Yeşilçam'ın efsane isimlerinden Hülya Koçyiğit, yıllar sonra yaptığı samimi açıklamayla sinema tarihine geçen bir "keşke"yi gün yüzüne çıkardı. Koçyiğit, kendisine teklif edilen ancak reddettiği bir rolün daha sonra Türkan Şoray'a gittiğini ve bu kararın hayatındaki en büyük pişmanlıklardan biri olduğunu söyledi. Ünlü sanatçının bu itirafı, Yeşilçam'ın unutulmaz kırılma anlarından birini yeniden gündeme taşıdı.
Hülya Koçyiğit, kariyerinde iz bırakan "keşke"lerinden birini yıllar sonra anlattı. Ünlü sanatçı, Dila Hanım filminin ilk olarak kendisine teklif edildiğini ancak projeyi hayata geçiremediğini söyledi.
Koçyiğit, o dönem kendi yapım şirketi Gülşah Filmi kurduğunu belirterek süreci şu sözlerle anlattı: "Orhan Aksoy çok kıymetli bir yönetmendi. Bir gün elinde bir romanla geldi ve 'Bu romanı hemen film yapalım' dedi. Okuduğumda hikayenin 1800'lü yıllarda, Balkanlar'da geçtiğini gördüm."
Akşam'da yer alan habere göre, filmin dönem işi olmasının ciddi bir mali yük getireceğini düşündüğünü vurgulayan Koçyiğit, bu nedenle projeyi reddettiğini ifade etti. Ünlü oyuncu, "Balkanlar'da çekimler yapılacaktı, böyle bir bütçeyi kaldıramayacağımı söyledim ve ne yazık ki o filmi yapamadım" dedi.
TÜRKAN ŞORAY'IN HİÇ BİLMEDİĞİNİZ O YÖNÜ!
Türk sinemasının unutulmaz ismi, Yeşilçam'ın 'Sultan'ı Türkan Şoray, sinema tarihine adını altın harflerle yazdırdı. 28 Haziran 1945'te İstanbul'da doğan usta oyuncu, tam 222 filmde rol alarak dünyanın 'en çok film çeviren' kadın oyuncusu unvanına sahip oldu.
İlk sinema deneyimini 1960 yılında "Köyde Bir Kız Sevdim" filmiyle yaşayan Şoray, kariyerindeki ilk ödülünü ise 1964 yılında "Acı Hayat" filmiyle kazandı.
Altın Portakal Film Festivali'nde dört kez "En İyi Kadın Oyuncu" ödülüne layık görülen sanatçı, 1991 yılında devlet sanatçısı unvanını aldı. Aynı zamanda UNICEF iyi niyet elçisi olan Şoray, eğitime verdiği destekle de tanınıyor.
Fatma Girik, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit ile birlikte "Yeşilçam'ın Dört Yapraklı Yoncası"ndan biri olarak kabul edilen usta oyuncu, sinema dışında yönetmenliğe de el attı.
Özel hayatı daima merak edilen Şoray, uzun yıllar Rüçhan Adlı ile birliktelik yaşadı. Ancak Adlı'nın eşinden boşanmaması nedeniyle ilişkileri sona erdi.
1983'te tiyatro oyuncusu Cihan Ünal ile evlenen sanatçının bu evlilikten Yağmur adında bir kızı oldu. Şoray ve Ünal, 1987'de yollarını ayırdı.
1990'lı yıllarda "İkinci Bahar" ve "Tatlı Hayat" dizileriyle televizyon dünyasına adım atan Şoray, bu projelerle de büyük beğeni topladı. 2010'da NTV'de yayınlanan "Sinema Benim Aşkım" programında sinema kariyerini ve unutulmaz anılarını izleyicilerle paylaştı.
2018'de verdiği bir röportajda "ÖnüMe iyi senaryolar gelmiyor" diyerek oyunculuğu bıraktığını açıklayan efsane sanatçı, bugün hala sevenleri tarafından büyük bir sevgi ve saygı ile anılıyor.
SALAKO'NUN EMİNESİ MERAL ZEREN'İN HİKAYESİ
6 Haziran 1956'da İstanbul'da Diyarbakırlı bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Zeren, çocuk yaşta başladığı sahne hayatıyla hem sinemaya hem müziğe adını altın harflerle yazdırdı. Zorluklar içinde geçen çocukluk yıllarına rağmen ilkokulu İstanbul'da tamamladı.
Ortaokulu yarıda bırakarak henüz 13 yaşındayken sahnelere çıkıp şarkıcılığa başladı. Dönemin ünlü yönetmenleri Atıf Yılmaz ve Memduh Ün tarafından keşfedilmesiyle sinema macerası başladı.
1971 yılında, Bülent Oran'ın senaryosunu yazdığı, Yılmaz Köksal'ın başrolünde yer aldığı Önce Sev Sonra Vur filmiyle oyunculuğa adım atan Meral Zeren, rol alabilmek için yaşını dört yıl büyütmek zorunda kaldı. Kıvrak zekâsı, etkileyici güzelliği ve doğal yeteneğiyle kısa sürede Yeşilçam'ın aranan isimlerinden biri oldu.
Selami Şahin'den Türk Sanat Müziği eğitimi aldı ve gazinolarda solist olarak sahneye döndü. Zeki Müren ve Ajda Pekkan gibi dev isimlerle sahne alarak sahne kariyerinin zirvesine ulaştı.
1979'da Kalbinden Atma Beni / Hercai adlı 45'liği çıkaran sanatçı, 1980 yapımı Banker Bilo ile Yeşilçam'daki son büyük çıkışını yaptı. 80'li yıllarda Kanlı Nigar ve Evet mi Hayır mı müzikallerinde rol alan Zeren, tiyatro sahnelerinde deneyim kazandıktan sonra 1985'te Duvardaki Kan dizisiyle televizyon ekranlarına güçlü bir dönüş gerçekleştirdi.
1986'da assolistlik kariyerine yeniden başlayan Meral Zeren, 90'lı yıllara kadar gazinolarda fırtına gibi esmeye devam etti. Ardından televizyon filmleri ve dizilerinde rol alarak sanat yaşamını sürdürdü.
SAKAR ŞAİR'İN GARDIROP FUAT'ININ OĞLU DA ÜNLÜYMÜŞ!
Yeşilçam sinemasının unutulmaz yardımcı oyuncularından Ünal Gürel, özellikle Kemal Sunal ile birlikte rol aldığı komedi filmlerindeki performansıyla hafızalara kazındı.
BAKIN NERELİYMİŞ…
9 Mayıs 1935'te Adapazarı'nda dünyaya gelen Gürel, sanat hayatına tiyatro ile adım attı. Hacettepe Üniversitesi Şan Bölümü'ne başlayan sanatçı, ailesinin İstanbul'a taşınmasının ardından eğitimini sürdürürken, üniversitenin ikinci sınıfında babasının vefatı üzerine İstanbul'a dönmek zorunda kaldı.
Tiyatronun kapılarını aralayan Ünal Gürel, 1960 ve 1961 sezonlarında Ankara Şehir Tiyatrosu'nda oyuncu olarak görev yaptı. Tiyatro dışında sinema filmlerinde de boy gösteren Gürel, 1964 yılında kamera karşısına geçti. İzleyiciler onu, "Yedi Bela Hüsnü"deki Karamürselli Deli Hamdi, "Sakar Şakir"deki Gardırop Fuat, "Tokatçı"daki Karbonat Erol ve "Dokunmayın Şabanıma"daki Fatsalı/Pastacı Osman rolleriyle hatırlıyor.