Yeşilçam'ın en karakteristik yüzlerinden biri olan Lale Belkıs, sadece sinemadaki mesafeli ve güçlü kadın rolleriyle değil, tiyatro sahnelerindeki performansları ve çok yönlü sanat kimliğiyle de hafızalara kazındı. Tiyatro ile başlayan kariyerini beyazperdeye taşıyan Belkıs, 1960 ve 70'li yıllarda dönemin toplumsal kodlarını yansıtan unutulmaz karakterlere hayat verdi.
Sanat yolculuğu tiyatro sahnelerinde başlayan Lale Belkıs, sinema ve televizyon projelerinin yanı sıra dönem dönem çeşitli kültürel etkinliklerde de yer aldı. Sahnede gösterdiği performanslarda dramatik ve komik yanlarını ustaca harmanlayan Belkıs, ekran önünde ise karakter derinliği ve özgün duruşuyla tanındı. Sanatçının farklı disiplinlerdeki çalışmaları, onu sadece bir oyuncu değil, çok yönlü bir sanatçı haline getirdi.
Mankenlik, şarkıcılık, tiyatro ve sinemanın yanında, aynı zamanda dublaj sanatçılığı ve ressam olarak da bilinen usta sanatçı Günaydın'da Pınar Efe'nin sunduğu "Hikayesi Var" programına katıldı.
Lale Oraloğlu'nun aracılığıyla tiyatroya başlayan usta isim, Atıf Yılmaz ve Yaşar Kemal ile tanıştıktan sonra sinemaya nasıl adım attığını, ünlü sanatçı Yalçın Otağ ile 41 buçuk yıl süren evliliğini, Ediz Hun, Zeki Müren, Yıldız Kenter, Kartal Tibet ve daha nice unutulmaz isimle paylaştığı anılarını tüm samimiyetiyle anlattı.
Yeşilçam'da canlandırdığı kötü kadın tiplemeleriyle hafızalara kazınan Belkıs, "Yeşilçam'ın kötü kadını... Hayır! Dışarıdan geliyorlar benim kocamı alıyorlar, onlar iyi oluyor, ben kötü kadın oluyorum, sürünüyorum. Ben fettan kadını oynamadım." dedi.
Usta isim ayrıca yardımcı oyuncu tanımını da kabul etmediğini sözlerine ekledi.