olan oğlunu daha önce duymuş muydunuz? İşte, Kartal Tibet'in hem sanatla hem de aşkla örülü ölümsüz hikayesi ve bugüne dek saklı kalmış aile sırrı…
Türk sinemasının en unutulmaz jönlerinden biri olan Kartal Tibet, yalnızca oyunculuğuyla değil; yönetmenlik ve senaristlik alanındaki başarılarıyla da sinema tarihimize silinmez izler bıraktı. 27 Mart 1939'da Ankara'da, öğretmen bir anne ve babanın evladı olarak dünyaya gelen Tibet, sanat yolculuğuna başlarken kimse onun bir efsaneye dönüşeceğini tahmin edemezdi.
Çocukluk yıllarında tiyatroyla tanışan Kartal Tibet, Ankara Radyosu'nun Çocuk Kulübü'nde sahnelenen "Ayşe Abla" oyunlarında rol aldı. Daha sonra Devlet Tiyatroları'nda çocuk oyuncu olarak sahne deneyimini genişletti.
Eğitim sürecinde çeşitli meslek dallarına ilgi duysa da, Kartal Tibet'in içindeki sanat tutkusunu hiçbir şey bastıramadı. Ankara Koleji'nden mezun olduktan sonra beden eğitimi öğretmenliği ve hukuk eğitimi aldı; ancak kariyerini bu alanlarda sürdürmek yerine, kalbini tiyatroya adadı.
1960 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nden mezun olan Kartal Tibet, aynı yıl Albert Camus'un "Caligula" oyununda başrolü üstlenerek büyük bir çıkış yaptı. Bu başarısı, onun tiyatrodan sinemaya geçişini hızlandıran önemli bir dönüm noktası oldu.
"Karaoğlan: Altay'dan Gelen Yiğit" filmiyle başlayan bu macera, Tarkan serisiyle devam etti. 1969'da "Tarkan" ile başlayan seri, 1973 yılına kadar beş filmle sürdü ve Kartal Tibet'i, Türk sinemasının unutulmaz kahramanlarından biri yaptı.
Bu popüler macera filmlerinin ardından Tibet, "Sarmaşık Gülleri", "Boş Çerçeve" ve "Çalıkuşu" gibi melodramlarla da büyük bir beğeni topladı.
1970'li yıllarda Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın gibi dönemin önde gelen kadın oyuncularıyla birçok projede yer aldı.
Tibet, sadece yönetmenliğiyle değil, senarist olarak da yeteneklerini sergiledi. "Davaro", "Şendul Şaban" ve "Şabaniye" gibi filmlerin senaryosunu kaleme aldı. Hem komedi hem de dram türlerinde başarılı eserler ortaya koyarak Türk sinemasına çok yönlü katkılarda bulundu.
TİYATRODAN EKRANLARA
Tiyatrodan kopmayan Tibet, 1990'lı yıllarda tekrar sahnelere dönerek Devlet Tiyatrosu'nda oyunlar yönetti. İstanbul, Ankara, İzmir gibi farklı şehirlerde pek çok oyunu sahneye koydu.
Ayrıca, 1993-1997 yılları arasında yayınlanan "Süper Baba" dizisinin ilk 13 bölümünün yönetmenliğini üstlendi. 2000'li yıllarda da televizyon projelerine katkı sağlamaya devam etti.
OĞLU DA ÇOK ÜNLÜ!
Efsane oyuncu ve yönetmen Kartal Tibet'in, ünlü oyuncu Civan Canova'nın üvey babası olduğu, sinemaseverler için oldukça şaşırtıcı bir gerçektir. Canova, küçük yaşlarda anne ve babasının ayrılmasının ardından anneannesi tarafından büyütülmüştür.
Annesi, ikinci evliliğini Kartal Tibet ile yapınca, Canova, sinemanın büyük ustasıyla tanışma fırsatı buldu. Tibet, aynı zamanda Canova'yı film setleriyle tanıştırarak, onu sinema dünyasına adım atmaya teşvik etti. Bu özel ilişki, hem profesyonel hem de kişisel anlamda önemli bir bağa dönüştü.
VEFATI VE MİRASI
Uzun yıllar kronik obstrüktif akciğer hastalığı ile mücadele eden Tibet, 1 Temmuz 2021 tarihinde İstanbul'da hayatını kaybetti. Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilen sanatçının cenaze töreni, COVID-19 pandemisi şartları ve kendi isteği nedeniyle sade bir şekilde gerçekleştirildi.
BİR BAŞKA HAYRAN BIRAKAN YAŞAM HİKAYESİ: EDİZ HUN!
Ediz Hun, 20 Kasım 1940 tarihinde İstanbul'da doğmuş, Türk sinemasının en önemli jönlerinden biri olmasının yanı sıra entelektüel birikimi ve çevre bilinciyle dolu hayatıyla da örnek oldu. 52 yıllık, herkesin hayran kaldığı evliliğinin ardındaki sırrın yanı sıra sinemanın en yakışıklısı olarak yıllara meydan okuyan Ediz Hun'un aslında bambaşka bir kariyeri olduğunu da biliyor muydunuz? İşte Ediz Hun'la ilgili hiç bilmediğiniz o detaylar...
Babası Çerkes kökenli bir makine mühendisi, annesi ise Rumeli (Macaristan) göçmeni bir felsefe öğretmeniydi. Ortaokulu İstanbul'daki Avusturya Lisesi'nde tamamladıktan sonra, Atatürk Erkek Lisesi'nden mezun oldu. Eğitimi için Almanya'nın Würzburg Üniversitesi'ne giderek diş hekimliği bölümüne kaydoldu ve burada dört yıl öğrenim gördü. Üniversitenin son sınıfındayken, yaz tatilinde ailesini ziyaret etmek üzere İstanbul'a döndü. 1963 yılında, Ses dergisinin düzenlediği yarışmaya katıldı ve birinci olmayı başardı.
Bu yarışmanın ardından aralarında Genç Kızlar, Çiçekler Açarken, Güllü ve Aşk Mabudesi gibi klasiklerin bulunduğu sayısız filmde başrol oynayan Ediz Hun, romantik ve dramatik rollerdeki başarısıyla hafızalara kazındı.